Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yüksek oranlı devalüasyon yapıp da yerinde kalan iktidar yok.Türk siyasi tarihi bunun örnekleriyle dolu:1958, 1970, 1980, 1994 ve nihayet 2001 devalüasyonları...Hepsinin ardında iktidar ya müdahale ya da demokratik yoldan değiştirilmiş. Çoğunda değişim iktidarla da sınırlı kalmayıp rejim değişikliğine doğru da hamleler yaşanmış...AKPnin 2002 seçimlerinde elde ettiği başarıda "devalüasyon yasası"nın büyük payı vardır.Bu itibarla AKP iktidarı, "ne oldum" demeden, "nasıl oldum"u hiç aklından çıkarmamalıdır. İki büyük ekonomik krizin yere serdiği yoksulların oyuyla iktidara gelmiştir.İktidarını "devalüasyon yasası"na borçludur. Bu yasanın yerel seçimlerde de işleyeceği kuşkusuzdur.Yalçın Hocanın, devalüasyon yasası analizine katkıda bulunmak amacıyla son zamanlarda giderek belirginleşen iki "yasa"dan daha söz etmek mümkündür ki, bu ikisi de ilk yasayla bağlantılıdır...Bunlardan birisine, "hortumculuk veya hırsızlık yasası" diyebiliriz...Yoksul halk kitlelerinin oyuyla iktidara gelip de, onlar için değil, güç odakları için çalışan, iktidar olanaklarını bu odakların Hazineyi, bankaları hortumlaması için kullandıran, hırsızlara göz yuman, kayırmacılık yapan, kendine bağımlı zengin türeten iktidarlar da seçmen tarafından cezalandırılmaktadır.AKPnin 2002 başarılarında "hortum yasası"nın da katkısı olmuştur. Bir önceki parçalı iktidarın yolsuzlukla mücadeleyi yarı yolda bırakması, değişik kanatlarının değişik grupları kollamaya, kendine bağımlı zenginler ve onlara bağlı medya yaratma girişimleri, tıpkı devalüasyon yasası gibi aleyhlerine işleyen bir hortum yasası yaratmıştır...Diğer yasaya da "iktidar bağımlısı medya yasası" adını verebiliriz.Basın, tanımı ve işlevi gereği halk adına muhalif bir kurumdur. Eleştirmek, sorgulamak, hesap sormak görevidir. Ama hanidir ortada böyle bir basın göremiyoruz. Bir - iki istisna dışında basın sermayesinin önemli bir bölümü batıktır. Bu batıkların ortak özelliği yukarıda özetlediğimiz "hortum yasası"ndan yararlanarak, iktidarlar tarafından korunmuş, böylece kontrol altına alınmış sermaye gruplarıdır. Bugün battıklarını veya batırıldıklarını görüyoruz. Şimdi basının bu batık tarafı iktidarın iki dudağı arasında yaşamaktadır. Tabi buna yaşamak denirse. İktidar bağımlısıdırlar. İktidarda kim olursa olsun. Bu durum, bu iktidar dönemiyle ortaya çıkmış değildir, daha eskidir ama bugünkü iktidar döneminde de geçerlidir. "İktidar bağımlısı medya" ne kadar iktidar yanlısı olursa olsun, ne kadar destek verirse versin, sonuç da, bu yasa da iktidar aleyhine çalışmaktadır. Çünkü halk bu yasayı da bilmekte ve ona göre tercih yapmaktadır.Bu yasadan kurtulmanın tek yolu basının ekonomik bağımsızlığını kazanmasıdır. Bu bağımsızlığı olan ve bunu koruyabilen basın grupları, gerçek işlevini görebilir. Maalesef bu konumdaki basın grubunun sayısı ise taş çatlasa ikiyi üçü geçmiyor.BDDKnın batık gruplarla özellikle elinde medya gücü bulunan batık gruplarla yaptığı anlaşmalara, ödeme planlarına bu gözle bakmak gerekir...Bugün "sol eğilimli" yazarların, Başbakanı, AKP iktidarını övüp, solu ve CHPyi yerden yere vurmalarına şaşıranlar çıkıyor. Oysa yukarıdaki tablo, bu gibiler için "muhalefete ve sola vurmanın dayanılmaz kolaylığı"nı da gösteriyor. İktidar bağımlısı medya yasası uygulama alanını her geçen gün genişletiyor. Bu nedenle şaşırmamak gerekiyor...Ben son yıllarda bu kalemlerde, bu köşelerde "kötü Başbakan" görmedim, okumadım. (Ecevitin hastalanıp, güçsüzleştiği ve değiştirilmek istendiği dönem hariç)Hatta Başbakan Yardımcısı da görüp okumadım. Hepsine eşleriyle birlikte ne övgüler yazıldı. Bu övgülere mazhar olmak için iktidarda olmaları tek ve yeter koşuldu.Şimdi sırada Başbakan Erdoğan ve eşi var...Fakat devalüasyon ve hortum yasası gibi iktidar bağımlısı medya yasası da iktidar lehine işlemiyor... fbila@milliyet.com.tr Yalçın Küçük Hoca, Tekeliyetin Birinci Cildinde "devalüasyon yasası"nı çok iyi izah etmiş...