Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Bülent Arınç, Abdüllatif Şener gibi "yenilikçi hareket"in önde gelen isimleri, "Erbakan çizgisi"ni terk ederken, AB karşıtlığını da terk ettiler.AB konusundaki çizgi farklılığı, AKP iktidarında yaşama da geçirildi. AKP, sıkı bir AB savunucusu oldu. AB'den gelen talepleri yerine getirdi. Anayasal, yasal düzenlemeler yaptı. Türkiye, koşulları tartışılmakla birlikte, AKP döneminde AB ile müzakere sürecine başladı.Bu süreç yaşanırken, AKP, AB ile önemli bir çatışma yaşamadı. Farklı görüşlere sahip olsa da sonuçta AB'nin istekleri yönünde kararlar oluşturmayı yeğledi.Bu süreçte AKP "değişti mi, değişmedi mi?", "samimi mi, değil mi?" gibi tartışmalar hep yapıldı. Her defasında AKP yöneticileri, AB değerlerine içtenlikle inandıklarını ve inandıkları için bu yolda yürüdüklerini ifade ettiler. Değiştiklerini söylediler. Hatta Erdoğan, "Milli Görüş gömleğini çıkardım" diyerek, köprüleri attığı mesajını da verdi. AKP'nin Avrupa Birliği (AB) politikası, içinden çıktığı Refah-Fazilet çizgisinden çok farklıdır. Bu farklılık AKP'nin kuruluş aşamalarında "yenilikçi hareket" olarak isimlendirilen yaklaşımın temelini oluşturuyordu. Bugüne kadar AB ile uyumlu bir görüntü veren AKP, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), türbana dokununca sert tepki vermeye başladı.AB, iç politik alanı etkileyecek kararlar verince iş değişti.AİHM'nin, üniversitelerde türban yasağını insan hakları ihlali olarak görmeyip Türkiye'yi haklı bulması, AKP ile AB arasında en önemli çatışma alanının türban olacağını gösterdi.AB değerleri veya AİHM kararları, AKP'nin siyasi referanslarıyla örtüşmeyince sorun çıkıyor.Buradaki çelişkinin özünü AKP'nin türbanı iç politikada önemli bir alan olarak görmesi oluşturuyor. Genel bir ifadeyle, AKP'nin günlük yaşama bakışı AB değerleriyle çatışıyor. Türbana dokununca AKP, türbanı laikliğe aykırı görmüyor. Üniversitelere de, diğer kamu alanlarına da türbanla girilebileceğini savunuyor. Dahası, kamu kurumlarında türbanlı olarak görev almanın da AKP açısından bir sakıncası yok.Ancak AKP'nin bu yaklaşımı Anayasa Mahkemesi kararıyla da, AİHM kararıyla da bağdaşmıyor. Laiklik ilkesi her iki karar gerekçesinin temel dayanağını oluşturuyor.Türban, AKP'nin siyasi vaatlerinden biri. AİHM'nin kararından sonra Erdoğan da, Gül de bu vaatlerinden vazgeçmedikleri anlamında demeçler verdiler. Türban siyasi vaat Türban, AB ilişkilerinde AKP'nin kırmızı çizgisi mi?AKP'nin, AB ile çatışmayı ilk kez bu konuda göze aldığı düşünülürse, bu soruya olumlu yanıt verilebilir.Bu konu, AKP için kırmızı çizgi olacak kadar önem taşımasaydı, Erdoğan ve Gül bu denli sert tepki vermezlerdi.Türban gibi AKP'nin siyasi referansı olan başka alanlarda da benzeri çatışmalar ortaya çıkacaktır...AKP, türban konusunda Anayasa veya yasa düzenlemesinde ısrar ettiğinde, sadece Çankaya ile değil AB ile de çatışması büyüyecektir.AKP'nin önümüzdeki dönemde en önemli hedefinin Cumhurbaşkanlığı seçimi olmasının nedeni bu ve benzeri çatışmalardır. fbila@milliyet.com.tr Sert tepkinin nedeni