Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Uşak Cezaevi'nde, Nuri ve Vedat Ergin kardeşlerin çıkardıkları ve 5 kişinin ölümüyle sonuçlanan isyanla ilgili olarak Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün bakanlığına yöneltilen eleştirilere verdiği yanıtı dün bu köşeden duyurmuştuk.
       Bakan Türk, cezaevlerine silah ve telefon sokulması, çete mensubu mahkumların cezaevlerine hakim olabilmelerini değerlendirirken, bu konuda sadece savcıları sorumlu görmenin yanlış olduğunu, cezaevlerinin dış güvenliğinden İçişleri Bakanlığı'na bağlı jandarmanın sorumlu bulunduğunu anımsatmıştı.
       Bakan Türk, dün yaptığımız görüşmede de, cezaevleri gerçeğinden sadece savcı veya sadece jandarmanın sorumlu tutulmasının doğru olmadığını vurgulayarak, "gerçek olan ortak sorumluluktur" dedi. Adalet Bakanı, cezaevleri sorununun tek kişi veya tek kurumun değil, birden fazla kurum ve sorunu içeren karmaşık bir nitelik taşıdığını belirtti. Adalet Bakanlığı mensupları içinde de, avukatlar arasında da, jandarma ve infaz koruma memurları arasında da kusurlu davrananlar bulunabileceğini kaydetti ve çözümün (F) tipi cezaevleri olduğunu yeniden anımsatarak, "koğuş sistemi çetelerin cezaevini ele geçirmelerini kolaylaştırıyor" dedi.
       Adalet Bakanı Türk'ün saptamaları ve olaya yaklaşımı böyle...
       Öte yandan Jandarma Genel Komutanlığı ise cezaevlerine silah ve diğer malzemelerin sokulmasından, cezaevlerinin dış güvenliğini sağlayan jandarmanın sorumlu tutulması ve giderek itham edilmesinin büyük bir "haksızlık" ve "insafsızlık" olduğu görüşünde.
       Jandarmanın asker gözüyle cezaevleri gerçeğine bakışı ve bu konudaki saptamaları şöyle:
       "Jandarma teşkilatı, 16 yıldır terörle mücadele ve asayişi sağlama görevini yerine getirirken 3 bin şehit vermiş, dağda - bayırda büyük bir özveri içinde çalışmış büyük bir teşkilattır. Bu görevinin yanı sıra 517 cezaevinin dış güvenliğini sağlamaktadır. Jandarma, yetkili ve görevli kılındığı her yer ve aşamada, üzerine düşeni büyük bir titizlikle yerine getirmiştir. Cezaevlerinin güvenlik ve yönetiminde ise tek başına jandarma görevli ve yetkili değildir. Jandarma cezaevine giren herkesi arama yetkisine sahip değildir. Buna karşın 31 Ekim 2000 tarihi itibariyle jandarma yaptığı kontrollerde 72 cezaevi personeli ve 13 avukatı cezaevine silah sokmaya çalışırken yakalamıştır. Jandarma cezaevi müdürlerini, infaz memurlarını, avukatları arama konusunda tam yetkili değildir. Buna karşın yaptığı kontrollerin sonucu ortaya çıkan gerçek dikkat çekicidir."
       Nuri ve Vedat Ergin kardeşlerin Uşak Cezaevi'nden nakledilirken, silahlarıyla seyahat ettiklerinin anlaşılması üzerine de harekete geçen Jandarma Genel Komutanlığı, bu nakilden sorumlu subay ve askerlerle ilgili soruşturmayı başlattıklarını ve en kısa sürede gerekeni yapacaklarını anımsatıyor.
       Jandarma, Adalet Bakanlığı'yla yapılan yönetim ve güvenlik protokolünün yürürlüğe girdiği 6 Ocak 2000 tarihinden bu yana ele geçen silah ve malzemedeki artışın gözden uzak tutulmaması gerektiğini de düşünüyor ve şu saptamanın altını çiziyor:
       "Protokolün yürürlüğe girmesinden bu yana jandarmanın yaptığı denetim sonucu ele geçen cep telefonu sayısında yüzde 206, tabanca sayısında yüzde 128 ve fişekte de binde 4 artış sağlanmıştır. Bu da jandarmanın dış güvenlik çemberinde yaptığı denetimin etkinliğini göstermektedir."
       Ayrıca Jandarma Genel Komutanlığı'nın, inşaatları tamamlanmak üzere olan (F) tipi cezaevlerine nakillerin güvenlik içinde gerçekleştirilmesi için Adalet Bakanlığı'na "ortak çalışma grupları" kurulması konusunda önerisi ve başvurusu var. Bu başvurunun daha fazla zaman yitirilmeden yanıtlanması beklentisi içinde. Aksi halde (F) tipi cezaevlerine nakiller sırasında yurtiçinde ve yurtdışında beklenen olayların önceden alınacak önlemlerle etkisiz kılınmasında geç kalınacağı kaygısını taşıyor.
       Jandarmanın bir diğer saptaması da, suç örgütlerinin kontrolü altında olduğu belirlenen Çanakkale, Bursa ve Bayrampaşa cezaevleriyle ilgili olarak jandarmanın arama yapmasına 10 yıla yakın bir süredir olanak sağlanamamış olması. Jandarma, Çanakkale Cezaevi'ne 10 yıldır, Bursa ve Bayrampaşa cezaevlerine de 7 yıldır jandarmanın girip arama yapamadığını, bu yönde Bakanlık'tan bir davet alınmadığını da anımsatıyor.
       Jandarmanın bir talebi de Adalet Bakanlığı'yla yapılan protokolün yenilenmesi ve daha etkin hale getirilmesi. Bu konuda Adalet Bakanlığı da uygulamadan doğan aksaklıkların giderilmesi amacıyla protokolün revize edilmesini düşünüyor.
       Asker gözüyle cezaevleri gerçeği de böyle...
       Zaman yitirilmeden kurumların uyumlu bir ortak çalışmaya geçmesi ve kamu vicdanını sızlatan cezaevleri sorununa süratle neşter vurulması gerekiyor.


Yazara E-Posta: fbila@milliyet.com.tr