Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

PKK’nın Gediktepe’ye yaptığı saldırıdan sonra CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaklaşımı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la bir araya gelmeleri beklentisi doğurmuştu. Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan’la görüşebileceğini, iktidardan bir adım gelmesi halinde terörle mücadelede ulusal politika belirlemek üzere katkı vermeye hazır olduklarını açıklamıştı.
Erdoğan da Kılıçdaroğlu’yla görüşebileceğini, ziyaret de edebileceğini belirtmişti. Liderlerin bu söylemi, kamuoyunda Başbakan ve ana muhalefet liderinin bir araya gelmesi umudunu artırmıştı.
Erdoğan, Kanada dönüşü Kılıçdaroğlu’yla da, MHP lideri Devlet Bahçeli’yle de görüşebileceğini belirttikten sonra, TBMM içinde ve dışındaki parti liderlerini davet edeceğini duyurdu.
MHP lideri Bahçeli, bu konuda Erdoğan’la görüşmeyeceğini, daveti Cumhurbaşkanı’nın yapması halinde katılacaklarını açıkladı. Keza CHP lideri Kılıçdaroğlu da, “Başbakan kendini cumhurbaşkanı mı sanıyor?” tepkisini gösterdi. Bu gelişmeler, Erdoğan ve Kılıçdaroğlu’nun bir araya gelmeleri konusundaki olumlu havayı yeniden olumsuza çevirdi.
CHP lideri Kılıçdaroğlu’yla dün bu konuyu konuştum. Sorduğum sorular ve aldığım yanıtlar şöyle:

‘Üslubu rahatsız ediciydi’
Başbakan Erdoğan’la bir araya gelmeniz konusunda beklenti oluştu. Ancak siz, Başbakan’ı beklediğinizi, daveti ancak Cumhurbaşkanı’nın yapabileceğini söylediniz. Bu tepkinizin nedeni neydi?
- Cumhuriyet geleneğimizde cumhurbaşkanı ihtiyaç duyarsa liderleri davet eder. Liderler de bu davete icabet ederler. Başbakanlar ise, eğer muhalefet liderlerine bir konu aktarmak veya görüş ve desteklerini almak isterlerse, liderleri ziyaret ederler. Başbakan, partisinin grubunda yaptığı konuşmada rahatsız edici bir üslup kullandı. Alaycı bir üslupla, “Ben davetimi yapacağım bakalım kimler gelecek, göreceğiz” mealinde konuştu. Başbakan’ın bu üslubu beni rahatsız etti.

‘Biz bekliyoruz’
Tavrınızın tek nedeni bu mu?
- Tabii Başbakan’ın üslubunun yanı sıra geleneklerimiz de etken. Başbakan, bizim görüşlerimize, desteğimize ihtiyaç duyuyorsa, biz bekliyoruz. Buyursun. Terörle mücadelede ulusal politika oluşturmak üzere görüşlerimizi aktarmaya, katkı vermeye hazırız. Ayrıca Başbakan beni ziyaret edebileceğini de söylemişti. Yine geleneklerimize göre göreve yeni gelen birine hayırlı olsun ziyareti yapılır. Ama Başbakan kötü bir üslupla ziyareti, davete dönüştürdü.

“Mütevazı olmalı”
Başbakan, yürütmenin başı sıfatıyla, davet yapabileceğini söyledi?
- Bu yanlış. Başbakan yürütmenin başı değildir. Yürütmenin başı Cumhur-başkanı’dır, gerektiğinde Bakanlar Kurulu’na başkanlık eder. Anayasa böyle yazıyor. Ayrıca Sayın Başbakan’ı mütevazı olmaya davet ediyorum. Sürekli bağırıyor ve azarlıyor, hakaret ediyor. Her şeyi sadece ben bilirim, her şeyi tek ben yaparım gibi bir havada. Bu üslubu gerçekten rahatsız edici. Ben siyasete yeni bir üslup getirmeye çalışıyorum.

‘Görüşmek istemiyor’
Üslubunu değiştirirse sizin de tavrınız değişir mi?
- Aslında Başbakan görüşmek istemiyor. Bu kullandığı üsluptan belli. Öyle bir üslup kullanıyor ki, muhalefet liderleri tepki versin ve görüşme olmasın. Bence işin özü bu. Görüşmek istemiyor, ama halka da ben davet ettim, gelmediler, demeyi amaçlıyor.

‘Davete gitmem’
Kamuoyunda, her gün şehitler veriliyor, terör tırmanıyor, böyle bir konuda bile bir araya gelemiyor, eleştirisi oluşabilir. Bunun işaretleri de var. Böyle bir eleştiriyi nasıl karşılarsınız? Bu düşüncelerinize rağmen Başbakan önümüzdeki hafta davet ederse gitmeyecek misiniz?
- Hayır. Bizim tavrımız belli. Davete katılmam. Ama Başbakan ziyaretimize gelirse, elbette memnuniyetle karşılarız. Eğer açılım adını verdikleri süreçle ilgili kamuoyuna açıklamadıkları ama bize iletmek istedikleri, desteğimizi, katkımızı, görüşümüzü istedikleri konular varsa memnuniyetle dinleriz. Kendi görüş ve önerilerimizi iletiriz.

‘Neden çömeldi bilmiyorum’
Siz de Gediktepe’ye gideceksiniz. Başbakan Erdoğan’ın orada çömelmesini eleştirdiniz. Bu ziyaretiniz çömeldi-çömelmedi tartışmasına sıkışıp kalma olasılığı var. Bu tartışmayı nasıl karşılıyorsunuz?
- Çömelme tabii ki işin magazin yanıdır. Ben bununla ilgili değilim. Ziyaretimin amacı da bu değil elbette. Ben orada yoktum. Koşulları bilmiyorum. Ama o fotoğraf iyi bir fotoğraf değildi. Çömelmesinden ziyade Başbakan’ın gözlerindeki ifade önemliydi. Endişe vardı. Olmaması gerekirdi. Bu rahatsız etti. Halka ve askere moral vermek için yapılan bir ziyarette bu fotoğraf uygun görüntü yaratmadı. Benim ziyaret amacım hem askerimizin koşullarını yakından görmek hem de moral vermek. Bizim bölgeye gidip gelmediğimizi söylüyorlar. Eskiden burada CHP vardı, ilgilenirdi, niye gelip gitmiyorsunuz diyorlar. Ben milletvekili olarak da bölgeye giderdim; Şırnak’a da gittim. Şimdi de sadece mevziyi görmek için gitmiyorum, tabii ki halkımızı da ziyaret edeceğim, onlarla oturup konuşacağım. Ziyaretim mevzi ile sınırlı olmayacak.

‘STK’ların çağrısı tatmin etmedi’
Diyarbakır’da 100’den fazla sivil toplum kuruluşu operasyonlar dursun, PKK eylemsizlik kararı alsın çağrısında bulundu. Bu çağrıyı nasıl karşıladınız?
- Doğrusu bu çağrı beni tatmin etmedi. Terör örgütü koşulsuz silah bıraksın çağrısı net biçimde dile getirilmedi. PKK koşulsuz silah bırakmalıdır, ancak ondan sonra gelişmeler hukuk içinde değerlendirilir. Biz hukukun üstünlüğünü istiyoruz. Hukuk içinde hareket edilmelidir.

‘Türbanı çözeriz’
Türban ve Kürt sorununu çözeceğinizi açıkladınız. Nasıl bir yol izleyeceksiniz?
- Şunu söyleyebilirim; Türkiye’nin bütün kronikleşmiş sorunlarını biz çözeriz. CHP iktidarında bu sorunları çözeceğiz.

Haberin Devamı

Kılıçdaroğlu: “Davet üslubu rahatsız etti”