Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


İdam cezasının kaldırılması amacıyla DSP’nin başlattığı partilerarası temaslar sürüyor. DSP Genel Başkan Yardımcısı Tayfun İçli, idam cezasının kaldırılması ve bundan yararlanacaklar için af yasağı getirilmesi için Anayasa düzenlemesine gerek olmadığını açıkladı. İçli, partisinin yaklaşımını özetlerken, "Anayasa’da yapılan değişiklikle af çıkarabilmek için 3/5 çoğunluk şartı aranıyor. Bu şart, aynı zamanda Anayasa’yı değiştirme şartıdır. Dolayısıyla af çıkarılması zaten Anayasa düzeyinde zorlaştırılmıştır. Ek bir düzenlemeye gerek olmadan da idam cezası kaldırılabilir" görüşünü gündeme getirdi. DSP, bu anlayışla diğer partilerle temasını sürdürüyor.
Bu görüş, idam cezasının kaldırılmasını isteyen diğer partilerce benimsenir mi? Bu, temaslar sonucunda anlaşılacak. Ama AK Parti’nin aftan yararlanılmayacağı yolunda Anayasa hükmü istediği biliniyor.
Bir çözüm üretebilmek amacıyla Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’le görüşen Meclis Başkanı Ömer İzgi aynı görüşte değil. Sezer - İzgi görüşmesinin detaylarını haber sayfalarımızda bulacaksınız.
Meclis Başkanı Ömer İzgi, Cumhurbaşkanı’na da önerdiği şekilde Anayasa’nın 87. maddesine bir fıkra eklenerek savaş, yakın savaş ve terör suçlarından mahkum olanların af, şartlı salıverilme veya başka yollarla ceza indiriminden yararlanamayacakları hükmünün konulmasını istiyor. İzgi, böyle bir anayasal güvence sağlanırsa, siyasi partiler arasında tartışma konusu olan suç ve suçluların salıverilmesinin mümkün olmayacağı kanaatinde. Böyle bir düzenlemenin hem idamın kaldırılmasını isteyen partilerin talep ettikleri anayasal engelin konulmuş, hem de kamu vicdanına uygun hareket edilmiş olacağını düşünüyor.
İzgi, bu yönde yapılacak düzenlemelerin Avrupa Birliği süreciyle bire bir ilişkilendirilmesinin de yanlış olacağı kanısında. İzgi, idamın kaldırılmasının Avrupa Birliği’nin son talebi olmadığı ve olmayacağının altını çizdikten sonra, Cumhurbaşkanı Sezer’e de aktardığı görüşlerini şöyle özetliyor:
"İdam konusu aslında orta vadeli taahhütler arasında yer alıyor. Ancak, bu konuda AB’nin ve bazı partilerimizin acele davranmak istemesinin nedeni, kanımca, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Abdullah Öcalan’la ilgili kararını eylül - ekim aylarında verecek olması. Bu süreç tamamlanırsa, dosya Meclis’e inecek. Bu nedenle, bu karardan önce idamın kaldırılması için acele ediliyor.
Ancak bana göre Avrupa Birliği’nin talepleri bununla sınırlı olmayacak. Arkasından büyük olasılıkla Kıbrıs konusunu gündeme getirecekler. Takiben FIR hattı, karasuları sorunlarına çözüm isteyecekler. Bu da yeterli olmayacak, belki Ermeni soykırım iddialarını yeniden gündeme taşıyacaklar. Ve giderek İspanya’nın Bask bölgesi modelini ve buna benzer talepleri gündeme taşıyacaklar. Sonuçta bu aşamaların birinde veya belki hepsinde Avrupa Birliği süreci yine tıkanacak. Bu nedenle de ben yapacağımız düzenlemelerin bire bir AB ile ilişkili olarak görülmemesi, kendi hukukumuzun çağdaşlaştırılması anlamında yapılması gerektiği düşüncesindeyim."
İzgi, Türkiye’nin özel koşulları ve siyasi tablosu göz önüne alındığında, başta idam olmak üzere tartışılan konularda çok süratli ve kamuoyunu da tatmin edecek düzenlemeler yapmanın çok kolay olmayacağı kanısında. Bu nedenle de acele etmeden, detaylı inceleme ve araştırmalar yapılarak bir uzlaşma aranması gerektiğini savunuyor.