Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Devlet eski Bakanı Hikmet Uluğbay Türkiye'nin yetiştirdiği çok değerli bir uzman.
       Sadece Türkiye'de değil uluslararası düzeyde kendi alanında "otorite" sayılabilecek bir isim.
       Türkiye'nin önemli kararlar arifesinde olduğu, Anayasa değişikliğine yöneldiği, liderler düzeyinde günlerdir tartıştığı bir ortamda Uluğbay ne düşünüyor?
       Örneğin uluslararası tahkim konusunda...
       Hikmet Bey sağlık sorununu çoktan aşmış durumda.
       Hastaneden evine geldiği günden buyana Türk ve dünya ekonomisini yakından izliyor.
       Dinlenme dönemini her zamanki sessiz, derinden, disiplinli bir çalışma anlayışı içinde değerlendiriyor.
       Aile ziyaretleri yapıyor.
       Önceki gün Hikmet Uluğbay ve eşi, Hüsamettin Özkan ve eşinin konuğuydular.
       Uluğbay, bu tür ortamlarda ülke sorunlarını tartışıyor, önerilerini söylüyor.
       Yine böyle bir sohbette Uluğbay'ın tahkimle ilgili görüşlerini öğreniyoruz.
       Hikmet Bey, Meclis'in bu tempo içinde çalışması halinde Türkiye için çok önemli reformlar gerçekleştireceğine inanıyor.
       Tahkim konusunun uluslararası rekabet ortamında Türkiye'nin "eşit koşullara" ulaşması için bir zorunluluk olduğunu düşünüyor.
       Tahkime bir "öcü" gibi yaklaşılmasının bilgisizlikten kaynaklandığını ifade ediyor ve direnmenin yanlışlığını vurguluyor.
       Türkiye'nin tahkimi uyguladığını, hem de Cumhuriyet'in ilk yıllarında bile başarıyla uyguladığını anımsatıyor.
       Ünlü Bozkurt Gemisi olayına gönderme yapıyor.
       1925'da Türk gemisi Bozkurt'la yabancı bir geminin çarpışması olayında ihtilafın uluslararası tahkime gittiğini ve dönemin Dışişleri Bakanı Mahmut Esat'ın başarılı yaklaşımıyla Türkiye'nin davayı kazandığını anımsatıyor ve ekliyor:
       - Mahmut Esat Bey, bu tahkim olayından sonra "Bozkurt" soyadını almıştır.
       Uluğbay ayrıca Türkiye'nin tahkimle ilgili olarak uluslararası anlaşmalara imza koyduğunu da vurguluyor.
       Tahkimi tartışanların şu mantıkla hareket etmelerini salık veriyor:
       1 - Türkiye Avrupa Birliği'ne girecekse uluslararası hukuk normları açısından uyum düzenlemeleri yapmayacak mı?
       2 - Uluslararası kurallar açısından eşit hale gelmek istemeyecek mi?
       Bu soruların yanıtları olumluysa Türkiye tahkim işine de böyle bakmalı.
       Tahkimden korkmamak gerektiğini vurgularken şu uyarıyı yapıyor:
       "Tahkim işinin esası sözleşmedir. Zaten iki tarafı da özel şirket olduğunda Türk veya yabancı olsun, şirketler tahkim hükmünü koyuyor ve çok rahat uyguluyorlar. Tartışma bir tarafı devlet olan sözleşmelerle ilgili. Eğer siz sözleşmenizi iyi yaparsanız, işi başından sıkı tutarsanız bir sorun olmaz. Bu tür sözleşme yapmaya gelen yabancı heyetlerin içinde mutlaka uzman hukukçular vardır. Türkiye'de bu alanda uzmanlar yetiştirmeli. Sözleşmelerini bu uzman hukukçularla hazırlamalıdır. Böyle olursa bir sorun çıkmaz. Lehinize çözülecek ihtilaf aleyhinize çözülmez."
       Hikmet Bey, bir de basit ama çarpıcı bir örnek veriyor:
       "Türk insanı sözleşme okumayı pek sevmez. İşe girerken sözleşmesini şöyle bir okur da, trafik sigortası yaparken okumaz. İmzayı atar. Sonra, sigorta şunları kapsamıyormuş denilince, kızar. Nasıl olur, der, ben sigortaya o kadar para verdim. Nasıl karşılamaz? Oysa sözleşmeyi başından okusa bu duruma düşmez. İşte tahkim olayı da böyledir. İş sözleşmede kazanılır veya kaybedilir. Püf noktası budur."
       Eşit koşullarda iyi düzenlenmiş sözleşme...
       Uluğbay'a göre işin özü bu.
       Diğer bir deyişle "bilgi."
       Uluğbay, bu sohbetlerde günün koşullarını şöyle değerlendiriyor:
       "20. yüzyılın ikinci yarısından beri uluslararası rakabeti belirleyen iki unsur var. Bir, bilgi düzeyiniz. İki, bilgi rekabetiniz. Bu iki unsurda eşitseniz uluslararası rekabette başarılı olursunuz. Değilseniz rekabet edemezsiniz."
       "Bu nedenle "diyor:
       "Türkiye her alanda uluslararası rekabet edebilecek uzmanlar yetiştirmeli. Bu doktorlar için de, hukukçular için de böyle. Eğer beyin cerrahanız rekabet edecekse ABD'de yetişen beyin cerrahının bilgilerine sahip olmalı. İşin kuralı bu."
       Uluğbay, günün koşullarının ve dünya gerçeğinin içe kapanmayı değil, aksine rekabet edecek şekilde dışa açılmayı gerekli kıldığını vurguluyor.




Yazara E-Posta: fbila@milliyet.com.tr