Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) seçim kampanyası olarak sivil itaatsizliği seçti. Seçim yaklaşınca eylemler yaygınlaştırıldı.
Bu eylemler ne kadar sivil itaatsizliktir? PKK’nın baskısı altında alınan ve uygulanan kararlar ne kadar “sivil” sayılırsa eylemler de o kadar “sivil itaatsizlik”tir. Ayrıca eylem biçimleri de sivil itaatsizlik kategorisine girecek türden değil. Polis taşlamak, gönderden Türk bayrağını indirip parçalamak, polis tokatlamak, polis aracına saldırmak, cam-çerçeve indirmek... Bunlar sivil itaatsizlik yöntemleri değil doğrudan şiddet içeren eylemlerdir.

Seçim kampanyası
Eylemlerin seçim kampanyası olduğu çok belli. Yeniden aday olabilmek, televizyona görüntü verebilmek uğruna denemedikleri yol yok. İmralı’nın gözüne girebilmek için günlerdir rol yarıştırıyorlar.
Liderin gözüne girerseniz listeye de girersiniz. BDP’de de sistem çok farklı değil ancak göze girme yöntemleri farklı.
Güneydoğu’da seçime kadar tansiyonun yüksek tutulması BDP’nin izlediği temel politika. Bu yöntemle tabanı diri tutmaya çalışıyor. Bunun yolu da Türkiye Cumhuriyeti’ne, onun anayasal kurumlarına saldırmaktan geçiyor.
Yargı kararının “Mahkemeler Türk milleti adına karar veriyor, bizi bağlamaz” diyerek basının önünde yırtılması; Türk bayrağının gönderden indirilip parçalanması; Mısır’da olduğu gibi şehir meydanlarına çadırlar kurulması; polise saldırılması; hepsi ayrılıkçılığı körüklemek ve bu atmosferde seçim sandığına gitmek için...

Camileri ayırmak
İş artık camileri de ayırmaya kadar geldi. Etnik ayrışma camilere taşındı. BDP halkı camilere gitmemeye çağırdı. Kendi belirlediği imamın arkasında ve meydanda namaz kıldırdı.
BDP, etnik siyasetin yanında din siyasetine de sarıldı. Artık camiler de imamlar da cami cemaati de Türk ve Kürt diye ayrıştırılacak. Ayrışma toplumsal yaşamın her alanına taşınacak.
Bütün bunları yaptıktan sonra; BDP ve DTK’nın “biz ayrılıkçı değiliz, ayrılmak istemiyoruz, üniter yapıyla, bayrakla, resmi dille bir sorunumuz yok” söylemi ne kadar inandırıcı olacak?

Etnik ve dini yarış
Seçimlerin etnik ve dini yarış içine sürüklenmesi toplumun ayrışmasını, kutuplaşmasını körükleyecektir. Anlaşılıyor ki, Güneydoğu’da temel politika yine etnik aidiyet ve din üzerinden yürütülecek.
BDP, PKK’nın yarattığı siyasi ayrışmayı toplumsal alana taşımaya çalışıyor. Toplumsal dokunun bir arada yaşamaya imkân vermeyecek şekilde bozulmasından yana bir politika izliyor. Sonra da bir arada yaşama arzusunu dillendiriyor. Bu da inandırıcı olmuyor.

Tehdit desteği
BDP bu politikaları sahneye koyarken İmralı da tehditlerini sürdürüyor. İstedikleri yönde çözüm olmazsa, topyekün savaş olasılığından kızılca kıyametin kopacağından söz ediyor. Ayrıca devletle görüşmelerini sürdürdüğünü, BDP ve Kandil’e diyalog zemini hazırlamaya çalıştığını da duyuruyor. Avukatlarıyla yaptığı görüşmede “Demokratik anayasal çözüme şans verilmelidir” dediği yansıtılıyor.
Türkiye’yi seçimden sonra “sıkı bir anayasa sorunu” bekliyor.