Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Konu bir süredir RTÜK gündeminde bekliyordu.Karar, Akman'dan önceki yönetim tarafından alınmıştı; müracaat belgelerine ilişkin eksikliklerin giderilmesi bekleniyordu.Kuşku yok ki, Kürtçe yayın kararı siyasi bir nitelik taşıyor.2002'den bu yana yayın yasağı kalktığı halde Ankara, bu konuda temkinli davranıyordu. Yayın serbestisinin PKK ve yandaşlarınca istismarından kaygı duyuluyordu. TRT'de çok sınırlı bir yayınla deneme yapıldı.Görüldü ki, TRT yayını bekleneni vermediği gibi, PKK güdümündeki dış merkezli yayınlar karşısında bir etkisi de olmuyor.Türkiye, Danimarka'dan yayın yapan Roj TV'nin kapatılması için sürekli girişimde bulunuyor. Danimarka ise yanaşmıyor. Daha önce benzeri televizyonların yayını ilgili ülkelerce durdurulmuş ancak bir başka ülkeden yine yayın yapılmıştı. Roj TV'nin kapatılması halinde de bir süre sonra başka bir yerden yayının yapılacağı belli.Teknolojinin bugün ulaştığı boyutlar dikkate alındığında TV'nin biri kapatılsa bile, bir diğerinin yayına geçmesini engellemek mümkün olmuyor.RTÜK'ün Kürtçe yayın kararında bu gerçeğin de payı olsa gerek.Ankara, Kürtçe yayını serbest bırakarak, Roj TV veya benzerlerinin etkisini azaltmayı hedefliyor, belli ki...Bir yandan bölge halkına ulaşmak açısından, diğer yandan beklentileri karşılamak, ayrılıkçı yayınlara alternatif bir kanal açmak amacıyla, bu siyasi kararın verildiğini söyleyebiliriz. RTÜK Başkanı Zahit Akman, yerel televizyonların Ocak 2006 sonuna doğru Kürtçe yayına geçebileceklerini açıkladı. Türkiye'nin Kürtçe televizyon yayınını tüm gün için serbest bırakması önemli bir karardır. Bu karar bir yönüyle bölge halkının isteklerini karşılarken, diğer yönüyle AB taleplerini de yerine getirmeye dönüktür. PKK ve yandaşı siyasi kuruluşlar da bu talebi sürekli gündemde tutmuşlardır.Ankara, AB ile PKK taleplerinin örtüşmesini sorun yapmadan, süreci hızlandırmak amacıyla bu ve benzeri talepleri yerine getirmiştir.Kürtçe yayının en azından PKK ve yandaşı siyasi kuruluşların "kimlik" konusundaki iddialarını zayıflatacak bir sonucu olması gerekir. Kürtçe yayın serbestçe yapılırken, PKK ve yandaşlarının, "Kürt kimliği inkâr ediliyor, Kürt kültürünün yaşamasına izin verilmiyor" biçimindeki enstrümanı kullanması güçleşecektir.Bununla birlikte PKK'nın siyasi alandaki temsilcileri (PKK'nın siyasi kanadı) Kürtçe yayınla iktifa etmeyecektir. Talepleri devam edecektir.En yoğun talepleri ise yüzde 10'luk seçim barajının düşürülmesidir.Bu talep AB tarafından da dile getirilmiştir.Bu çevrelerde Başbakan Erdoğan'ın "Kürt sorunu vardır" söyleminde samimi olup olmadığı yüzde 10'luk baraj konusundaki tavrıyla ölçülmektedir. Erdoğan, barajı düşürmedikçe, sözünü ettiği Kürt sorununa samimi yaklaşım içinde olmadığı değerlendirmesi yapılmaktadır.Bu beklentiye karşılık yüzde 10 barajının düşürülmesine sadece AKP değil, CHP, MHP ve DYP de karşıdır.Devletin zirvesinde Kuzey Irak ve Güneydoğu politikalarında bir süredir değişiklik hissediliyor. Barajın bir iki puan düşürülmesinin Çankaya düzeyinde dillendirilmesi de bunun ifadesi sayılabilir.İktidar ve muhalefet partilerinin 2006'da içeriden ve dışarıdan çok sıkıştırılacakları konu baraj olacaktır. fbila@milliyet.com.tr Baraj beklentisi