Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

SUSURLUK olayı şimdiden arapsaçına dönmüş durumda.
Meclis Araştırma Komisyonu'nun ilk saptamaları kazanın "çözdükçe dolanan" bir kördüğüme dönüşeceğini gösteriyor.
Dosyadaki belgeler ANAP lideri Mesut Yılmaz'ın iddia ettiği gibi asker veya polis üniformasıyla devlet içinde "özel örgütlenmeler" olduğunu ortaya koyuyor.
Komisyon, İçişleri Bakanlığı'ndan "üç olay" hakkında bilgi istemiş:
1- Susurluk kazası,
2- Söylemez çetesi,
3- Yüksekova çetesi.
"Çete" sözcüğü, Jandarma Genel Komutanlığı'nın Komisyon'a yazdığı yazıda "resmen" yeralıyor.
Dosyada, Söylemez çetesinde yer alan subaylara, Yüksekova çetesinde yer alan komiser ve polis memurları ile koruculara ve Susurluk kazasında ölen emniyet müdürü ile Abdullah Çatlı'ya ait detaylı bilgiler var.
Jandarma Genel Komutanlığı resmi yazısında, bu kişiler ve faaliyetleri hakkında bilgi verirken, "çete" sözcüğünü kullandığına göre, demek ki, Yılmaz'ın "devlet içinde çeteler var" iddiasını devlet kabullenmiş oluyor.
Yılmaz'ın bu çetelerin, "uyuşturucu, kumar, fidye" işleri yaptıkları iddiasına gelince...
Yine Jandarma Genel Komutanlığı'nın yazısında, "çete"lerin faaliyetleri hakkında bilgi verilirken, bir askeri birliğe yetecek kadar silah ve patlayıcıdan, uyuşturucu olduğu anlaşılan tozlardan ve fidye istemek üzere kaçırılan adamlardan, terörist kıyafeti giyerek Yüksekova'da ev basan polislerden söz ediliyor.
Emniyet Genel Müdürü Alaaddin Yüksel'in yazdığı yazıda ise, Abdullah Çatlı'nın asker kaçağı olduğu, 1981 yılından bu yana Ankara Sıkıyönetim Savcılığı tarafından arandığı, İnterpol bülteninde yeraldığı, dört Türk, bir İngiliz pasaportu taşıdığı, Mehmet Özbey adına düzenlenmiş Maliye Müfettişi kimliği taşıdığı kaydediliyor.
Cumhurbaşkanı Demirel'in Başbakan Erbakan'a gönderdiği ve dosyada yer alan mektubunda da, "Anamuhalefet liderinin iddiaları ciddidir" deniliyor.
Günlerdir Türkiye'yi sarsan Susurluk dosyasındaki ilk bilgi ve belgeler bunlar.
Daha işin başında bu kadar bilgi ve belge ortaya çıkmışken, "memnuniyetle gördüm ki, devletin yaptığı bütün mücadelelerde meşru kuvvetleri kullanmış olduğu konusunda büyük hassasiyet içerisindeyiz ve (Cumhurbaşkanı'yla) tam bir fikir birliği içindeyiz" demek mümkün mü?
Hangi mücadele?
Hangi meşru kuvvet?
Hangi meşru faaliyet?
Hangi hassasiyet?