Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Genelkurmayın açıklamasının doğru okunabilmesi için doğrudan tasarıya ilişkin yönleriyle birlikte genel olarak verdiği mesajların da ele alınması gerekiyor.Metinde, Türk Silahlı Kuvvetlerinin tasarıya iki noktada karşı olduğu belirtiliyor:1- İmam hatip liselerini ilgilendiren düzenleme,2- YÖKe ait yetkilerin üniversitelere devredilmesi.Bu iki alandaki düzenlemeye, açıklamada, hukuki gerekçeler ortaya konularak itiraz ediliyor. İmam hatip liselerini kapsayan üniversiteye giriş düzenlemesinin, "laik eğitim ilkeleri" ve "öğrenim birliği"ne aykırı olduğu vurgulanıyor. Tasarının, 1739 sayılı Milli Eğitim Kanununun 32. maddesinde yer alan, imam hatip liselerinin kuruluş amacına ve 430 sayılı Öğrenim Birliği Kanununun 4. maddesindeki aynı yöndeki hükmüne aykırı olduğu saptanıyor. Keza, düzenlemenin Yüksek Öğretim Kanununun 6. maddesinde YÖKe verilen yetkileri üniversitelere devrettiği ve yetki devriyle amaçlanan hususların üzerinde durulması gerektiği vurgulanıyor.Genelkurmayın hukuki analizi, hükümetin yapmak istediği düzenlemenin, zikredilen yasaların hem lafzına, hem ruhuna aykırı olduğunu savını taşıyor.Söz konusu yasaların ruhuna aykırılığının anlamı, "laiklik ilkesine" aykırılıktır. Hükümetin bu düzenlemesinin laik eğitimi, dolayısıyla Cumhuriyetin laiklik ilkesini zedeleyeceği mesajı verilmektedir.Türk Silahlı Kuvvetlerinin laiklik konusunda taraf olduğu da bu yüzden anımsatılmaktadır.Bu noktada Genelkurmayın itirazının, hükümetin bu düzenlemeyle güttüğü amaca yönelik olduğu söylenebilir. Tasarıyı Meclise sevk eden ve komisyondan geçiren hükümetin, bu girişimle taşıdığı niyetin laiklik ilkesine karşı bir nitelik taşıdığı düşüncesinden hareketle bu açıklamanın yapıldığı söylenebilir. Verilen genel mesaj budur.Açıklama, satır aralarıyla birlikte okunduğunda; Türk Silahlı Kuvvetlerinin, demokrasiye, demokratikleşmeye, sivilleşmeye yönelik girişimlere karşı olmadığı ve herhangi bir tepki vermediği; ancak, girişimler Cumhuriyetin temel niteliklerine dokunur nitelikte olunca, tepki verdiği ve vereceği mesajı taşıdığı görülmektedir."Türk Silahlı Kuvvetleri, Avrupa Birliği sürecinde ülkemizin önünü açıcı ve yapıcı katkı sağlamak amacıyla, son Anayasa değişiklikleri içerisinde yer alan doğrudan kurumumuzla ilgili konularda dahi karşı görüş belirtmek için haklı gerekçeleri olduğu halde görüş belirtmekten özenle kaçınmıştır" cümlesinin anlamı budur. TSKnın tam olarak içine sinmediği konularda bile, eğer düzenlemeler Cumhuriyetin temel niteliklerine karşı değilse, demokratikleşme yolundaki düzenlemeleri saygıyla karşıladığı, hatta desteklediği anımsatılmak istenmektedir. Nitekim, 3 Ağustos 2002de idam cezasının kaldırılmasıyla başlayan AB uyum düzenlemeleri karşısında TSKnın tutumu böyle olmuştur. Bu yeni ve bu hükümet dönemine ait bir tutum da değildir.TSKnın Cumhuriyetin temel nitelikleri konusundaki tutumu kurumsaldır. Kişilere göre değişmez. Komutanların üslup farklarına bakarak, bu tutumun değişebileceğini sanmak veya o yönde teste tabi tutmak, TSKyı yanlış okumak, yanlış anlamaktır.Son zamanlarda Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkökle ilgili olarak siyaset kulislerinde ve medyada yapılan yorumlarla, yaratılan beklentilerde bu yanlışın yapıldığı söylenebilir.Aynı yanlışa AByi değerlendirirken de düşülmemelidir. ABye yaslanarak, içeride laiklik karşıtı adımlar atılabileceğini düşünmek de hatalı olur. ABde de laiklik temel niteliktir.Hükümet açısından Kıbrıs ve Zana davasında AByle örtüşmek kolay olabilir ama laiklik karşıtlığında bunu beklemek büyük yanlış olur. fbila@milliyet.com.tr Genelkurmay Başkanlığı Yüksek Öğretim Kanunu Değişiklik Tasarısına ilişkin bir açıklama yaparak, bu girişime karşı olduğunu kamuoyuna, dolayısıyla hükümete ve Meclise duyurmuş oldu.