Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Koşullar uygun olsa bırakırım
Rahatsızlandıktan sonra, doktorların tavsiyesi üzerine evinde dinlenen Başbakan Bülent Ecevit’i dün ziyaret ettik. Ecevit, çalışmaya ara vermiş gibi görünmüyor. Ev düzeninde yine çalışıyor. Hafta başında da Başbakanlığa gelerek normal mesaisine başlamayı düşünüyor.
Başbakan, Türkiye’nin gündemindeki konuları yakından izliyor, telefonla bilgi alıyor, talimat veriyor, bakanlarla görüşüyor. Rahşan Hanım ise, Bülent Bey’i mümkün olduğunca dinlendirmeye çalışıyor.
Başbakan Ecevit’in evde kalması çok yararlı olmuş. Rahatsızlandığı güne göre toparlanmış. Rahatlıkla evin içinde dolaşabiliyor. Dün itibariyle yatarak dinlenmeye de son vermiş.

Başbakan Ecevit, görevi bırakması gerektiğine yönelik önerileri ise şöyle karşılıyor:
"Ben siyaseti hiç ihtiras içinde yapmadım. Benim de, Rahşan’ın da bütün yaşamı elbette siyaset değil. Özlemini duyup yapamadığımız çok şey oldu. Elbette, koşullar uygun olsa bırakmayı düşünürüm. Ama Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu koşullar gerçekten buna uygun değil. Bırakmam Türkiye’ye yarar değil aksine zarar verir. Ben Türkiye’nin yararını düşündüğüm için bırakamıyorum. Çünkü en azından 4 - 5 aylık bir boşluk doğar. Benim bırakmamdan sonra kimin başkanlığında nasıl bir hükümet kurulacağı belli değil. Zaten bu yönde Sayın Cumhurbaşkanı Sezer’e de bir dayatmada bulunamam. Buna yetkimiz yok. Anlayışım da uygun değil. Nitekim Sayın Demirel’in zamanında bu yöntem denendi.
‘Şu başbakan olsun, biz imza topladık’ denildi ama öyle olmadı. Bu konu Sayın Cumhurbaşkanı’nın yetkisindedir. Bugünkü koşullar da hükümet modeli ve başbakan konusunda net sonuç vermeye uygun değil."

Ecevit, ülke koşulları düşünülmeden, "bıraksın" diyenlere de şu karşılığı verdi:
"Ülke koşullarını özetledim. Ayrıca bu koalisyon hükümetinde herhalde benim de bir katkım olduğu kabul edilir. Teslim edilir. Bu hükümet çok önemli kararlar aldı. Reformlar yaptı. Krizi atlatabilmek için çok çalıştı. Yapısal değişikliklere yöneldi. Ülkenin geleceğini düşünerek hareket etti. Herhalde, hükümetin ve Meclis’in üretimine katkım olduğu kabul görür."

Ecevit, rahatsızlığı sırasında Dışişleri Bakanı İsmail Cem ve Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş’in isimlerinin sık sık öne çıkması konusundaki sorumuzu ise şöyle yanıtladı: "Sizin de televizyonda zaman zaman belirttiğiniz gibi DSP sanılanın aksine çok iyi örgütlenmiş, sağlıklı bir yapıya sahiptir. Çok aktif ve canlı bir partidir. Bu nedenle bazı isimleri öne çıkarmak doğru değil. DSP kadro olarak da çok zengindir. Sayın Kemal Derviş’le ilgili sorunuza gelince; ben başlangıçta kendisini DSP’ye davet etmiştim. O zaman kabul etmemişti. Şimdi ise ne düşündüğünü bilmiyorum, hiçbir fikrim yok..."

Başbakan Ecevit, HADEP’in Güneydoğu’daki üstünlüğünü değerlendirirken de şöyle konuştu: "Terör örgütü bu bölgedeki vatandaşlarımızı hep baskı altında tuttu. Kürtçülük propagandası yaptı. Oysa oradaki vatandaşlarımızın böyle bir yaklaşımı yok. Bu noktaya zorla itiliyorlar. Bu sorunun çözümü Doğu ve Güneydoğu bölgesinin kalkındırılmasıdır. Sadece ekonomik yönden değil, sosyal ve kültürel yönden de kalkındırılmasıdır. Kürtçe konuşmak, yayın izlemek, şarkı, türkü söylemenin ne sakıncası olabilir. Bu konular terör örgütü tarafından istismar ediliyor. Siyasallaştırılıyor. Kürtçe konuşmak, yayın izlemek gibi konular terör örgütü tarafından silah olarak kullanılıyor."

Bu silahı onların elinden almak gerektiğini söyleyen Başbakan Ecevit, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ben bu açılardan da köy - kent ve merkez köy projelerine çok önem veriyorum. Rahatsızlanınca en çok üzüldüğüm konu köy - kentler oldu. Çünkü önümüzdeki aylar köy - kentler için uygun aylardı. Bu projeye zaman ayırmayı planlamıştım. Yine de köy - kentler için oralara gitmeyi düşünüyorum. Güneydoğu’daki vatandaşlarımızın ayrılmak gibi düşüncesi yok. Onu terör örgütü zorluyor. Baskıyla yönlendirmeye çalışıyor. Ama vatandaşımızın öyle bir niyeti yok. Sonra ayrılıp nereye gidecekler? Onlar Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşları."

Başbakan Bülent Ecevit’in evde istirahat ettiği günlerde en büyük desteği yine eşi Rahşan Hanım. Rahşan Hanım, hem sürekli ziyaretçi ağırlıyor hem de eşinin üzerinden gözünü bir an olsun ayırmıyor. Bu arada dinlenmek için evine çekilen Ecevit de boş durmuyor. Sürekli bakanlarla konuşup talimat veriyor.

Fikret Bila ile yatak odasında görüşen Ecevit, "Çok iyiyim, hafta başında mesaiye başlayacağım" dedi. Ecevit, yatağının başucunda duran ilaçları ve birkaç günlük istirahat sayesinde artık rahatça evde de dolaşabiliyor.

Ecevit, AKP ve HADEP’in Güneydoğu’da pek çok partinin önünde olmasını, Türkiye açısından çok kaygı verici buluyor
Başbakan Ecevit’e, siyasi tabloyu da sorduk. Ülke genelinde Tayyip Erdoğan ve AKP’nin, Güneydoğu’da ise HADEP’in diğer partilere göre çok önde göründüklerini belirterek, bu tabloyu nasıl değerlendirdiğini sorduk. Şunları söyledi:

"Bundan kaygı duyuyorum. AKP ve HADEP’in gelişmesi Türkiye açısından kaygı vericidir. Dinci ve bölücü akımların panzehri DSP’dir. Geçmişte DSP’nin dinci ve bölücü akımlarla yaptığı mücadeleyi diğer partiler yapmadılar. Anımsanacağı gibi TBMM Genel Kurulu’na türbanla girip oturan Sayın Merve Kavakçı’ya karşı bir tek ben ve DSP tavır koyduk." Ecevit, AKP’nin anketlerde önde görünmesini ise şöyle yorumladı:

"Kriz nedeniyle ortaya çıkan tepkiler şu anda ön planda. O partiler tepkili ve kararsız seçmeni tutabildikleri için öyle görünüyor. Ancak seçim yaklaşınca bunlar değişir. Ekonomi düzelmeye başladı, ama henüz vatandaş bunu hissetmiyor. Hissetmeye başlayınca tercihini yine DSP’ye yöneltecektir. Ayrıca dinci partilerin hapsetmeye çalıştığı dine bağlı, ancak bağnaz olmayan vatandaşlarımız da laik Cumhuriyet’ten yana destek vereceklerdir. DSP, dinci partilerin karşısında en önemli çekim merkezidir."

Ecevit’e, AB’nin terör örgütleri listesine PKK ve DHKP - C’yi almasından sonra Ankara’dan idamın kaldırılması ve Kürtçe yayın konusunda adım atmasının beklendiğini anımsattık. Bu amaçla başlatılan çalışmaların ne aşamada olduğunu sorduk. Yanıtı şu oldu: "Türkiye idamı kaldırabilmeli. Bunu yapamazsa yıl sonuna kadar önemli bir fırsatı kaçırmış olacak. Ben uzlaşma sağlayacağımızı düşünüyorum."
• İdamın kaldırılması konusunda MHP’yi ve Bahçeli’yi ikna edebilecek misiniz?
• Edebilmeyi umuyorum. Haftaya liderler zirvesi yapacağız. Orada bu konuyu ele alacağız.
• Sayın Bahçeli ve MHP, idamın Öcalan’ı da kapsayacak şekilde kaldırılmasına karşı. Kabul edemeyeceklerini söylüyorlar?
• Öcalan’ın idam edilmesi Türkiye’ye bir yarar sağlamaz. Aksine bölücü çevreler, terör örgütleri bunu istismar ederler. İdamı tümüyle kaldırabilmeliyiz. Ben bunu çok önceden beri zaten savunurum.