Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’in Davos’taki sözleri ve tavrına Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın verdiği sert yanıtın yarattığı sıkıntı krize dönüşmeden atlatılmıştı.
Davos’un krize dönüşmesi Peres’in zaman yitirmeden Erdoğan’ı araması, Başbakan’ın tansiyonu düşüren basın toplantısı, iki ülke dışişlerinin çabasıyla önlenmişti. Peres’in Türk halkını, Erdoğan’ın İsrail halkını hedef almadığını açıklamasıyla da ilişkiler normalleşmeye yüz tutmuştu.
Tam kriz atlatıldı derken İsrail Kara Kuvvetleri Komutanı Avi Mizrahi’nin basına yansıyan kabul edilemez sözleri, yeni bir krizin habercisi gibi.
General Mizrahi, Başbakan Erdoğan’ın, “Siz adam öldürmeyi iyi bilirsiniz” sözlerini anımsatarak, “Erdoğan, aynaya baksın. Ermenileri katlettiler. Şimdi aynı şeyi Kürtlere yapıyorlar. Kıbrıs’ı da işgal ettiler” dediği basında yer aldı.

Türkiye’nin sert tepkisi
Mizhari’nin bu sözlerine karşılık Türkiye iki sert yanıt verdi. Biri, İsrailli bu komutanın sözleri nedeniyle Ankara’nın Tel Aviv’e bir NOTA vermesiydi. İkincisi ise, Türk Silahlı Kuvvetleri’nden geldi.
Genelkurmay Başkanlığı, dün bir açıklama yaparak, General Mizrahi’nin sözlerinin kabul edilemez olduğunu belirtti. Açıklamada, bu sözlerin iki ülke arasındaki milli menfaatlere zarar verebileceği, İsrail Genelkurmay Başkanlığı’ndan bu konuya açıklık getirilmesinin beklendiği vurgulandı.

Ankara beklemede
Şimdi Ankara, İsrail hükümetinin ve Genelkurmay Başkanlığı’nın vereceği yanıtları bekliyor.
Yanıt gelmemesi veya Mizrahi’yi destekleyecek nitelikte yanıtlar gelmesi halinde, Türk-İsrail ilişkilerinin yeniden krize gireceğini tahmin etmek zor değil.
Davos tartışmaları sürecinde Türk Silahlı Kuvvetleri bu konunun dışında kalmaya özen gösterdi. Sadece ulusal çıkarların önemli olduğunu belirtmekle yetindi.
Aynı özenli tutumun İsrail ordusundan da beklenmesi doğaldı. Ancak İsrail Kara Kuvvetleri Komutanı, bu özeni göstermediği gibi adeta Türk-İsrail ilişkilerine tahrip kalıbı yerleştirir gibi bir konuşma yaptı.

Kimin yanlışı?
İsrail Kara Kuvvetleri Komutanı’nın dile getirdiği suçlamalara girmeden önce şu sorunun sorulması gerekiyor.
İsrailli komutan kendi adına mı konuştu, yoksa İsrail adına mı? Türkiye’ye çok ağır suçlamalar yönelten Mizrahi, kişisel hezeyanını yansıttıysa İsrail hükümeti ve/veya Genelkurmay Başkanlığı, Türkiye’yi tatmin edecek biçimde gereğini yapmalıdır.
Eğer Mizrahi, İsrail’in resmi görüşünü ifadeye memur edildiyse, o zaman da, İsrail bu açıklamaya sahip çıkacak ve buna karşılık da Ankara çok daha farklı bir tepki verecektir.

Suçlamaların yanlışlığı
Mizrahi’nin yaptığı açıklamanın içeriğine gelince...
İsrailli komutanın, Türkiye’ye yönelttiği üç suçlama da yanlıştır. İsrail’in, Filistin’e ve Filistinlilere yaptıklarıyla karşılaştırılmaları mümkün değildir.
1- Osmanlı, 1915 koşullarında kendi toprakları içinde bir tehcir yapmıştır. Soykırım söz konusu değildir. Filistin-İsrail sorunuyla hiçbir bakımdan benzerliği yoktur.
2- Türkiye’nin PKK’ya karşı verdiği mücadele ile Filistin-İsrail sorunu ve son olarak Gazze saldırıları arasında uzak yakın bir benzerlik kurulamaz.
3- Türkiye’nin 1974’te gerçekleştirdiği Kıbrıs Barış Harekâtı gerek uluslararası hukuk, gerek sorunun niteliği itibarıyla bir hakkın kullanılması, bir sorumluluğun yerine getirilmesidir. Bunun da İsrail-Filistin sorunuyla bir benzerliği söz konusu değildir.
Başbakan Erdoğan’ın muhatabı Mizrahi olamayacağına göre, Tel Aviv’in bu duruma zaman yitirmeden bir açıklama getirmesini beklemek Ankara’nın hakkıdır.