Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Gülün Lizbonda görüştüğü Portekiz Cumhurbaşkanı Sampaio dahil bütün yetkililer, Türkiyenin üyeliğine kayıtsız - şartsız destek olacaklarını açıklarken, üye oluncaya kadar başlarından geçen bütün sıkıntılı olayları da Güle aktarıp Türkiyenin "Ya sabır" diyerek hareket etmesini salık vermişler.Portekizliler, Avrupa Birliğine girerken, neredeyse "deveye hendek atlattıklarını" vurgularken, en çok ağırlarına giden AB koşulunu da şöyle ifade etmişler:"Bizim müzakere sürecimiz tam 10 yıl sürdü. Biz müzakereleri tamamlayıp üyelik beklerken, ABnin verdiği karar bizi şoke etti. Dedikleri şuydu: Sizin müzakereleriniz tamamlandı ama şimdi üye olamazsanız, İspanyayı bekleyeceksiniz. İspanya da müzakereleri bitirdikten sonra beraber üye olabilirsiniz. Biz buna çok alındık. Üye olabilmek için 1.5 yıl İspanyayı bekledik."Portekizli yetkililer, ABye üyelik sürecinde yaşadıkları deneyimden Türkiyenin faydalanabileceğini de Güle iletmiş durumdalar.Portekizin Türkiyeye sempatisi Cumhurbaşkanı Sampaiodan başlıyor...Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, 10 yıl önce Portekizi ziyaret ettiğinde Sampaio, Lizbon belediye başkanıymış. Demirel, parlak bir siyasetçi olan Sampaioya, "Sen" demiş, "Portekize cumhurbaşkanı olacaksın. Geleceğin parlak. Ben de gelip senin cumhurbaşkanlığı törenine katılacağım."Demirelin öngörüsü doğru çıkmış. 1996da gelip Sampaionun cumhurbaşkanlığı törenine katılmış. Türkiye, daha o zamandan beri Portekizin sempatisini kazanmış görünüyor. Avrupa Birliği yolunda Türkiyenin kendine en yakın hissettiği ülkenin Portekiz olduğu Dışişleri Bakanı Abdullah Gülün aktardığı izlenimlerden de belli oluyor. Gülün aktardığı bir diğer izlenim ise Kemal Dervişe olan ilgi. Sosyalist Enternasyonal Başkanı eski Portekiz Başbakanı Guterres, Güle, Türkiyenin her kişi ve kurumuyla 17 Aralıka kadar lobi yapması gerektiğini belirtirken, Kemal Derviş örneğini vermiş. Guterres, "Derviş, sosyalist grup üzerinde çok etkili oluyor. Konuşmaları olumlu yankı buluyor. Bizim grubu etkiliyor. Ancak son zamanlarda partisi içindeki sorunlar nedeniyle biraz uzak duruyor. Sosyalist grupla temasını yoğunlaştırsa Türkiye için iyi olur" demiş.Başta Dışişleri Bakanı Gül olmak üzere Türk heyetini Lizbonda en çok etkileyen Gülbenkyan Müzesi oldu. Ağahan ödüllü müze gerçekten bir hazine değerinde. Özellikle İznik çinileri bütün heyeti hayran bıraktı. Nadir çini örnekleri ve tablolarıyla dünyanın sayılı müzelerinden biri Gülbenkyan Müzesi. Yılda 120 bin turistin ziyaret ettiği müze, Lizbon yerine İstanbulda da olabilirmiş, eğer bürokratik engeller olmasa. Gül, Gülbenkyanın öyküsünü hayıflanarak şöyle aktardı:"Osmanlının son dönemlerinde petrol zengini olan Ermeni bir vatandaşımız Gülbenkyan, bu eserleri kişisel çabalarıyla toplamış. Londrada da bir süre yaşamış, sonra Parise gelmiş. Amerikaya gitmek üzere de Lizbona geçmiş. Lizbonu İstanbula benzettiği için etkilenip burada kalmış ve daha sonra serveti ve eserleriyle birlikte İstanbula gelmek istemiş. 1940larda 50lerin başında Türkiyeye dönmek için başvurmuş. O zaman 2.5 milyar dolar değerindeki bu müzedeki eserleri de İstanbula getirip müzeyi orada kurmak istemiş. Ama Türk hükümeti Gülbenkyandan, çok yüksek ithal vergisi ödemesini talep etmiş. Bunun üzerine de, Gülbenkyan, müzeyi Lizbona kurmuş."Gül, Türkiyenin bu kararını vizyonsuzluk olarak görüyor ve bu eserlerden mahrum kalma pahasına verilen kararı eleştiriyor. Derviş örneği Gülün bir izlenimi de Lizbon Büyükelçimiz Zergün Korutürkün başarılı girişimlerinin çok olumlu sonuçlar verdiği yönünde. "Doğrusu" diyor Gül, "Bütün temaslarında Büyükelçimiz Sayın Korutürkle ilgili çok övgü dinledim. Örneğin, Türk - Portekiz İş Konseyi Başkanı Kerim, Bayan Korutürke patronum diyor. Bizi sürekli çalıştırıyor. Hiç boş bırakmıyor."Gül, Avrupadaki büyükelçilerimizin aktivitelerinin AB sürecinde Türkiye için çok önemli olduğunu vurgulayarak, Lizbon Büyükelçimizi örnek gösteriyor.Portekizden Belçikaya geçtiğimizde Gül, Brükselde beklentisini gazetecilerin önünde tekrarlıyor:"Tam üyelik perspektifine açık, hiçbir politik koşul ve hile taşımayan 2005te müzakerelerin başlayacağına ilişkin temiz bir karar..." fbila@milliyet.com.tr Korutürke övgü