Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye ne çektiyse teknolojik devrim çağını ıskalamaktan çekmiştir.
Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılmasının en önemli nedenlerinden biri de budur. Savaş teknolojisini ıskalayan imparatorluğun parçalanması sürecinde bir zamanlar kontrolü altındaki denizlerden batının savaş teknolojisinin gerisinde kaldığı için çekilmiştir.
Osmanlı’yı geri bıraktıran çarpıcı örneklerden biri de matbaa teknolojisini 300 yıl reddetmesidir. Osmanlı’ya matbaanın, ancak 1727’de girebilmesi, batıyla arasındaki mesafenin sürekli açılmasının en büyük nedenidir.
Cumhuriyet’le birlikte bilimin ve teknolojinin önemini kavrayan Türkiye, aradaki mesafeyi hâlâ kapatabilmiş değildir.
Rahmetli Erdal İnönü’nün ifade ettiği gibi Türkiye’nin geride kalmasının temel sebebi bilgi üretememiş olmasıdır.

CERN’e üyelik
Türkiye, bilim ve teknolojik gelişmeleri 21. yüzyılda ıskalamak istemiyorsa CERN’e tam üyelik fırsatını kaçırmamalıdır.
Karşı maddeyi bulmak üzere çalışmaları sürdüren CERN’de 100’den fazla Türk bilim adamı da görev yapıyor. Bu merkezden üretilecek her türlü bilgi ve teknolojiyi kullanma hakkı öncelikle üye ülkelerin olacak.
Türkiye, yılda 60-70 milyon dolar ödemek yerine tam üyelikten vazgeçerse tarihte yaptığı büyük hatalardan birini daha yinelemiş olur.
CERN’de 1961’den bu yana dünyanın en büyük fizik deneyleri yapılıyor ve en ileri teknolojiler geliştiriliyor. CERN’de gözlemci üye olarak yer alan Türkiye de 2009’da tam üyelik başvurusu yaptı. Konuyla ilgili bilim adamlarının anlatımlarına göre, 2011’de ziyarete gelen CERN heyeti de Türkiye’nin tam üyeliğe hazır olduğu yönünde rapor hazırladı. Her şey yolunda giderken, Türkiye’nin tam üyelikten vazgeçme kararı aldığı ortaya çıktı. Kamuoyu, bu kararı, ancak konuyla yakından ilgili 34 fizikçinin 13 Ekim’de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’na yazdığı mektupla öğrendi.
Bilim adamları mektuplarında, “Asosiye üyelik, CERN’deki çalışmalara katılan bilim insanları için son derece olumlu bir adım olmakla birlikte, CERN’e üyeliği endüstrisini geliştirmek, özel sektörüne teknolojik olarak liderlik yapmak ve istihdam yaratmak için isteyen bir ülke için son derece yetersiz kalacaktır. Bu bağlamda tam üye olma yolundaki kazanımları kaybetmemek, bölgesel güç olarak prestijimizi artırmak için tam üyelik yolunda 3 yıl önce ortaya konan yol haritası doğrultusunda kararlılıkla ilerlemek üzere, müzakere heyetinin görevlendirilmesini saygıyla arz ederiz” diyor.

İmtiyazlı ortaklık
Mektupta imzası bulunan bilim adamları, CERN üyeliğinden vazgeçilerek, “asosiye üyelikle” yetinmeyi, “bilerek yedek kulübesinde oturmaya” benzetiyor. İddiaya göre, Türkiye’nin tam üyelikten vazgeçme nedeni bilim adamlarının yıllık 50 ila 80 milyon dolar olarak nitelendirdiği aidat masrafı ve Türkiye’de söz konusu teknolojiyi uygulayacak altyapının bulunmaması.
Türk bilim adamlarının Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yazdıkları ortak imzalı mektupta da açıkça ifade edildiği gibi Türkiye, bu altın fırsatı kaçırmamalıdır. Tam üyeliğe karşı olanların maliyetin yüksek olması ve Türkiye’de o teknolojiyi uygulayacak altyapının bulunmaması gibi gerekçelerle tam üyelik yerine imtiyazlı ortaklık gibi ikinci bir statüyü savunmaları ufuktan yoksun bir yaklaşımdır. CERN’e tam üyelik için gerekli yıllık aidat Türkiye gibi bir ülke için büyük bir maliyet sayılmaz. Kuşku yok ki CERN’den çıkacak bilgi ve teknolojinin uygulanacağı altyapı zamanla Türkiye’de oluşacaktır.
CERN’e tam üyeliğin sunacağı bu önceliği görememek ve Avrupa dışındaki ülkelere kaptırmak gelecekte tıpkı Avrupa Birliği üyeliğine Yunanistan’la eşzamanlı başvurmamak gibi telafisi zor kayıplara yol açacaktır.

Hakiki mürşit ilimdir
“Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” diyen Büyük Atatürk gibi bir öndere sahip Türkiye’nin bilim yolundan 70 milyon dolar için kenara çekilmesi izah edilemez bir hata olacaktır.
Atatürk’ün koyduğu, “muasır medeniyet” hedefine ulaşmak için Türkiye’nin önüne çıkmış olan CERN’e tam üyelik fırsatına karşı duran bilim adamları da siyaset adamları da hem Atatürk’e hem tarihe karşı görevlerini yerine getirmemiş olacaklardır.