Kutuplaşma

22 Mayıs 2019

Ayrışmalara, ötekileştir-melere doyamadığımız şu zamanda, sıklıkla kullandığımız bir kavram ‘kutuplaşma’.

Malum, bizim ülkemiz bir imparatorluk bakiyesi; bundan dolayı da farklı din, dil, ırk ve mezheplere sahip insanların yaşadığı netameli bir coğrafya. Dolayısıyla, bu toplumu oluşturan bireylerden ‘tek tip’ olmalarını beklemek, istemek, dayatmak gerçeğe uygun olmamakla birlikte eşyanın tabiatına da aykırıdır.

Aslında eşit paydada payların çeşitliliği, olması gereken bir zenginliktir ve tüm toplumsal yapıların kaçınılmaz gerçeğidir.

Lakin ta Cumhuriyet’in başından beri, bizde, toplumu tek tipleştirmek üzerine beyhude çabalar sarf eden bir güruh hep oldu. Kendilerine göre de böyle olmak zorundaydılar zira bunlar, çatışma ortamından beslenip serpiliyorlar.

Bu kafa dün olduğu gibi bugün de kendi doğrularını ve değerlerini tepeden dikte etmeyi maharet bilir. Empatiden, anlayış ve başkalarına tahammülden fersah fersah uzak olan bu denli toplum mühendisleri başımızın en büyük belasıdır.

Hemen her kesim,
sınıf, karşı tarafı suçlayıp linç ederek, kendisinin barış ve toplumsal bütünlükten yana olduğunu dile getiriyor. Oysaki bu tavır, kutuplaşmayı tırmandırıp ‘öteki’ kavramını güçlendiriyor.

Du

Yazının Devamı

Zor seçim!

20 Mayıs 2019

23 Haziran seçimlerini hiç kimse çantada keklik zannedip rehavete kapılmasın. Zaten iş, İstanbul seçimi olmaktan çıktı; ABD’den Kandil’e, AB’den FETÖ’y e kadar herkes, kendine göre yontarak işi kotarmaya çalışıyor.

Bunca benzemezin tek bir amacı var, o da, Sayın Erdoğan’ı alaşağı etmek. Türkiye’deki siyasi istikrarı yok edip, ülkeyi kaosa sürüklemek. Böyle yaparak; Türkiye’yi eski günlerine, yani ABD ve onun uzantıları olan legal ve illegal görünümlü terör örgütlerinin güdümüne sokmak istiyorlar.

Hâlbuki Türkiye, o şeytan üçgeninden kurtulabilmek için siyasi sistemini değiştirdi. Vesayet altındaki parlamenter sistemi bırakıp Cumhurbaşkanlığı sistemine (Başkanlık) geçti.

Eski sistemde hemen her tarafına nüfuz edilen ve çürütülen devlet; reorganizasyona tabi tutularak, tabir caizse yeniden yapılandırılıyor. İçerideki hırsızlar, dışarıdaki sahiplerinin teşvikiyle evi işgal etmiş ve ev sahipliğine soyunmuş. Bu denli hırsızlardan kurtulmak kolay olmasa gerektir.

Zira devlet, son elli yıldır, bütün imkânlarıyla bu çarpık yapılara hizmet etti; maddi ve manevi olarak bunları palazlandırdı. Devleti idare edenler olayın farkına vardıklarında, iş işten geçmek üzereydi. Allah bunları şaşırtıp

Yazının Devamı

Orucun sırları!

17 Mayıs 2019

NOT: Aşağıdaki yazı Muhyiddin ibn Arabi hazretlerinin Fütuhat-ı Mekkiyye eserinden derlenmiştir. F.B.

Oruç, (nefsi hazlardan) tutmak ve yükselmek demektir. Oruç diğer bütün ibadetlerden daha yüksek olduğundan, oruç (savm=yükselmek) diye isimlendirildi. Evet; Allahü teala orucu, diğer ibadetler arasında benzeri olmamakla yükseltmiştir. Kulları onu ibadet olarak yerine getirse bile Allah orucu kullarından düşürmüş ve kendisine izafe etmiştir. Orucu tutanın ödülünü kendi eliyle vermiş ve benzersizlikle onu kendisine katmıştır.

Bilmelisin ki, Nesai’den aktardığımız hadis-i şerifte Hz. Peygamber aleyhisselam orucun benzeri olmadığını belirttiği gibi Hakkın da bir benzeri yoktur. Bu nedenle oruçlu ‘benzeri olmamak’ özelliğiyle Rabbine kavuşur ve O’nu kendisi vasıtasıyla görür. Hak, gören ve görülendir.

Kul, oruç tutması sebebiyle (benzersizlik) özelliğiyle nitelenmiş ve bu nitelikle de oruçlu adını hak etmiştir. Onun oruçlu olduğunu kabul ettikten sonra Hak kendisinden bu ismi düşürmüş ve ‘Oruç bana aittir’ buyurarak kendisine izafe etmiştir.

Ramazan Allahü tealanın isimlerinden biridir ki bu isim, es-Samed’dir (ismiyle aynı anlama gelir: Hiç kimseye muhtaç olmayan ve herkesin kendisine

Yazının Devamı

Dönüm noktası

15 Mayıs 2019

14 Mayıs 1950 Türk demok- rasisinin dönüm noktasıdır. Daha açık ifadesiyle Türk milletini demokrasiyle tanıştıran kutlu günün adıdır 14 Mayıs.

Hâlbuki bir önceki (1946) seçimlerde demokrasiye geçmiş ve çok partili bir hayatın ilk ciddi adımını atmıştık. Ama gelin görün ki; bize bahşedilen demokrasimizin ilk çocuğu prematüre doğmuştu.

Halka tepeden bakan bir güruh, ‘halk kim ki, idaresi ne olsun!’ dedi ve ‘açık oy gizli tasnif’ kepazeliğini seçim kanununa soktu. Akla hayale gelmedik hileler ve hokkabazlıklar yapıldı; karakuşi demokrasi eski tas eski hamam olarak yoluna devam etti.

1950 yılına gelindiğinde, CHP, 27 yıllık tek partili iktidarını geride bırakıyordu.

Oylar gizli verilip şeffaf olarak sayılınca; bir devir bitti ve yepyeni bir devir; demokrasi devri başladı. Artık Meclis duvarında yazan ‘Egemenlik milletindir’ levhasının burnu uzamayacak ve onun karşısında oturan milletvekillerinin yüzleri kızarmayacaktı.

Açıktan sayılan oyların sonucunda DP 408, CHP 69 milletvekili çıkarmıştı.

Ordu Komutanı Orgeneral Kurtcebe Noyan, seçimlere müdahale edebilecekleri haberini İsmet Paşa’ya iletir. Bu denli bir askeri müdahale için yalnızca on yıl beklenir ve demokrasi şirazesinden çıkar.

İktidar

Yazının Devamı

Ortada mağduriyet yok!

13 Mayıs 2019

YSK’nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini iptalinden sonra, hem Binali Yıldırım ve hem Ekrem İmamoğlu seçimin mağdurunun kendileri olduklarını ilan ettiler.

Şaibeli bir seçimin varlığı Yüksek Mahkemece karar altına alındığına göre; seçimin kazananı belli değil ki, mağduru olabilsin! Seçim iptal edildiğine göre yok hükmündedir ve ortada mağduriyet diye bir şey söz konusu değildir.

Yani Ekrem İmamoğlu, mazbatası elinden alındı diye boşuna mızmızlanıyor ve tamamen algı oluşturarak mağduriyete uğradığını ileri sürüyor.

Bu seçimlerde illa bir mağdur aranacaksa, o da seçmenin ta kendisidir. Seçmen, anasının ak sütü gibi verdiği helal oylara sahip çıkılmadığı için mağdurdur. Seçmenin özenle verdiği oyları birileri tarafından iç edildiği için mağdurdur.

Başından beri söylüyoruz ama kimseye laf anlatamadık; YSK, oyların tümünü, yeniden saydırmamakla yanlış yaptı. Oysa sayılması için vaki başvuru vardı; kimini ilçe seçim kurulları, kimini il seçim kurulu reddetti.

Görünen o ki, İstanbul seçimleri yerel seçim olmaktan çıktı. iktidarla muhalefetin güç göstergesine dönüştü.

Birilerinin iddia ettiği gibi, burada, sadece Cumhur ittifakı ile Millet ittifakı adayları yarışmayacak. Onlarla

Yazının Devamı

Haddini bilmek!

10 Mayıs 2019

Ağzı olan konuşuyor! Sonuçta ortada bir yüksek mahkeme kararı var ve üstelik daha gerekçesi açıklanmış değil. Ama gelin görün ki herkes hukukçu kesildi ve ağzına geleni saydırmaya başladı.

Siyasetçilerimiz ve hatta hukukçularımız da bir garip; YSK’nın kararları kesin olmasına rağmen, mahut kararın iptali için Anayasa Mahkemesi’ne gidiyorlar ve hatta buradan da bir sonuç çıkmazsa AİHM’ye başvuracaklarını söylüyorlar.

Halbuki hüküm gayet açık ve net: YSK kararları kesindir ve bu kararları değiştirebilecek hiçbir merci bulunmamaktadır.

Neymiş efendim, aynı zarfın içinde muhtarlık, ilçe belediye başkanlığı ve belediye meclislerinin oy pusulaları da varmış. Madem bir hukuksuzluk var, neden diğerleri de iptal edilmedi?

Ayol! Diğerleri için vaki bir başvuru yok ki? YSK, durup dururken kendine iş mi çıkaracak?

İki ilçe (Büyükçekmece ve Maltepe) ve İstanbul Büyükşehir için başvuruda bulunuldu; bunların incelenmesi sonucunda da ilçeler için ret, anakent için 7’ye 4 oranıyla kabul oyu çıktı.

Verilen kararın gerekçesi açıklanmadan hukukçuların konuşması bile abesle iştigaldir. Çünkü kendi kafalarında ürettikleri gerekçeleri çürütüyorlar. Durun bakalım; mahkemenin gerekçesine göre konuşun. Bu

Yazının Devamı

ABD’nin dini imanı para!

8 Mayıs 2019

Eski kavimleri toplumlarındaki suç ve ceza algısı helak etmiştir. Şöyle ki suçu işleyen zengin veya o zenginin yakını ise, olay örtbas edilir ve her hangi bir ceza verilmezdi. Buna karşılık aynı suçu işleyen fakir kişi veya onun yakını ise, kişi, sözde adalet adına en şiddetli cezaya çarptırılırdı.

Dünyanın jandarmalığını yapan ABD, elinde tuttuğu adalet terazisiyle işte böyle tartıyor: Hangi suçu işlemiş olursan ol, zenginsen masumsun, fakirsen suçlu. ABD’nin dünyaya nizamat verirken dağıttığı adalet budur.

ABD’ye göre, devlet terörü işleyen ve plajdaki çocuklara değin masum insanları hunharca katleden İsrail masumdur ve işgal ettiği Golan Tepeleri’ni ilhak etmesi hakkıdır.

ABD’ye göre, Venezuela’nın seçimle iş başına gelmiş devlet başkanı diktatördür. Bu diktatör (!), koltuğunu ABD’nin tayin ettiği muhalif bir lidere terk etmelidir. Aksi halde, Venezuela halkı açlığa ve karanlığa mahkûm edilir. Bitmedi, daha sonra, aynı ülke ABD tarafından işgal edilmekle tehdit edilir.

ABD’ye göre, Mısır’daki, İsrail yanlısı darbeci General Sisi demokrat, seçimle iş başına gelen ve zorla makamından uzaklaştırılan Mursi teröristtir.

ABD’ye göre, müttefiki Türkiye ile savaş halinde olan YPG-PYD ve PKK

Yazının Devamı

Ramazan yazısı

6 Mayıs 2019

Öncelikle sevgili okuyucularımın, ayların sultanı olan mübarek Ramazanlarını tebrik ediyor; bu kutlu oruç günlerinin ebedi saadetimize vesile olmasını diliyorum.

İnsanoğlu, Rabbini bilip tanıması, O’na kulluk (ibadet) etmesi ve bulunduğu halden terakki edip yücelmesi için yaratıldı.

Allahü teala kullarını çok sevdiği ve onlara çok acıdığı için; kendilerini temizleyen, yücelten ve kendisine yaklaştıran ibadetlerle görevli kılmıştır. Zira yapılan tüm ibadetlerin dünyevi ve uhrevi faydaları insanın kendisi içindir. Yapılan hiçbir ibadetin Allahü tealaya bir faydası yoktur.

Zira Allahü teala bütün noksan sıfatlardan münezzehtir (uzak).

İmam-ı Rabbani hazretleri, Kur’an-ı kerimden ve sevgili Peygamberimizin (aleyhisselam) hadis-i şeriflerinden derlediği Mektubat’ında : ‘ Mübarek Ramazan ayı çok şereflidir. Bu ayda nafile ibadetlere verilen sevap, başka aylarda yapılan farzlara verilen sevap gibidir. Bu ayda yapılan bir farz ibadet, diğer aylarda yapılan yetmiş farz gibidir. Bu ayda bir oruçluya iftar verenin günahları bağışlanır. Cehennemden azat olur. O oruçlunun sevabı kadar ayrıca buna da sevap verilir. O oruçlunun sevabı hiç azalmaz.

…Bu ayda ibadet ve iyi iş yapabilenlere, bütün sene

Yazının Devamı