Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Hırvatistan maçını izlerken, 120 dakika boyunca televizyon karşısında hop oturup hop kalktık. Bütün Türkiye’nin yüreği ağzındaydı. Penaltılarda nefesler tutulmuş, heyecan doruğa fırlamıştı. Millilerimiz sonuçta Hırvatistan’ı da yenmeyi başardılar ve ilk kez yarı finale çıktılar. Bu sonuç tüm ülkeyi sevince boğdu. Milli Takımımızın Teknik Direktörü Fatih Terim’i ve tüm futbolcularımızı yürekten kutlarız.

Fatih Hoca’nın tutumu
Fatih Terim’in iyi bir antrenör olduğuna kuşku yok. Galatasaray’ı da, Türk Milli Takımı’nı da önemli başarılara ulaştırdı. Dünya çapındaki takımları çalıştırdı. Türk futbolunun adını dünyaya duyurdu.
Fatih Hoca’nın futbol adamlığını değerlendirecek bir bilgimiz ve uzmanlığımız yok. Onu futbol muhabirleri, yazarları ve futbol adamları yapıyorlar.
Ancak, Hoca’nın maçlardan sonra takındığı tutumun, gösterdiği tepkilerin ve yaptığı yorumların abartılı ve gerçeğe oturmayan yönlerinin olduğu da açık.

Mucize zaman alır
Avrupa Futbol Şampiyonası’na iyi bir başlangıç yapmadık. Portekiz’e 2-0 gibi net bir skorla yenildik. Çek Cumhuriyeti maçını 2-0 mağlupken son bir gayretle 3-2 kazandık. Hırvatistan’la da son dakikada attığımız golle 1-1 beraberliği yakaladık ve rakibimizi penaltılarla yendik.
Bu çok büyük bir başarı. Ama şu ana kadar bariz bir üstünlükle, şapka çıkartacak bir oyun sistemiyle, şöyle evire çevire yendiğimiz bir takım olmadı.
Fatih Terim, Çek maçı sonrasında da, Hırvatistan maçı sonrasında da “mucize”den söz etti ve sanki bu onun ve takımımızın bir taktiğiymiş gibi konuştu.
Çek maçı sonrasında, “Biliyorsunuz odamda, benim arkamda, ‘İmkânsız yoktur, mucize zaman alır’ yazılıdır. İşte zaman alıyor” diye konuştu. Benzer yorumu Hırvatistan maçı sonrasında da yaptı.
Hoca’nın yorumundan çıkan sonuç şu:
“Türk Milli Takımı mucizeyle maçları alıyor.”
Burada bir mantık hatası var. Mucize, iyi hallerin işi değildir. Kaybedilenin, son anda “mucizevi” bir gelişmeyle kazanılması halidir. Durum kötüdür, sizi ancak bir mucize kurtarabilir. Türk Milli Takımı’nın başarısı hocasına göre bile mucizeyse, durup düşünmek gerekir. Neden?
Çünkü “mucize” futbolda da “düşünülmüş, planlanmış, hesaplanmış” bir şey değildir. Bir futbol taktiği hiç değildir. Bir oyun planı da sayılmaz.
O halde başarı, işi mucizeye bırakmadan elde edilmelidir. Mucize biraz da şans işidir.
Fatih Hoca’nın yorumuna bakarsanız; sanki Hoca, önce 2-0 mağlup olmayı, sonra da 3-2 yenmeyi bir oyun taktiği olarak geliştirmiş gibi konuşuyor. Veya, 90 ve 120 dakika boyunca Hırvatistan’ı yenmeyi taktik olarak düşünmemiş, gol atarlarsa hemen beraberlik golünü atmayı planlamış ve işi penaltılarla bitirmeyi hedeflemiş gibi yorum yapıyor.

Eksiğimiz ne?
Türk Milli Takımı’nın diğer ülkelerin milli takımlarından bir eksiği yok. Dünya üçüncüsü olmuş bir takımımız var. Bizim milli futbolcularımız da rakip takımlardaki futbolcular gibi Avrupa’nın en iyi takımlarında oynuyorlar. Gerek Avrupa’da gerek Türkiye’de çok iyi paralar alıyorlar. Herhalde tesis eksiğinden söz etmek de mümkün değil.
O halde, bizim bir takımı yenmemiz niye mucizeye bağlı oluyor ve niye mucize sayılıyor?
Millilerimizin, Almanya engelini mucizeye gerek kalmadan aşması en büyük dileğimiz.