Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Irak’ta Maliki-Barzani gerginliği giderek tırmanıyor. Maliki’nin kurduğu Dicle Operasyon Gücü’ne bağlı askerlerle, Barzani’nin peşmerge ordusu karşı karşıya geldiler.
Barzani, Kerkük’e kardeşinin komutasında gönderdiği peşmerge gücünü ziyaret etti. Cepheden fotoğraf verdi. “Savaşa hazırlık” teftişi yaptı. Askerlerine moral verdi.
Aynı şekilde Irak Başbakanı Maliki de Dicle Operasyon Komutanlığı’na bağlı askerleri takviye etti. İki taraf da muhtemel bir Kürt-Arap savaşına hazırlıklı görünüyorlar.

Kerkük sorunu
Yaşanan gerginliğin temel nedeninin Kerkük sorunu olduğunu söyleyebiliriz.
ABD’nin Irak’ı işgalinden bu yana, petrol ve gaz yataklarını kimin kontrol edeceği konusunda mücadele sürüyor.
Şu anda Kerkük, Kürtlerin yönetimi altında.
Kürtlerin nihai hedefi Kerkük’ü, Bölgesel Kürt Yönetimi’ne bağlamak. Barzani, bunun koşullarını oluşturmak için 2003 yılından beri Kerkük ve Musul’da demografik yapıyı değiştirmek için gayret gösteriyor.
Kerkük’e Kürtleri yerleştiriyor. Türkmen bölgelerinde Kürtler için yeni yerleşim alanları açıyor. Ve her fırsatta, “Kerkük, bir Kürt kentidir” diye açıklamalar yapıyor.
Son dönemde Barzani’nin Bağdat’tan tamamen bağımsız hareket etmesi, Maliki’nin sert tepkisine yol açtı.

Çatışmanın nedenleri
BİLGESAM’dan Ortadoğu uzmanı Ali Semin, makalesinde Maliki-Barzani çatışmasının nedenlerini şu başlıklar altında topluyor:
1- Kuzey Irak’ın bağımsız bir devlet gibi hareket etmesi, Barzani yönetiminin Bağdat’tan onay almadan petrol anlaşmaları yapması,
2- Barzani’nin Bağdat’ı, Maliki’nin Erbil’i kontrol altına alma çabaları,
3- Barzani’nin Bağdat’tan tamamen uzak bir iç ve dış politika izlemesi,
4- Maliki, Tahran eksenli bir bölgesel politika geliştirirken, Barzani’nin Ankara üzerinden bir strateji geliştirmesi.

Türkmenlerin durumu
ABD’nin Irak’ı işgale hazırlandığı 2003 başlarında Türkmenler, Türkiye’nin, “kırmızı çizgileri”nden birini oluşturuyordu.
Kerkük’ün, tümüyle Kürt yönetimine geçmesi ve Kuzey Irak’a bağlanması, Türkmenlerin can ve mal güvenliğine gelecek zararlar, Ankara için kırmızı çizgiydi.
1 Mart tezkeresinin Türkiye tarafından reddedilmesi sonrasında yaşanan gelişmeler içinde diğerleriyle birlikte Türkmenlerle ilgili kırmızı çizgi de kayboldu. Türkmenlerin durumu giderek gündemin arka sıralarına kaydı ve bir daha da ön plana çıkmadı.
Maliki-Barzani’nin, çoğu Türkmen bölgesi olan tartışmalı alanlarda askerlerini karşılıklı mevzilendirdikleri bu ortamda, Türkmenlerin durumu nedir?
BİLGESAM uzmanı Semin, Türkmenler açısından durumu şöyle özetliyor:
“Olası bir Arap-Kürt çatışması büyük oranda Türkmen bölgelerinde yaşanacaktır. Böylece silahlı gücü olmayan Türkmenler, bundan hem maddi hem manevi zarar görecektir. Bu açıdan bakıldığında Türkmenlerin merkezi hükümetin başında kim olursa olsun Bağdat yönetimiyle birlikte hareket etmeleri önem arz etmektedir. Dahası Türkmenler (Irak Türkmen Cephesi) Bağdat-Erbil arasında uzlaşma sağlanması için taraflarla görüşmelere bir an önce başlamalıdır. Türkmenlerin artık Irak siyasetinde ‘bekle-gör’ politikası izleyecek zamanları kalmamıştır.”
Türkmenlerin, Erbil-Bağdat arasında bir çeşit arabuluculuk yapacakları güçleri var mı? Maliki ve Barzani’nin, Türkmenleri dikkate alması için bir neden var mı?
Bu sorulara kolayca olumlu yanıt vermek zor. Her şeyden önce Türkmenlerin böyle bir güce ulaşmaları ve işlev görmeleri için Türkiye’nin gücünü ve desteğini hissetmeleri gerekir. Ankara, Bağdat’la köprüleri atıp Erbil’e yaklaşmışken, Türkmenlerin, böyle bir güç ve destek hissettiklerini söylemek güçtür.