Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Latin Amerika gezisi dönüşünde soruları yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya’ya ‘Adeta işgalcisin, sen devlet terörü estiren, 400 bin kişinin katiliyle beraber hareket ediyorsun’ diye seslendi ve ekledi: Irak’taki hataya Suriye’de düşmek istemiyorum

Senin ne işin  var Suriye’de
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Şili, Peru, Ekvador, Senegal programı dönüş yolunda gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan, Rusya’nın “TSK Suriye’ye müdahale için hazırlık içerisindedir” iddiasına “Senin ne işin var Suriye’de? Adeta işgalcisin, sen devlet terörü estiren, 400 bin kişinin katiliyle beraber hareket ediyorsun. Sivilleri öldürmeye devam ediyorsun.. Türkiye, 911 kilometrelik sınırıyla tehdit altında, elbette tedbirini alacak.. Kendimizi savunma noktasında her an hazırlıklı olmak mecburiyetindeyiz. Kaldı ki orada soydaşlarımız var” karşılığını verdi.

Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı, 1 Mart tezkere döneminde yaşananları anımsatarak “Irak’ta düşülen hataya Suriye’de düşmek istemiyordum. Ben 1 Mart tezkeresinin yanındaydım. 1 Mart tezkeresinde Türkiye Irak’ta olsaydı, Irak’ın durumu böyle olmazdı. Çıkacak netice Türkiye’yi masaya getirecekti” diye konuştu. Cumhurbaşkanı’nın gündemde ilişkin görüşleri şöyle:

İŞARET FİŞEĞİ PARLAMENTODAKİ ÇALIŞMA

(3 Latin Amerika ülkesi de başkanlıkla yönetiliyor. Danışmanlarınız bu ülkelerle ilgili çalışma yaptı mı, Türkiye’de süreç nasıl ilerleyecek?) Parlamentoda yapılacak çalışma Türkiye’de bu konuyu düşünen bütün kesimler için adeta bir işaret fişeği olacaktır. Siyaset ne düşünüyor? Maddeler görüşüldükçe ortaya çıkacaktır. Kamuoyu oluşmasının, kamuoyunu oluşturacak bütün kesimlerin kendi düşüncelerini daha da olgunlaştırmalarının önemli olduğunu düşünüyorum. Zira kimse benim düşüncem dört dörtlük doğrudur diyemez. Şahsım da dahil. Hep birlikte yürütülecek çalışmalar neticesinde sürecin en iyi biçimde taçlandırılacağına inanıyorum.

BİZDE OLSA KIYAMET KOPAR

Söz konusu üç ülke İspanyolca konuşmakla birlikte, yönetim sistemleri İspanya gibi değil. İspanya’da başkanlık yok. Buralar İspanyolların sömürgesiydi ama krallık ihraç edilmemiş. İspanya’dan tamamen kopabilmişler mi, hayır. Örf ve adetlerde kopmamışlar. Geleneklerine çok önem veriyorlar. Ekvador’da gördük, Başkan giydiği gömlekle mesaj veriyor. Kravat da takıyor. Ceketinin altındaki gömlek örfi gömlekti. Bizde böyle şeyler olsa, yazılı ve görsel medya günlerce kıyamet koparır, kravatı niye yoktu diye. Beştepe’de yaşadıklarımız çok açık net ortada.

Haberin Devamı

BOŞ DURMAYACAĞIZ

Türkiye’ye dönecek olursak ben şu altı aylık süreci çok önemsiyorum. Altı aylık süreç içinde dört partinin üçer temsilcisi acaba neler söyleyecekler? Onlar o çalışmayı yaparken biz boş mu duracağız, elbet durmayacağız. Beştepe toplantıları ile sivil toplum örgütleri ile mesai arkadaşlarımdan oluşturduğum 20’ye aşkın ekibimle temaslar sürdürülecek. Bunlar arasında akademik deneyimi olan, siyasi deneyimi olan, hukukçu olan, farklı alanlardan arkadaşlarımız var. Zaman zaman benim de katılacağım toplantılarla çalışmalarımızı sürdüreceğiz.

TÜRKİYE TEHDİT ALTINDA

(Suriye’de son durum ve Türkiye’nin yol haritası nedir?) Halep’ten 70 bin kişinin göç etmesi şu anda olası bir durumdur. Buna yok demek mümkün değildir. Halep’in bir bölümünde rejim orayı kesmiş durumda, koridorun güneyinden kuzeye geçiş şu an itibarı ile mümkün değil. Türkiye tehdit altındadır. Bunlar kapımıza dayanmışsa, başka çareleri de yoksa, gerekirse bu kardeşlerimizi yine almak zorundayız.

Haberin Devamı

ŞU ANDA ADETA İŞGALCİSİN

Rusya’nın ‘TSK Suriye’ye müdahale için hazırlık içerisindedir’ iddiasına gelince. Rusya’ya sormak lazım: Senin ne işin var Suriye’de? Şu anda adeta işgalcisin, sen devlet terörü estiren, 400 bin kişinin katiliyle beraber hareket ediyorsun. Sivilleri öldürmeye devam ediyorsun. Türk askeri asla o tür eylemler içinde olmamıştır. Türkiye, orada 911 kilometrelik sınırıyla tehdit altında, elbette tedbirini alacak. Türkiye sadece tedbir alıyor, Rusya ise taarruzda. Rusya’nın o tür şeyleri konuşmaya hakkı yok. Biz kendimizi savunma noktasında her an hazırlıklı olmak mecburiyetindeyiz. Kaldı ki orada soydaşlarımız da var. Ey Rusya, senin burada sınırın mı var, soydaşların mı var? Neymiş, Esed çağırmış. Her çağrılan yere gitmek diye bir şey var mı?

BM’NİN O ADIMI ATMASI LAZIM

BM Güvenlik konseyinin 2254 sayılı (Suriye’de acil ateşkesin sağlanması kararı) konunun bir an evvel işletmesini bekliyoruz, o adımın atılması lazım, silahların susması lazım, göçmenlerin korunması adımlarını atması lazım. BM güvenlik konseyi ağır hareket ediyor. Başta ABD olmak üzere, Fransa, İngiltere, Almanya gibi Katar, Türkiye hep birlikte hareketle bu masum insanları korumak zorunda.

ABD’DE YUMUŞAMA VAR

(ABD, İncirlik’in açılması ile ilgili mutabakat çerçevesinde üzerine düşeni yerine getiriyor mu?) Yerine getirdikleri var, getirmedikleri var. Güvenli bölge konusunda ABD baştan itibaren pek inanmamıştı, sonra inanmaya başladı. Uçuşa yasak bölgeye karşı çıktılar ama onda da şu anda bir yumuşama var. Temenni ederim ki mutabık kalırız.

BİZ O SİLAHLARIN BAZILARINI ALMAKTA ZORLANIYORUZ

(Suriye konusundaki çelişkili tavırları için diğer ülke liderleri ikili görüşmelerde bunlara ne cevap veriyor?) Kimse ‘Doğru değil’ demiyor; tam tersine, hepsi ‘Haklısın’ diyor. Ama önemli olan hak vermek değil, gereğini yerine getirmektir. 400 bin insan katledildi, tarih katledildi, ölenler Müslüman, yok olan İslam tarihi. İran’ın tutumunu anlamakta zorlanıyorum, bir şey söylediğimiz zaman da güceniyorlar. Burayı niçin mezhep savaşına kurban ediyoruz. Yaşanan acılardan dolayı bizler dertliyiz, bunlar dertli değil. Avrupa dertli değil, işi ucundan tutuyorlar. PKK terör örgütünün hücrelerinden çıkan silahlarda Rus, ABD, batının silahları var mı, var. Nereden geliyor bu silahlar? PYD’nin durumu ortada. ‘Yapmayın, bunlara göndereceğiniz silahların bir kısmı da DAİŞ’e gidecek’ diye uyardık. Şimdi en modern silahlar DAİŞ’in elinde. Biz stratejik müttefikiz, biz bu silahların bazılarını almakta zorlanıyoruz. Dost dediklerimiz gereğini yapmıyor. Biz de kendilerine açık açık söyleyeceğiz.

Senin ne işin  var Suriye’de

IRAK’TAKİ HATAYA SURİYE’DE DÜŞMEK İSTEMİYORUM

(Suriye’de bir fiili durum oluşturulur mu? Olursa Türkiye ne yapabilir?) Yakın mesai arkadaşlarıma da söyledim. Döner dönmez, dar kapsamlı bir güvenlik toplantısı yapılmalı. Hassas konularımızı orada değerlendireceğiz. Irak’ta düşülen hataya Suriye’de düşmek istemiyordum. Ben 1 Mart tezkeresinin yanındaydım, karşı olanlar bunu söylemediler. Birileri de gizli kulisler attılar. O insanların kimler olduğunu sizler araştırır bulursunuz. 1 Mart tezkeresinde Türkiye Irak’ta olsaydı Irak’ın durum böyle olmazdı. Çıkacak netice Türkiye’yi masaya getirecekti. O zaman Bush, benle yaptığı görüşmelerde bir ricada bulundu. Ama maalesef biz kendi arkadaşlarımızın yanlışıyla baş başa kaldık. Sonra başbakan oldum, tekrar ricada bulundu ve tezkere geçti. O zaman da Kuzey Irak’taki Kürt kardeşlerimiz oraya girmemizi istemediler. Biz de dedik ki istenmediğimiz yere girmeyiz. Ufku görmek çok önemli. Şimdi Suriye’de de, bu iş ancak bir yere kadar böyle gider. Hassasiyetlerimizi Türkiye olarak korumak zorundayız. Bu hava sahası, aynı zamanda NATO hava sahasıdır. Onlar da gerekli adımları atmak durumundadır. Bunlar aynı zamanda herkes için bir test niteliği taşıyor.

GEREKEN NEYSE YAPILIR

(Türkiye ani bir hareketle karşı karşıya kalabilir mi; böyle bir fiili duruma karşı neler yapılabilir?) Bu tür şeyler konuşulmaz, gerektiğinde gereken neyse yapılır. Şu anda biz bütün güvenlik güçlerimizle, her şeyimizle tüm ihtimallere karşı hazır durumdayız. Kimsenin endişesi olmasın.

TSK HER TÜRLÜ YETKİYE SAHİP

(Bir Suriye tezkeresi gündeme gelir mi?) Ülkemize yönelik tehditlere karşı Silahlı Kuvvetlerimiz her türlü yetkiye zaten sahip durumda. Ulusal güvenliğimiz açısından bir sıkıntı yok. (Suriye’de çözüm için tarih vermek mümkün mü?) Bu işlerin tarihi olmaz. Nitekim Suriye krizinde de çok farklı şeyler düşünülüyordu, ama olay halihazırda beş yılı aşmış vaziyette.

ULUSLARARASI TOPLUMLA GÖTÜRME

(Türkiye bu konuda tek başına bir şey yapmayı da düşünebilir mi?) Meseleyi uluslararası toplumla birlikte, ittifaklar ile götürme gayretindeyiz. Ulusal güvenliğimize yönelik tüm tehditlere karşı teyakkuz halinde olmak, gerekeni yapmak durumundayız. Gelişmeleri yakınen takip ediyoruz.

MERKEL’LE İLİŞKİLER

(Merkel’in Ankara ziyareti konusunda) Şansölye Merkel ile son zamanlarda görüşmeler sıklaştı. Bu güzel bir bakıma. Bir hafta oldu olmadı hemen geliyor olması. Pazartesi kendisiyle görüşeceğim. Sayın Başbakan da görüşecek. Ana başlık büyük ihtimalle mülteciler sorunu. 10 milyar Euro’luk bir verilmiş sözden bahsediyorlar. Daha önce 3 milyar Euro sözü var. Daha bunlardan en ufak bir şey Türkiye’ye yansımış değil. Bunları görüşme şansımız olacak.

O VEKİLLER KAN VE ÖLÜM GÖTÜRDÜ

(Diyarbakır Sur’da HDP vekillerinin tepkilerle karşılaşmasına ne diyorsunuz?) Olayın ayrıntılarını henüz almadım. Ama şunu biliyorum: Benim Kürt kardeşlerimin, oradaki halkın o milletvekillerine borcu yoktur, tam aksine alacağı vardır. Zira o vekillerin, Kürt halkına, Güneydoğu’ya zarardan başka bir şeyleri olmamıştır. Kan, ölüm götürmüşlerdir. Başka hiçbir şey vermemişlerdir. Güneydoğu halkı hem topraklarına hem de özgürlük mücadelesine sahip çıkacaktır. Bunun önündeki en büyük engel o dediğiniz kişilerdir.

BEN MİYİM ORTAĞIN, KOBANİ’DEKİ TERÖRİSTLER Mİ

(Batı kamuoyunda PYD’ye bakışta bir farklılık oluşabileceğini düşünüyor musunuz?) PYD, YPG terör örgütüdür. PKK ne ise PYD odur. Bunu bütün uluslararası örgütlere taşıyacağız. Taşımadığımız her an bizim için kayıptır. Terör örgütü olarak ilan edilmesi için adımlar atılmazsa, geç kalırız. Ve bakın, Biden yanında bir yardımcısı ile geldi. Obama’nın yanında da adı geçen bir ulusal güvenlik temsilcisi. Cenevre temsilcilerinin olduğu dönemde PYD gelemiyor, o kalkıyor Kobani’ye gidiyor. Kobani’de sözde bir generalden plaket alıyor. Biz nasıl güveneceğiz. Ben miyim senin ortağın yoksa Kobani’deki teröristler mi?

İNCELEME FIRSATIM OLMADI

(Başbakan Davutoğlu da Mardin’de 10 maddelik bir plan açıkladı) Ayrıntılı inceleme fırsatım olmadı. O nedenle yorum yapmam doğru olmaz.

ZANA’YA ÇAĞRI

Şimdi, Leyla Hanım… Tamam bunu konuştuk ama, önce git yemin et! Milletvekili olmanın tescili yemindir. Yemin ettikten sonra, herhangi bir pazarlık kaydı olmaksızın benden bir randevu istersen, başbakanlığımda nasıl yaptıysam burada da kabul ederdim. Ama hem yemin etmeyeceksin, hem de gazetelerdeki haberlere yansıdığı kadarıyla bazı şartlardan söz edeceksin. Bu olmaz. Cumhurbaşkanlığı makamına uygun bir tavır değil bu.

ŞUBAT SONU BAKANLAR KURULU

(Bakanlar Kurulu’na başkanlık edeceğiniz bir tarih var mı?) Bu ayın son pazartesinde Bakanlar Kurulu’na başkanlık edeceğim.

İDAMLAR KALKMADAN SİSİ İLE GÖRÜŞMEM
(Mısır ile ilişkilerde son durum nedir?) Tavrım net. Mursi ve arkadaşları başta olmak üzere idamlarla ilgili kararlar kaldırılmadıktan sonra, ben Sisi ile görüşmem. Fakat Mısır halkı ile ilişkinin devamı noktasında da asla olumsuz değilim. Bakanlarımız görüşebilirler. Ben Başbakan’ımızın görüşmesini dahi doğru bulmam. Halkın seçtiği bir cumhurbaşkanını darbeyle indirmek suretiyle oraya yerleşen bir insana bu şekilde bakmamız gerekir diye düşünüyorum.
İMRALI İLE MİT GÖRÜŞÜR
(Başbakan, “Masa İmralı’da değil Ankara’da” dedi. Leyla Zana’nın sizinle bir görüşme talebi olmuştu) Ben ‘Çözüm süreci buzdolabındadır’ dedim. İmralı hiçbir zaman hükümetin bir muhatabı olamaz, kesinlikle olmamalıdır da. İmralı ile devletin çeşitli kurumları, başta MİT olmak üzere görüşebilir; sadece onla değil başkaları ile de görüşülebilir. İstihbaratçının görevi budur.
Mesela milletvekillerine müsaade ediyorduk, gidiyorlardı. Ama daha sonra dedim ki arkadaşlara, kesinlikle gitmemesi lazım. Yasaya göre gidebilecek olanlar kimdir, yakınları. Onlar gitsin. Bundan sonra milletvekillerine kesinlikle müsaade edilmemesi lazım. Müsaade edildi de ne netice aldık? Bunların şov yapmasına fırsat vermenin bir anlamı var mı?
ARINDIRILMIŞ BÖLGEDE ABD İLE MUTABIKIZ
(Güvenli bölge konusunda da bir gelişme var mı?) Benim bu düşüncemi G-20 ülkelerinin tamamına yakını biliyor. Terörden arındırılmış güvenli bölge, bunun yanında uçuşa yasak bölge düşüncelerimi hepsine aktardım, hepsi olumlu sözler söyledi ama henüz dönüş olmadı. Sayın Merkel ile paylaşacağız, Sayın Obama’yla telefon görüşmesi de yapabilirim. Biz koalisyon güçleri olarak bir adımı attıysak arkasını getirelim. Arkası gelmeyecek bir adımı niye atıyoruz? Biz getirmezken, terör estiren Esed rejimi ile Rusya ve İran adımlar atabiliyorlar. Burada terörden arındırılmış bölge konusunda, kilometresine varıncaya kadar ABD ile mutabıkız. “Bu bile azdır” dedim Sayın Obama’ya; bunu büyütebiliriz. İnşaat sektöründe başarılıyız. Donörlerin katkılarıyla, Suriye sınırı dahilinde güvenli bölgede üst yapısı ve alt yapısı ile bir şehir kurabiliriz. Süratle yapılabilir.
TÜRKİYE SURİYE'YE GİRER Mİ?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la altı gün süren Latin Amerika ziyareti boyunca yaptığımız konuşmalardan çıkardığım sonucu şöyle özetleyebilirim:
“Türkiye, Kuzey Irak gibi bir ‘Kuzey Suriye’ oluşturulmasına engel olmaya kararlı. Böyle bir gelişmeye seyirci kalmayacak. Askeri seçenek de dahil her türlü önlemi alacak.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’deki gelişmeleri, özellikle sınırımızda yaşananları Türkiye’nin ulusal güvenliği açısından ciddi bir tehdit olarak görüyor. Seyahatin başında Suriye konusunda “Mülteci akınının yanı sıra ciddi tehdit altındayız. Tehdit hesapları yapan ülke konumundayız. PYD terör örgütünün koridor oluşturmasına müsaade etmeyiz” demesi Ankara’nın bu konudaki hassasiyetini ve kararlılığını gösteriyor.
1 Mart hatırlatması
Erdoğan seyahatin sonunda 1 Mart tezkeresine atıf yaparak Türkiye’nin alacağı tutumu daha da netleştirdi.
Türkiye’nin ABD öncülüğündeki koalisyon güçleriyle birlikte kuzeyden Irak’a girmesini öngören 1 Mart tezkeresinin Meclis’te reddedilmesiyle büyük hata yapıldığını vurguladı. “1 Mart tezkeresi geçseydi ve Türkiye Irak’ta olsaydı, Irak böyle olmazdı” yorumunu yaptıktan sonra, “Irak’ta düşülen hataya Suriye’de düşmek istemiyorum” diyerek, tehdidin büyümesi halinde Ankara’nın alacağı tutumla ilgili çok önemli bir mesaj verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şu sözlerinin altı çizilmeli:
“Ben 1 Mart tezkeresinin yanındaydım. Karşı olanlar bunu söylemediler. O zaman Bush benden bir ricada bulundu. Ama maalesef kendi arkadaşlarımızın yanlışıyla baş başa kaldık. 1 Mart tezkeresi geçseydi bu Türkiye’yi masaya getirecekti. Ufku görmek çok önemli. Şimdi Suriye’de de bu iş ancak bir yere kadar böyle gider. Türkiye olarak hassasiyetlerimizi korumak zorundayız. Bu hava sahası aynı zamanda NATO hava sahasıdır. Onlar da gerekli adımları atmak durumundalar. Bunlar aynı zamanda herkes için test niteliği taşıyor. Her türlü ihtimale karşı hazır durumdayız. Türk Silahlı Kuvvetleri ülkemize yönelik tehditlere karşı her türlü yetkiye sahiptir.”
ABD’ye eleştiri
Bu sözlerden anlaşılıyor ki Ankara, Rusya’nın da işin içine girmesinden sonra Suriye’den Türkiye’ye yönelen tehdit karşısında, ABD’nin öncülük ettiği koalisyon ve NATO çerçevesinde cevap verilmesini önceliyor. Ancak bu konuda beklentileri karşılanmış değil. Hatta endişeler taşıyor. ABD’nin ve NATO’nun tutumundan memnun değil.
PYD’nin Suriye’nin kuzeyinde bir koridor oluşturma gayretleri, Suriye rejiminin Rusya’yla birlikte batıdan doğuya doğru hat açarak, Halep’in kuzeyiyle Türkiye arasında hattı keserek aynı amaca hizmet etmesi, ABD’nin bu gelişmelere seyirci kalması, Obama’nın danışmanının Kobani’de PYD’den plaket alması, Türkiye’nin terörden arındırılmış ve uçuşa yasaklanmış alan oluşturulması fikrine hâlâ ayak sürümesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın vurgu yaptığı gelişmelerdi.
Ortaya çıkan tablo şunu gösteriyor ki bir yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan muhtemel gelişmelere karşı koalisyonu uyarmaya, başta ABD olmak üzere NATO ve Batı’yı Türkiye ile ortak hareket etmeye davet ederken, bir yandan da Ankara, “beka sorunu” olarak gördüğü bu konuda kendi hazırlıklarını yapıyor.
“Türkiye, Suriye’ye girer mi” sorusunun gündeme gelmesinin nedeni bu gelişmeler.