Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       "Kaynakların sınırlı, ihtiyaçların sınırsız" olduğu dünyada, ekonomistler, "savunma harcamaları"na iyi gözle bakmazlar. Hele "silahlanma yarışına" iyi gözle hiç bakmazlar.
       Nedeni basittir:
       "Kıt kaynaklı dünyada, silaha ayrılan kaynak kayıptır. Savunmaya, silaha ayrılan kaynak, insan refahını artıracak yatırımlara ayrılsa neler yapılmaz ki; şu kadar fabrika, bu kadar okul, şu kadar hastane..."
       Bu yargı, özellikle az gelişmiş ülkelerde daha bir vurguyla hep gündemde tutulur. Kaynakların, "silah" gibi istihdam dışında gerçekte ekonomik ve sosyal olmayan alana ayrılması "kaynak sorunu"nun en önemli etkenlerinden biri olarak görülür.
       Ve teorik olarak doğrudur.
       Ekonomi öğrencilerinin en çabuk destekleyip, benimsedikleri "doğru"dur, silaha ayrılan kaynağın bir "israf" olduğu. Bu noktadan hareketle, "keşke silaha ayrılan pay, sıfır veya sıfıra yakın olsa, bütün dünya silahtan vazgeçse, o zaman, insanlığın refahı kaç kat artar" yaklaşımı seslendirilir derslerde...
       Silaha hiç kaynak ayırmamayı kim istemez ki?
       Hiç savaş olmamasını, dünyanın sınırlarla bölünmemesini...
       Ama işin teorisi pratikte geçmez.
       En azından insanların da, toplumların da, milletlerin de doğası "savunma"yı ve savunma harcamalarını zorunlu kılıyor.
       Ekonomik ve askeri gücü olmayanın ne bağımsızlığını, ne güvenliğini, ne de yatırımlarını koruması mümkün günümüzde.
       Hele Türkiye gibi etrafı silahlarla çevrili bir ülkede hiç mümkün değil. Bölgesindeki, konumundaki özel koşullar Türkiye'nin askeri açıdan güçlü olmasını dayatıyor. Askeri dengenin bölgede Türkiye aleyhine dönmesinin sonuçlarının neler olabileceğini kestirmek zor değil.
       Askeri açıdan güçlülüğün ne denli gerekli olduğunu, en son, on beş yıldır yaşadığı terör ve Suriye olayı kanıtladı. Öcalan ve PKK'yı, Suriye'den çıkaranın, bu ülkeye karşı izlenen "askeri güçle desteklenmiş diplomasi" olduğu belleklerde en taze örnek.
       Bu açıdan bakıldığında gereksiz bir yarışa dönüşmediği sürece Türkiye'nin askeri güç dengelerinin aleyhine bozulmasını önleyecek önlemler almasını makul karşılamak gerekir.
       Dünya ve bölge koşullarının, "kaynakların, teorik ekonominin kağıt üstüne dağıttığı" gibi durmasına izin vermediği gerçeğini unutmadan...



Yazara E-Posta: fbila@milliyet.com.tr