Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye, PKK ile çözüm sürecini yürütürken Suriye’de patlak veren olaylar Kuzey Suriye’de KCK/PKK’nın bir kolu olan PYD’yi öne çıkardı. PYD, bu bölgede hakimiyetini güçlendirme ve özerk bir Kürt yönetimi kurma faaliyetlerini hızlandırdı. Bu yolda El Kaide’ye bağlı El Nusra ile çatışıyor.
Bu çatışma sürerken PYD lideri Salih Müslim, İstanbul’a davet edildi. Dışişleri ve MİT yetkilileriyle görüştü. Bu görüşmelerde kendisine Türkiye’yi rahatsız edecek hareketlerden kaçınması, sınıra çekilen PYD bayrağının indirilmesi, özerklik ilanına yönelmemeleri, Esad’a yaklaşmamaları, ÖSO içinde yer almaları tavsiyelerinde bulunulduğu basına yansıdı. Müslim de özerklik gibi bir niyetleri olmadığını, ancak bir yönetim oluşturma ihtiyacı bulunduğunu, görüşmelerden memnun kaldığını ve Türkiye’nin Kuzey Suriye’de Kürtlere insani yardım sözü verdiğini söyleyerek, ayrıldı.

Türkiye’nin kontrolü
PYD’nin Resulayn’ı ele geçirip bölgeye hakim olduğunu ilan etmesi ve bayrağını çekmesinden sonra Ankara sert açıklamalar yaptı. PYD lideri Müslim’i uyardı. Böyle bir oldu-bittiye yönelmesi halinde daha kötü sonuçlar doğacağı uyarısında bulundu ve arkasından İstanbul ziyareti gerçekleşti.
Ankara’nın PYD’nin atağı karşısında bir askeri müdahale düşünmediği ve diyalog yoluyla PYD’yi kontrol etmeyi yeğlediği anlaşılıyor. Bu durum Ankara’nın izlediği politikanın PYD’yi de PKK ile yürütülen çözüm sürecine dolaylı olarak dahil etmeyi amaçladığını gösteriyor.
Ankara’nın bu yolu tercih etmesinin altında yatan temel yaklaşım ise PKK ile çözüm için müzakere yürütürken, öte yandan Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’yle ABD’nin tepkisine neden olacak kadar işbirliğine yönelmişken, PYD ile savaşmanın doğru olmayacağı düşüncesi olduğu görüşü hakim.
Türkiye, PKK ile başlattığı süreç üzerinden PYD’yi de kontrol altında tutmaya çalışıyor.

PYD’nin çok yönlü politikası
KCK/PKK dört parçadan biri olarak gördükleri Kuzey Suriye’de eskiden beri faaliyet gösteriyor. Bu amaçla 2003’te PYD’yi (Demokratik Birlik Partisi-Partiye Yekitiya Demokratik) kurmuştu.
PYD, KCK çatısı altında bir yapı olarak faaliyetlerini sürdürüyor. Birinci derecede bağlı olduğu yer Şam değil, Kandil ve dolayısıyla KCK. Bir üst kuruluş niteliğindeki KCK’nın alacağı kararları Suriye’de uygulamaya geçirmek veya o yolda mücadele etmekle görevli bir örgüt, diye de tarif edilebilir.
Bu bakımdan PYD’nin, Ankara’nın PKK ile yürüttüğü süreçten etkilenmemesi mümkün değil. Bu sürecin bozulmasını göze almadığı sürece Kandil-KCK, PYD’yi süreç açısından kontrol etmeyi sürdürecektir. Aynı zamanda KCK/PKK’nın süreci kesmeye karar vermesi halinde PYD’yi kullanabilecekleri de açıktır. Türkiye’deki çatışmasızlık sürecinde KCK/PKK’nın verdiği karar bu ortamdan faydalanarak Kuzey Suriye’de PYD hakimiyetini sağlamlaştırmak yönünde oldu. PYD’nin askeri ve siyasi olarak güçlendirilmesi, bu bölgede fiilen özerk bir yönetim kurması öncelikli amaç haline geldi.
PYD’nin bu süreçte Ankara’yı karşısına almadan ilerlemeye çalıştığı da görüldü.
PYD çok yönlü bir politika izliyor. Suriye içinde başlangıçta Esad’dan yana tavır alarak, Şam’ın bu bölgeyi kendilerine terk etmesini sağladı. Sürecin muhalifler lehine geliştiği dönemde muhalefetten yana tavır alarak, Şam’a mesafeli durdu. Aynı zamanda Barzani ile yakınlaştı. Barzani’nin kurduğu siyasi konseye mesafeli durarak ayrı bir siyasi oluşuma yöneldi. Suriye’de iki taraflı bir politika izlerken, Ankara’yı da karşısına almamaya yönelik bir söylem ve diyalog geliştirdi.
Türkiye’deki süreç ile Suriye’deki gelişmelerin “birleşik kaplar” gibi çalışacağı söylenebilir.