Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Açılım süreci birçok yönüyle hükümeti zorluyor. Ankara’da dün yapılan açıklamalar gibi başta 7 şehit haberi olmak üzere PKK yandaşlarının şiddet gösterileri hem açılım sürecini hem hükümeti sıkıntıya sokuyor.

Terör eylemleri
Hükümetin açılım adımlarına karşın, Abdullah Öcalan’ın yeni cezaevi koşulları ve DTP’nin kapatılma davası gerekçesiyle İstanbul ve Güneydoğu’daki il ve ilçelerde PKK yandaşları şiddet eylemlerini sürdürüyorlar.
Hükümetin taş atan çocukları ağır ceza mahkemelerine değil çocuk mahkemelerine göndermeyi amaçlayan yasa düzenlemesi TBMM’ye sevk edilmişken, günlerdir sürdürülen şiddet eylemlerinde çocuklar yine ön saflarda görülüyor. PKK ve aynı çizgideki DTP’nin “çocuklara taş attırma” politikasında bir değişiklik yok.

Büyütmeyin derken, 7 şehit
İçişleri Bakanı Beşir Atalay, her şeye rağmen “açılıma devam” kararını açıkladığı dünkü basın toplantısında basından olayları büyütmeyin, televizyonda tekrar tekrar göstermeyin ricasında bulundu.
2 çocuk iki havai fişek attılar diye ortalık savaş alanına döndü, haberini yapmayın dediği sıralarda, Tokat’tan 7 şehit haberi geldi.

Türk ve Ayna
Yine dün DTP lideri Ahmet Türk, kapatma davasına karşı izleyecekleri politikayı açıkladı. Türk, eğer DTP kapatılırsa sine-i millete dönecekleri mesajını verdi. Açılım politikasını da “tasfiye” olarak niteledi, her zaman yaptığı gibi, hükümetin “Öcalan ve PKK” gerçeğini kabul etmesi gerektiği çağrısında bulundu.
Eşbaşkan Emine Ayna ise dün Radikal’de yer alan demecinde, “Tabanımız bize istifa edin, dağa gidin diyor” mesajını aktarıyordu. Ayna, iktidar partisine de şöyle sesleniyordu:
“Parti kapatılırsa, AKP silah bırak deme şansını kaybedecek. Eskiye dönmek 80’lerden, 90’lardan beter olur.”
Ayna, bugünkü siyasi varlıklarını ve kimliklerini de Öcalan ve PKK’ya borçlu olduklarını, bu nedenle de sahip çıktıklarını da vurguluyordu.
“Ya” diyordu hükümete, “Bu tartışmaya başlatmayacaktınız, ya da geri adım atmayacaktınız.”

Ortaya çıkan gerçekler
Açılım sürecinin bugün geldiği noktada ortaya çıkan gerçekler şöyle özetlenebilir:
Hükümet açılım sürecinde yalnızdır. Öcalan, PKK ve DTP de sürecin karşısına geçmişlerdir.
DTP, Kandil’i ve İmralı’yı yönlendirecek güçte değildir. Öcalan’a bağlıdır. İmralı’nın onaylamadığı hiçbir adımı atmaz, atamaz.
DTP’nin önceliği açılım değil Öcalan’dır. Öcalan’ın önceliği de kendi koşulları ve konumudur. Öcalan serbest kalmayacaksa, hiçbir sonuç çözüm değildir.
PKK ayrılıkçı, ulusal kurtuluşçu karakterde bir harekettir. İmralı ve PKK’nın yönlendirdiği DTP de, Kürtler mümkünse ulus, değilse -şimdilik- kimlik olarak Anayasa’da yer almadıkça, yönetimde özerklik tanınmadıkça, Öcalan serbest kalmadıkça hiçbir çözüm önerisine evet demeyecektir.
Sürecin yıpratıcı etkisi artarak devam ederse, seçim atmosferine girildikçe iktidar, milliyetçi söyleme dönebilir. Kurban Bayramı’ndaki afişlerde örneği görüldüğü gibi hasar giderme ön plana çıkabilir.
Irak nedeniyle ABD ve AB ülkelerinin desteği sürse bile hükümet içeride istediği adımları atmakta büyük güçlük çekebilir.