Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



     
     Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, dün gazetelerin Ankara temsilcileriyle düzenlediği basın toplantısında gündemdeki konulara açıklık getirdi ve soruları yanıtladı. Özkök'ün açıklamaları şöyle:
     
     Kerameti kendinden
     "Genç subaylar tedirgin meselesi. Bu en güncel konu. Bu konuda bir gazetemizde bir haber yer aldı. Tabii bunun bir haber kaynağına istinat ettiği aşikar. Ve bu haber kaynağı belli ki kerameti kendinden menkul bir kaynak. İki kişi arasında başbaşa yapılmış bir konuşmayı her nasılsa sanki dinlemiş gibi değerli gazetemize ulaştırmış olmak gerekiyor. Bu yazıyı hazırlayan yazarımızın önemli konumunu da dikkate aldığınız zaman bu kaynağın önemli bir kaynak olduğunu da değerlendiriyorum. Ancak hemen vurgulamalıyım ki, maalesef yanlış olmaktan öteye yalan ve maksatlı bir haber. Dolayısıyla bu konudaki bütün yorumlar da mesnetsiz kalıyor. Doğrusunu söylemek gerekirse bunu hayretle üzüntüyle karşıladım. Haberin çağrıştırdığı husus ve ayırım yaratıcı özelliği TSK'yı kırmıştır ve yıpratmıştır. Bundan tabii ki en fazla zararı da güzel ülkemiz, asil milletimiz görmektedir. Devletin iki yetkilisi arasında yapıldığı iddia edilen böyle bir konuşmayı teyid etmeden ve genelkurmay başkanının böyle bir ifadeyi kullanacak konumda ve yapıda olup olmadığını değerlendirmeden yayınlamanın mantığını da doğrusu anlamış değilim."
     
     Vatan sevgileri şüpheli
     "Bu dedikoduyu üretenler şimdi ortaya çıkan durumdan eğer memnun iseler onların vatan ve millet sevgisinden ve iyi niyetlerinden açıkça şüphe etmek gerekir. Sayın yazarın haber kaynağını değerlendirmesinin ve ona layık olduğu güvenilirlik notu vermesinin bir etik sorumluluk olduğunu ifade etmek isterim. Bu bir askeri tabirdir; güvenirlik notu. Biz de haber kaynaklarımıza bazen çok güveniriz. Bir notu vardır ama bazen aldığımız haberlerden dolayı kendisini değerlendiririz. Ve buna göre bu notu devamlı değiştiririz. Bunu sayın yazarlardan beklediğimi ifade etmek istiyorum."
     
     Genç yaşlı yok
     "TSK laik demokratik ve sosyal hukuk devleti esası en başta olmak üzere anayasa hükümlerine, Atatürk ilke ve devrimlerine sadakatle bağlı, sorumluluğunun tam bilincinde ve sarsılmaz geleneksel disiplin temelinde bir birlik ve beraberlik timsalidir. Birinci sınıf bir ülkenin silahlı kuvvetleridir. Her gün bir dedikodu yaratarak bu birlik ve beraberliğe nifak sokmak isteyenler bu emellerinde başarılı olamayacaklarını artık anlamalı ve geç olmadan bu hatalarından dönmelidirler. Aksi taktirde layık oldukları cevabı mutlaka alacaklardır. TSK'nde genç subaylar yaşlı subaylar ayırımı yoktur. Komutanlar arasında şahinler, güvercinler sertlik yanlıları yoktur. Bu tür iddiaları yalanlamaktan öteye lanetlediğimi, kusura bakmayın ağır laf söylüyorum ama açıkça ifade etmek istiyorum."
     "TSK'nde tek vücut olmuş bölünmez bir kitle ve modern yönetimimiz uyarınca kollektif bir akıl ve davranış biçimi vardır. Bunu anlamak için fısıltıları dinlemek yerine, gözlem yapmak çok daha sağlıklıdır. Bunu böyle söylemekle zannedilmesin ki TSK'da herkes komutanın aklındakini söylüyor fikri cevvaliyet, çeşitlilik yoktur, anlamayın. Irak tezkeresinde bile bizim hükümete sunduğumuz beş tane ayrı hareket tarzı vardır. Bu hareket tarzlarında genç subaylar bile karşımıza gelirler ve bundan sonra bunları tek tek bize anlatırlar. Onların fikirlerini hiçbir zaman bastırmayız. Bir binbaşı çıkar, genelkurmay başkanına öyle şeyler söyler ki genelkurmay başkanının aklında daha önceden var olan hareket tarzını değiştirebilir ve benim hayatım bunun örnekleriyle doludur."
     
     Biz silahlara el bastık
     "Ama basında genellikle yer alan ve halk arasındaki genel anlamıyla görüş farklılığı veya görüş ayrılıkları dediğiniz yerdeki görüş apayrı bir şeydir. O kanunlarımızdan kaynaklanan, geleneklerimizden kaynaklanan, hassasiyetlerimizden kaynaklanan konulardaki görüş birliğimizdir. Bunlar hiçbir zaman değişmez. Cumhuriyetin temel esasları üzerinde herhangi bir görüş ayrılığı olabilir mi? Biz hepimiz bu mesleğe girerken silahlara el bastık ve kanunlara nizamlara amirlere, emirlere mutlak biyat edeceğimize yemin ettik. Ve hep bunun bilinci içerisindeyiz. İşte görüş dediğimiz şeyler bunlardır. Burada hiçbir farklılık olamaz. Bunlar hep vehimlerden ibarettir. Bunları gündeme getirirken milletimizin ve onun gözbebeği hepimizin kabul ettiği silahlı kuvvetlerimizin menfaatlerini daima gözönünde bulundurmamız gerektiğine inanıyorum."
     
     Açıklama niye gecikti?
     "Basında çıkan bu haberler hemen neden yalanlanmadı? Yalanlamadıysa doğrudur. Değerli basın mensupları sükut ikrardan gelseydi sükut altın olur muydu? Şayet biz bütün bu basında çıkan ki siz ne kadar çeşitli olduğunu biliyorsunuz görüşler itibariyle şirketler itibariyle, sahipleri itibariyle yazarları itibariyle, eğer bunları hep bunları yalanlamaya kalksaydık biz her gün bir tane tekzip gazetesi çıkarmamız gerekirdi. Yani 'sükut ikrardan gelir bunlar doğrudur' diye değerlendirilmemelidir."
     "Bir de tekzibi teyidinden beter haberler de vardır. Biz tabii hasbelkader yüksek mevkilere kadar yükselmiş insanlar olarak sorumluluklarımız çok ağır. Söylediklerimize her zaman ne kadar önem veriliyor. Mesela 'Bugün borsa durdu' diyorlar. Halbuki durmamış yükseliyor. Yaptığımız her şeyi yan hasarlarını, yan etkilerini de daima dikkate alırız. Askerlikte de böyledir. Bir hedefe bomba attığınız zaman dost bir birliklere ne zarar vereceğiz? Attığımız bu bomba acaba kendi üzerimize düşer mi, kendimize zarar verir mi, buna bakıyoruz."
     
     Tedirginlik TSK'nın bütününde
     "Şayet TSK'da tedirginlik varsa bu bir kesimde değil, TSK'nın bütünündedir. TSK olarak çeşitli konularda derin kaygı ve duyarlılıklarımız gayet tabii ki vardır. Bunların bir bölümünü 8 Ocak tarihli basın toplantımda açıkça dile getirdim. O günden bugüne kadar çok zaman da geçti aradan. Ve kaygılarımızı artırıcı gelişmeler de süregelmektedir. Bunların başında devlet kadrolarına irticai düşünceleriyle şaibeli kişilerin yerleştirilmekte oluşudur. Gayet tabii ki bu kişilerin icraatında TSK'nın yanında ülkenin geleceğini düşünen bütün kurumlarca izleneceğini ve izlenmekte olduğunu da belirtmek isterim. Bu ülke ve devlet hepimizindir."
     
     "Şiir gibi" tartışması
     "Beni üzen bir diğer konu; Meclis savunma komisyonu üyeleri beni ziyaret ettiklerinde 'Türkiye'nin kurumsallaşmış birçok gelenekleri vardır. MGK, hükümet, Genelkurmay ve Dışişleri birlikte Irak harekatının politikalarını saptamışlardır. Bu kurumlar arasındaki uyum çok önemlidir. Nasıl bugün seçilmiş kelimeler bir şiir, uygun tarzda hareket eden, çalan sazlar bir orkestrayı oluşturursa, kurumların da bu şekilde uyumlu çalışmasından iyi politikalar çıkar' dedim. Bu döndü dolaştı, "Hükümetle şiir gibiyiz." Tabi bunun etkilerini düşünebiliyor musunuz? Bir Genelkurmay başkanının bugünkü şartlar içinde bu sözü söylemesinin kimin üzerinde neler yaratabileceğini? 'Erdoğan'la şiir gibiyiz' dediğimi iddia ettiler. Asla ve kat'a ben böyle bir şey söylemedim. Ama gayet tabii ki bir askerin hükümetiyle uyum içerisinde olması gerekir."
     "Bu lütfen yanlış anlaşılacak tarzda tekerrür edip gitmemelidir. Giderse bundan yine silahlı kuvvetler zarar görür. Çünkü ben şahsım olarak önemli değilim. Ama ben kendim de dahil hepinizin genelkurmay başkanıyım. TSK'nın başkomutanıyım. Benim yıpratılmam demek, TSK'ya ihtiyaç olduğu zaman onun zayıf halde bulundurulması sonucunu yaratır ki, bunu herhalde hiçbirimiz istemeyiz. Ben neden böyle konuşuyorum? Çünkü ben anlatımımı doğadan çok örnekler vererek anlatıyorum. Kendimi düzelteceğim. Kelimeleri çok dikkatle seçmem lazım."
     
     Tezkere tartışması
     "Irak'a ilişkin tezkere konusunda bir basın toplantımda dedim ki; 'TSK'nın görüşü hükümetle aynıdır.' Gerçekten öyledir. Çünkü biz hep beraber toplantılar yaptık. Şimdi buradaki görüşümüz aynıysa bunu söylememde hiçbir beis yok. Ama bu genellenirse TSK hükümetle aynı görüşte, gibi bir şeye getirilirse, bir de görüş kelimesinin anlamı geniş anlamda alınırsa yanlış yorumlamalara ve yanlış kullanımlara yol açıyor. Bu bakımdan bir cümlenin söylenildiği çerçeve çok önemlidir."
     Özkök, merkezi Londra'da bulunan stratejik araştırma kurumunun raporunda "Türkiye'de darbe olabilir" imasına ilişkin soruyu yanıtlarken de "Darbe sözünün bu mekanda konuşulmasını bile istemiyorum. Bu konuyu konuşmayı bile reddediyorum. Onlar TSK'yı tanımamışlar. Birilerinin dediği gibi, TSK bir bölge kabadayısı değildir" dedi.
     
     Ahenk karbon kopyası değil
     Özkök, Erdoğan'ın, "Ordumuzla çok ahenkli çalışıyoruz" sözünü de, "Ahenk kavramını sorgulamak lazım. Bir saat de ahenk içinde çalışır ama içinde bir sürü parça var. Çalışırken problemler olabilir. Önemli olan demokratik düzende problemleri çözebilmektir. Ahenk demek, karbon kopyası gibi görülmemelidir. Bu anlama gelmez. Ama meseleleri karşılıklı olarak dinleyerek, müzakere yoluyla çözmek gerekir. Ben bunu NATO'da öğrendim" diye yorumladı.
     Özkök, Kemalizm'in ve TSK'nın AB'ye girişe engel olacağı yolundaki görüşlere ilişkin soruyu şöyle yanıtladı:
     "Bu görüşleri Kemalizm'i anlamadıklarına bağlıyorum. Kendilerince malum bir takım bilgilerle, eski bilgilerle konuşuyorlar. TSK'nın da Kemalizm'in de AB'ye karşı bir engel oluşturması sözkonusu değildir. Ben çocukluğumdan beri bilirim, İzmir'deki heykelde de Atatürk batıyı gösterir. Türkiye, NATO'ya girmekle aslında 50 yıldır Avrupa Birliği'ndedir."
     
     Bedelli askerlik
     "Kurumlararası koordinasyon yapılmadan gündeme taşınmasında çok faydalı olmayan bir konu. Çünkü vatandaşları büyük beklentiye sokuyor. Askerliklerini geciktirmeye çalıışıyorlar. Bu arada yoklama kaçağı ve bakaya suçlarını işliyorlar. Büyük deprem sonrası İstanbul'da yapılan istisnai uygulamada yaptığımız incelemelerle problemler yaşadık. Ayrıca şu anda silah altında olan erler de bu konularda motivasyon bozukluğuna uğruyorlar. Bugünkü şartlar içerisinde bedelli askerlik uygulaması uygun ve mümkün değildir. Kimse de hesabını buna göre yapmaması gerekir."
     
     Org. Özkök, "Yumuşak davranmakla eleştirildiniz, yurt dışında 18 yıl kaldığınız söylendi" sorusuna, "İki defa daimi görev olarak yurt dışında bulundum. Toplam 7,5 senedir. Memleket gerçeklerinden koptu denildi. Buna katılmıyorum, hep bilgim oldu. Oradaki Türk bakkallarla bile görüşürdüm. Çok mu batı yanlısı, çok mu demokrat diye düşünülüyor. Ben demokrat bir kişiyim, bununla iftihar ediyorum. Asıl olması gereken de bu değil mi?" dedi.
     Orgeneral Hilmi Özkök, her ülkenin kendi şartlarından kaynaklanan ihtiyaçları olduğunu belirtirken, "Ben her zaman askere şunu öneriyorum; karşıdaki kişinin tankı yoksa ben tanksavar silahını ne yapayım ama tankı varsa ben tanksavar silahına sahip olmak durumundayım" diye konuştu.
     
     Tuncer Paşa'nın yazısı
     Özkök, MGK Genel Sekreteri Org. Tuncer Kılınç'ın itirazlarına ilişkin sorulara da, "Tuncer Paşamızın söylediklerini O'na sormak lazım. Kendisi MGK Genel Sekreteridir ve Başbakanlığa bağlıdır. Silahlı kuvvetlerin de bir orgeneralidir, o bakımdan benim O'nun söylediklerine doğrudur, eğridir demem için yazıyı görmem lazım. Tuncer Paşa'nın o yazısı bize gelmedi. Gelmedi çünkü bazen karargâha gelir bana gelmez diye söylüyorum. O yazıyı bilmediğim için birşey söyleyemem" dedi. Özkök, "Size sormadı mı" sorusuna, "sorması gerekmiyor ki" yanıtını verdi.