Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Fikret BİLA

ÇALIŞMA ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Nami Çağan, sosyal güvenlik sistemini çökerten nedenleri ve alınması gereken önlemleri içeren çalışmasını tamamladı. Çağan, Ekonomik ve Sosyal Konsey'de de bu çalışması hakkında bilgi verdi.
Nami Çağan, Ekonomik ve Sosyal Konsey toplantısından sonra kamuoyunda sosyal güvenlik sistemini çökerten ana etkenin "emeklilik yaş sınırı" olduğu biçiminde bir yargı oluştuğunu, ancak bunun gerçeği yansıtmadığını söylüyor.
Ekonomik ve Sosyal Konsey toplantısını değerlendiren Prof. Çağan şöyle diyor:
"Emeklilik yaşında sınır olmayışı sistemi olumsuz etkileyen nedenlerden biri. Ancak, en önemlisi değil. Türkiye bugüne kadar zaten emeklilikte fiilen yaş sınırı uygulamamış. İlk olarak 1969'da yaş sınırı konulmuş, ama geçiş hükümleri nedeniyle uygulanmamış ve kaldırılmış. Sonra 1986'da Özal döneminde sınır getirilmiş, yine geçiş hükümleri nedeniyle uygulanamadan Demirel hükümeti tarafından 1992'de kaldırılmış. SSK ve Bağ - Kur'u çökerten neden yaş sınırsızlığı değil. Elbette, makul bir yaş sınırı getirilebilir. Ama, şu anda asıl sorun başka."
Nami Hoca, sistemi çökerten neden olarak, emeklilere ödenen "sosyal yardım zammı"nı görüyor ve şu bilgiyi veriyor:
"SSK sosyal yardım zammını karşılık almadan ödüyor. Bu ödeme için devletten, işverenden veya işçiden herhangi bir prim alınmıyor. SSK ve Bağ - Kur'un altında ezildiği asıl yük de bu. Yaptığımız inceleme sonucunda 1980 - 1996 yılları arasında yapılan karşılıksız sosyal yardım zammı ödemelerinin SSK'ya getirdiği yük 4 milyar dolar, Bağ - Kur'a getirdiği yük de 1 milyar dolar olarak saptandı. Bu yükün büyük kısmı da 1992 - 1995 döneminde getirilmiş. Bu yük altında bu iki kurumun çökmemesi mümkün değil. Sosyal güvenlik reformuyla çözülmesi gereken öncelikli sorun bu."
Bakan Çağan, sosyal güvenlik zammı ödemesinin mutlaka bir karşılığa bağlanması gerektiğini vurguluyor ve şöyle diyor:
"Bu ödemenin karşılığını SSK almalı. Ya Hazine SSK'ya bu amaçla kaynak aktarmalı ya da prime bağlanmalı. Karşılık olmaksızın kurumun bu ödemeyi kaldırabilmesi mümkün görünmüyor."
Nami Hoca, sosyal güvenlik reformunun ikinci önemli ayağı olarak da "işsizlik sigortası"nı görüyor. Çağan, OECD ülkeleri arasında işsizlik sigortası olmayan tek ülkenin Türkiye olduğunu vurguladıktan sonra bu konudaki projesini şöyle açıklıyor:
"Türkiye de mutlaka işsizlik sigortasına geçmeli. Biz, kamuoyunda `zorunlu tasarruf' olarak bilinen kesintinin, devam ettirilmesi ve işsizlik sigortasına dönüştürülmesi gerektiğini düşünüyoruz. İşverenden yüzde 3, işçiden yüzde 2 olarak yapılan bu kesinti, işsizlik sigortası fonuna dönüştürülebilir. Yaptığımız araştırma bu düzeyde bir kesintinin işsizlik sigortası için yeterli olduğunu gösteriyor."
Nami Hoca, bugüne kadar yapılan kesintilerin geri ödenebileceğini, ancak, kesintinin devam ettirilerek, işsizlik sigortasına dönüştürülebileceğini belirtiyor.
Çağan'ın açıklamalarından sosyal güvenlik reformunun üç temel karara dayanacağı anlaşılıyor:
"1- Sosyal güvenlik zammının bir karşılığa bağlanması,
2- Tasarrufu Teşvik Fonu kesintisinin işsizlik sigortasına dönüştürülmesi,
3- Emeklilik yaş sınırlarının kazanılmış hakları koruyarak makul sınırlara çekilmesi."
SSK ve Bağ - Kur'u kurtarmanın şimdilik başka yolu görünmüyor.

Yazara Email F.Bila@milliyet.com.tr