Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Fikret BİLA

NASRETTİN Hoca'nın evin bodrumunda kaybettiği yüzüğünü, daha aydınlık olduğu gerekçesiyle evin önünde araması gibi...
Başbakan Yılmaz, ANAP'ın önüne çıkmış sorumlu arıyor:
- Bu seçim lafını kim ortaya attı?
Oysa, partisinin bodrumuna baksa sorumluyu bulacak!
Seçim tartışmasını başlatan ANAP Başkanlık Divanı'dır. ANAP önce ufak ufak nabız yokladı:
- Mesela, 8 boş milletvekilliği için ara seçim yapılsa...
- 8 milletvekilliği için de seçim havasına girmek doğru olur mu?
- Olmazsa, 8 milletvekilliği ile birlikte yerel seçimleri de yapsak olmaz mı?
Derken, seçim tartışması başladı.
Başbakan Yardımcısı Ecevit, "ara seçime karşıyız" dedikten sonra, "erken seçim yapılacaksa bunun genel seçim olması daha doğru olur" dedi. Ayrıca, "hükümetin çözüm hükümeti" olduğunu anımsatarak, "seçime" karşı olduklarını da söyledi.
Koalisyonun diğer ortağı DTP lideri Cindoruk da, "seçim silaha benzer, çekince ateş etmek gerekir" diyerek, seçime karşı olduğunu vurguladı.
Böyle olunca da, Başbakan Yılmaz çıkıp, "Biz seçim falan demedik. Sadece Başkanlık Divanı'nda olasılıkları tartıştık. Söylediklerimiz çarpıtıldı. Gündemimizde seçim filan yok" diyerek, topu medyaya atıp kenara çekildi.
Tabii, Cindoruk'un benzetmesiyle, "silah çekilip ateş edilmeyince" karşı taraf da "silah" çekti. DYP lideri Çiller, Cumhuriyet'in numaralandırılmasından esinlenmiş olacak ki, "İkinci Demokrasi" paketi çerçevesinde ortaya çıktı ve liderler turu attı.
Tansu Hanım, "İkinci Demokrasi" adı altında, ANAP'tan gelen "seçim" yoklamalarının üzerine atladı ve bu konudaki somut öneriyi de CHP lideri Deniz Baykal'a yaptı:
- Başbakanlığı siz üstlenin, seçime gidelim.
DYP lideri seçime ulaşmayı o kadar arzu ediyor ki, "Baykal'ın başbakanlığına da, CHP'nin azınlık hükümeti"ne de razı...
CHP lideri Baykal'a sorduk:
- Tansu Hanım'ın, başbakanlığı sizin üstlenmenizi ve CHP azınlık hükümetiyle seçime gidilmesi yönündeki önerilerini nasıl karşıladınız?
- Benim bir yorumum olmadı. Sayın Çiller'in önerilerini dinledim. Kendisine verdiğim tek mesaj, acele edilmemesidir. Türkiye'nin seçime doğru gittiğini, bunu gördüğümüzü, ancak, acele etmenin ülke yararına olmayacağını, söyledim.
Baykal, sorumluluğun Başbakan Yılmaz'da olduğunu vurguluyor:
- Sayın Yılmaz kafasını seçime takmış durumda. Hükümetin yürümediği çok açık. Daha kurulduğu günlerde bile Başbakan'ın seçim hesabı vardı. RP'nin kapatılmasından sonra bu iyice ortaya çıktı. Bir fırsatçılık anlayışıyla seçime gitmeyi tasarladı. Ancak ortaklarından tepki görünce de geri adım attı. Ayrıca mantıksız bir şekilde başarısızlıklarının sorumlusu olarak CHP'yi göstermeye çalışıyor. Ama, halkı kandırmak elbette mümkün değil.
Baykal, "şimdi" diyor, bir deklarasyon yayınlayacaklar veya diyecekler ki:
- Hükümet çözüm hükümetidir. Biz, seçim falan demedik. Devam ediyoruz. Ama, halkın artık deklarasyonlara inanacak hali kalmadı. Bu tür yaklaşımlara heyecan duymuyor.
Ve ekliyor:
- Keşke ciddi olarak çözüm hükümeti olmanın gereklerini yerine getirseler. Enflasyonu düşürmek için ciddi bir programla gelseler, Susurluk olayını gerçekten aydınlatsalar. Bizim beklentilerimiz bunlar. Yoksa, Sayın Yılmaz'ın yapmaya çalıştığı gibi fırsatçılık değil.
Görünen şu ki; RP'nin kapatılmasının ardından ANAP ve DYP'nin "acaba RP'den bize bir şey düşer mi?" düşüncesiyle yaptıkları "erken seçim" yoklamaları sonuçsuz. Görünen bir diğer gerçek de, mevcut hükümetle seçime gitmenin olanaksız olduğu. Seçim kararı alınırsa "bir seçim hükümeti" olasılığı daha yüksek görünüyor.
Bu durumda da CHP'nin rolü belirleyici olacak. İktidar da, muhalefet de seçim için CHP'nin önerilerini dikkate almak zorunda...
Deniz Bey, bir seçim hükümetinin başbakanlığını üstlenmeye niyetli görünmüyor. Ama, Meclis Başkanı Hikmet Çetin veya CHP'nin önereceği bir başka ismin başbakanlığında seçim hükümeti mümkün.
Mesut Bey, artık seçimden söz etmeyecektir.
Ancak, muhalefet kanadı seçimi zorlarsa, "CHP'nin dediği olur."


Yazara Email F.Bila@milliyet.com.tr