Elif Süsler adını nisan ayında Sabancı Müzesi’nde düzenlenen ‘Buluşma... Reunion’ sergisinde duydum. Sabancı Üniversitesi Görsel Sanatlar ve Görsel İletişim Tasarımı Programı’ndan yolu geçen öğrencilerin eserlerinden oluşuyordu sergi. Süsler de sergiye ‘Dünyanın En Hüzünlü Şarkısı’ adlı eseriyle katılmıştı. Adını aklımda tutmam gerektiğini, günün birinde daha geniş bir çalışmada onunla yeniden karşılaşacağımı düşündüm. Doğrusu dediğim de oldu. Galeri Apel’de ‘Club Butterfly’ adlı solo sergisi açıldı.
Beş bölümden oluşuyor sergi. İlk bölümde transparan siyah perdeden ikinci bölüme giriş yapıyorsunuz. Girmeden evvel, mor neon ışıklarının aydınlattığı, üzerinde ‘Club Butterfly’ yazılı kaşeyle kolunuzu damgalıyorsunuz. Böylelikle bu kulübün bir üyesi sayılıyorsunuz.
Üçüncü bölüm adını bir Zuhal Olcay şarkısından alıyor: ‘Yalnızlığım yaşamak zorunda olduğum beraberliğimsin’. 22 tane çizimle karşılaşıyoruz burada. Süsler’in evde vakit geçirirken çektiği selfie’lerin çizime dönüştürülmüş hali bunlar. Bir önceki bölümle kontrast oluşturuyorlar. Önceki ne kadar kalabalıksa, burası o kadar tenha... Kendimizi görmeye ve tanımaya çalışmanın gerekliğine vurgu yapılıyor bu bölümde. Yalnızlıkla kurduğumuz beraberliği etraflıca incelemeye belki...
Son bölüm ise izleyiciye ayrılmış. Bir bekleme odası. Bir çocuğun kaplumbağaya bakma sürecini resmeden duvardaki desenlerden birinde olduğu gibi, ağır işleyen bir süreç yaşanıyor burada. Her şey size bağlı. İsterseniz kapıdan çıkıp gidebilir, isterseniz az önceki odalardan birine dönebilirsiniz. Ve Club Butterfly’daki partiyi istediğiniz odada tamamlayabilirsiniz.
Bu partiye katılmak, Elif Süsler ile tanışmak büyük zenginlik. Süsler’in yeni sergilerini dört gözle bekleyeceğim.