Filiz Aygündüz

Filiz Aygündüz

filiz.aygunduz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Elif Süsler adını nisan ayında Sabancı Müzesi’nde düzenlenen ‘Buluşma... Reunion’ sergisinde duydum. Sabancı Üniversitesi Görsel Sanatlar ve Görsel İletişim Tasarımı Programı’ndan yolu geçen öğrencilerin eserlerinden oluşuyordu sergi. Süsler de sergiye ‘Dünyanın En Hüzünlü Şarkısı’ adlı eseriyle katılmıştı. Adını aklımda tutmam gerektiğini, günün birinde daha geniş bir çalışmada onunla yeniden karşılaşacağımı düşündüm. Doğrusu dediğim de oldu. Galeri Apel’de ‘Club Butterfly’ adlı solo sergisi açıldı.

Haberin Devamı

Beş bölümden oluşuyor sergi. İlk bölümde transparan siyah perdeden ikinci bölüme giriş yapıyorsunuz. Girmeden evvel, mor neon ışıklarının aydınlattığı, üzerinde ‘Club Butterfly’ yazılı kaşeyle kolunuzu damgalıyorsunuz. Böylelikle bu kulübün bir üyesi sayılıyorsunuz.

Parti hangi odada bitsin


Perdenin gerisindeki alanda SSM’de gördüğümüz ‘Dünyanın En Hüzünlü Şarkısı’ çıkıyor karşımıza. Bu işte üst bedenleri gazetelerden kesilmiş politika ve gündem sayfalarıyla yapılmış, alt bedeni magazin sayfalarındaki güzel kadın bacaklarından oluşan kafaları olmayan figürler, ayaklarından Biryağ tenekelerine ziftlenmiş halde duruyorlar. Dünyanın en hüzünlü şarkısını söyler gibiler. Bir araya gelmesini hiç ummayacağımız figürler tek bir insanda toplanıyor. Aslında nasıl yoğun bir haber bombardımanına tutulduğumuzu da fark ediyoruz bir yandan. Süsler ise “Kadın ve erkek rollerinin çok kesin hatlarla günlük yaşamımıza sızdığını ve bilinçaltımıza işlediğini düşünüyorum” diyor bu işi tarif ederken.

Üçüncü bölüm adını bir Zuhal Olcay şarkısından alıyor: ‘Yalnızlığım yaşamak zorunda olduğum beraberliğimsin’. 22 tane çizimle karşılaşıyoruz burada. Süsler’in evde vakit geçirirken çektiği selfie’lerin çizime dönüştürülmüş hali bunlar. Bir önceki bölümle kontrast oluşturuyorlar. Önceki ne kadar kalabalıksa, burası o kadar tenha... Kendimizi görmeye ve tanımaya çalışmanın gerekliğine vurgu yapılıyor bu bölümde. Yalnızlıkla kurduğumuz beraberliği etraflıca incelemeye belki...

Haberin Devamı

Parti hangi odada bitsin
Dördüncü bölümdeki işin adı ‘Mutluluk Peşinde’. Bu da hayli ilginç bir iş. Süsler, bu çalışmayı Viyana’da yapmış. Üç ay boyunca sokakta gördüğü ve mutlu olduğuna inandığı insanları gizlice takip edip fotoğraflarını çekmiş. Sonra da o fotoğrafları bir kartpostal serisine dönüştürmüş. Her birine bir cümle eşlik ediyor. Bir masa etrafında bir yol izliyormuş hissi verecek şekilde diziliyorlar. İnsan kendi cümlesini ve kendi fotoğrafını düşünüyor. Hangimiz mutluluk peşinde değiliz ki?

Son bölüm ise izleyiciye ayrılmış. Bir bekleme odası. Bir çocuğun kaplumbağaya bakma sürecini resmeden duvardaki desenlerden birinde olduğu gibi, ağır işleyen bir süreç yaşanıyor burada. Her şey size bağlı. İsterseniz kapıdan çıkıp gidebilir, isterseniz az önceki odalardan birine dönebilirsiniz. Ve Club Butterfly’daki partiyi istediğiniz odada tamamlayabilirsiniz.

Bu partiye katılmak, Elif Süsler ile tanışmak büyük zenginlik. Süsler’in yeni sergilerini dört gözle bekleyeceğim.