Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Amerika Büyükelçisi Ross Wilson: Büyükelçi Wilson'a yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle: ABD'nin Ankara Büyükelçisi Ross Wilson, dün konuğumuzdu. Wilson, Türkiye konusuna iyi hazırlanmış, bilgili, Ankara'nın konumunu ve işlevini kavramış bir diplomat. Her kesimle sıcak ilişki kuruyor, samimi ve açık davranıyor. Her soruyu açıklıkla yanıtlıyor. Türkiye dünyanın birçok bölgesindeki ve özellikle İslam dünyasındaki insanlara, demokratik kurumlar ve serbest piyasayla müreffeh bir gelecek kurabilmelerini sağlayacak bir esin kaynağıdır. Türkiye, otokratik baskıcı rejimlerden kurtulma yolunu arayanlar için demokrasilerin özgürlüklerle birlikte nasıl işlediğini ve nasıl sonuç alındığını gösteren bir örnektir. Türkiye açısından en önemli nokta, özgürlüklere üst düzey önem veren demokrasi olmasıdır. Türkiye Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi'nde liderlik rolü üstlendi. Türkiye, demokrasisini başarılı kılan unsurlar ve kurumların neler olduğunu, nasıl işlediğini ve nasıl geliştirileceğini göstererek bölgedeki ülkelere liderlik ediyor. Gerek ait olduğu tarih ve coğrafya, gerek halkının büyük çoğunluğunun Müslüman olması, Türkiye'ye bölgede bizim ya da diğerlerinin elde edebileceğinden çok daha farklı bir saygınlık sağlıyor. ABD'nin, Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi (GOP) kapsamında Türkiye'yi ılımlı İslamla ilgili görme çabasında olduğu algısı var. Türkiye'yi siz nasıl görüyorsunuz? Bence Türkiye'nin değeri, bireysel-toplumsal haklar ve hükümetin sorumluluklarıyla bireylerin dini inançları da kapsayan özel yaşamları arasında kurduğu dengede yatıyor. Tabii ki laik bir demokrasi olarak gösterdiği başarı da Türkiye'ye saygınlığı artırıyor. Bunun nedeni Türkiye'nin tek laik Müslüman ülke olması mı? ABD, İran'a karşı herhangi askeri faaliyet planlamamaktadır. Başkan Bush dikkatli biçimde bütün seçeneklerin masada olduğunu ifade etmektedir ancak soruna diplomasi yoluyla çözüm bulmaya çalıştıklarını ve bu çabayı sürdüreceklerini de vurgulamaktadır. Bizim bütün çabamız, İran'ın nükleer programına ilişkin geniş çaplı bir uluslararası görüş birliği sağlanması yönündedir. İran'ın nükler kapasitesi konusunda askeri müdahale olasılığı var mı? Ne biz, ne de Avrupalıların Türkiye ya da başka bir ülkeden arabuluculuk rolü beklediğini sanmıyorum. En acil yerine getirilmesi gereken, İran'ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerini yeniden askıya alması, UAEA ile işbirliğine ve AB üçlüsü ile görüşmelere geri dönmesidir. Türkiye işte bu mesajları verebilir ve vermektedir de. Bu da çok iyi bir tutumdur. Türkiye arabuluculuk yapabilir mi? Kürtler de anayasaya bağlı Başbakan Caferi, Ankara'ya gelmeden önce "Irak iç savaşın eşiğinde değildir" dedi. Hafta sonunda Irak'ın tüm önemli şahsiyetleri toplandılar, şiddeti kınadılar ve ulusal birlik hükümeti kurulması yönündeki yükümlülüklerini teyit ettiler. Bu çok önemli bir aşamaydı. Aralarında bugüne kadar diyalog kurmamış isimler bir araya gelerek, milli birlik hükümeti kurma kararlılığına sahip olduklarına göre, biz de ABD olarak bunu destekleriz. Türkiye de destekliyor. Bizim tüm desteğimiz Irak'ta güçlü birleşik demokratik ülke kurulmasına yöneliktir. Ama sizin son sorunuzun cevabı olabilecek en önemli nokta şudur: Iraklı tüm liderler, Kürt liderler de dahil, anayasaya bağlılıklarını teyit edip bu doğrultuda geniş tabanlı hükümet kurmaya yöneldi. Irak, iç savaşa sürüklenebilir mi? Bu süreçten bağımsız Kürdistan doğabilir mi? Terör ayrı, siyaset ayrı Son aylarda gerek Türk yetkilileriyle gerek kendi başımıza yaptığımız çalışmalarla Türkiye'yi 20 yıldan beri meşgul eden ve hâlâ varlığını sürdüren PKK sorununa kapsamlı çözüm bulma konusunda yol arayışı içindeyiz. PKK terörüne karşı mücadele ve bunun taşıdığı önem ABD'de en üst seviyede anlaşılan, farkında olunan bir konudur. PKK ile mücadelede son derece kararlıyız ve bunu terörizmle küresel mücadelenin ayrılmaz parçası olarak görüyoruz. PKK'nın silah bırakması nasıl sağlanabilir? Bu konuda adım atılacak mı? Burada birbirinden ayrı iki konu var. Bir yandan PKK terörizmine ilişkin sorun çok ciddi ele alınıyor ve uğraşılıyor. Burada yapılacak olan PKK terörüne bölge dışından verilen desteği kesmek ve sorunu tümüyle ortadan kaldırmak olacaktır. Türkiye'ye gelince, uğraşılan birçok sıkıntı vardır. Kürt kökenliler de dahil Güneydoğu'daki vatandaşların beklentilerinin karşılanması da bunlardan biridir. Başbakan Erdoğan bu konuda Ağustos 2005'te konuştu. Daha geriye gidersek eski liderler de benzer yorumlarda bulundular. Sorunla mücadelede tek seçeneğin askeri olmadığı, siyasi seçeneğin de düşünülmesi gerektiği yorumlarına katılıyor musunuz? Başbakan'ın, Türkiye'nin demokrasisini genişletip ilerleterek, tüm halkının beklentilerini karşılayacak duruma gelmesi gerektiği yönündeki bakışını paylaşıyorum. Başbakan'la paylaştığımızı zannettiğim bir başka görüşüm de şu: PKK terörüyle uğraşmak ile bu konu arasında kesin ayrım vardır. Bunlar birbirinden ayrı ele alınmalıdır. Başbakan'ın o konuşmadaki yaklaşımını paylaşıyor musunuz? Kurtlar Vadisi sonuçta bir film Birbirinden ayrı iki konu var: ABD'nin uyguladığı politikaya muhalefet etmek, karşı olmak anti Amerikancılık değildir. ABD'nin, Bush yönetiminin burada, Irak'ta ya da dünyanın başka yerlerindeki politikalarını beğenmeyen insanlar olduğu açıkça belli. Bizim konuyu ele alış şeklimiz mümkün olan her fırsatta görüşümüzü, neler yapmak istediğimizi açıklamak ve ne yapmaya çalıştığımızı anlatmak, dinlemek, onların görüşlerini almak ve bu görüşleri de Türk halkının bakışı olarak Washington'a iletmek. Bu anlamda Kurtlar Vadisi yeni bir anti Amerikancılığın işareti değil. Sizin de filmle ilgili eleştirinizi okudum. O bir film ve bazı yönleriyle çok sempatik olmayan bir film. Türkiye ile ABD'nin ilişki kurma biçimini gerçekçi yansıtan bir yapıda değil. Ve kesinlikle ABD ile Türk hükümetinin gelecekte birlikte gitmeye çalıştıkları yol bu değildir. Filmin gelecek için çok geniş yansımaları olacağını düşünmüyorum. Irak, 1 Mart tezkeresi, çuval olayı kamuoyunda anti Amerikan bir hava estirdi. Kurtlar Vadisi-Irak filmi örneği var. Değerlendirmeniz nedir? Hayır. Ben zaten genelde sinemaya gitmem. Son 10 yılda 2-3 film gördüm. Sadece uçakta yolculuk yaparken seyrederim. fbila@milliyet.com.tr Seyrettiniz mi?