Gani Müjde

Gani Müjde

-

Tüm Yazıları

Bir yıldız gibi oynadı, bir yıldız gibi yaşadı, erken kayan bir yıldız gibi kayıp gitti hayatımızdan. Büyük kaptanımız Selçuk Yula’yı çok arayacağız...

“İleride Selçuk Yula var”

Böyle başlardı şarkımız (Mehter Marşı makamında söylenirdi): “Kalemizde Ivançeviç var. Geri dörtlü çelikten duvar. Orta sahaaa hepsi canavaar, ileride Selçuk Yula var”.
Benim gençliğimin futbol ilahıydı. Hepimizin mahalle maçlarında olmak istediği isimdi. Uzun saçlarını savurarak depara kalktı mı tribünler de ayağa fırlardı kendisi ile beraber. Çok alkışladım gollerini, çok gönendim kendisi ile. Sonra bıraktı futbolu, sıkı bir Fenerbahçe taraftarı oldu.
Inter’e yenilmiş Milano deplasmanından dönerken karşılaştık havaalanında. Duty free’de arkadaşları ile kuyrukta arkamdaydı. Tanıdı, selam verdi, maç üzerine sohbet ettim bu dünyanın en efendi, en centilmen futbolcusuyla.
Sonra uçağa bindik baktım gözler kaymıştı bizim Selçuk ve arkadaşlarının. Kelimeler güçlükle çıkıyordu ağızlarından.
“Hayrola n’oldu?” dedim.
“Ya sorma hocam” dedi. Kahkahalar atarak “Duty Free’den eşe dosta veririz diye iki şişe viski aldık ama poşeti yere koyarken şişeleri çatlattık. Şişeler kırılacak diye korktuk, ziyan olmasın diye de oturup içtik uçağın kalkmasını beklerken.”
Çok gülmüştüm bu hikayeye...
Ölüm haberini duyar duymaz güler yüzüyle bana anlattığı bu sevimli hikaye ile hatırladım Selçuk Yula’yı.
Bir yıldız gibi oynadı, bir yıldız gibi yaşadı, erken kayan bir yıldız gibi kayıp gitti hayatımızdan.
Çok arayacağız büyük kaptanımızı.

Haberin Devamı

Ağam sinyal verdi...

Bebek’te oğlu ile görüntülenen Ali Ağaoğlu geçen hafta yine gazetelerdeydi.
“Ortanca hanım” gibi sosyal medyada çok konuşulan bir tabirle gündeme geldi ama benim için önemli olan çocukları ile bir araya gelme kararlığı idi. Biliyorsunuz birkaç hafta önce bir yazı yazmış ve Ali Bey’in 9 yaşında, benim oğlumla da sınıf arkadaşı olan bir oğlu daha olduğunu ve onunla hiç görüşmediğini anlatmıştım. Ve kendisinden bir baba olarak o çocuğa da sahip çıkması ve görüşmesi için ricada bulunmuştum.
Sanırım beni kırmayacak Ali Ağa. Çocuk turlarına başladıysa sıra bizim oğlanın arkadaşına da gelecek inşallah.

Haberin Devamı

Akrep serumu tekel maddesi mi?

Türkiye sıcak ülke. Dolayısıyla akrebi, çıyanı bol. Hele akrebin bazı türleri çok öldürücü. Geçen gece minik köpeğimiz sayesinde 8 santimetrelik bir akrebi son anda fark edip öldürdük.
Ertesi gün eczaneye gidip akrep serumu bulundurayım dedim evde, eczacı “Satmamız yasak abi” dedi. Sadece acil servislere veriliyormuş bu tek enjeksiyonluk ürünler.
Yahu kardeşim akrep bu; zehir türünü bilmiyoruz ki? Herkesin evinin dibinde hastane mi var? Ama kaba ete bu serumu saplamak çocuk oyuncağı olduğu gibi hayat kurtarıcı ilk hamle aynı zamanda. Evde iğne yapmasını bilen de var üstelik. “Mümkün değil” dedi bütün eczaneler. “Arı için olanını alayım bari” dedim, o da yasakmış. Yani denizin ortasında dilden veya damaktan arı soktu mu ölmeyi bekleyeceksiniz. Çünkü teknenin hızıyla, hele yelkenliyse, karaya varana, oradan ambulansla en yakın sağlık ocağını bulana kadar “hüvel baki el Fatiha”
Eğer içinde satılmasına engel bilmediğim bir madde varsa bu serumlar her evde bulundurulmalı zaten.
Niye eczanelerde satılmaz ayrıca. Bu kadar eczane plaj terliği satmak için mi var?

Haberin Devamı

Amaç üzüm yemek değil, bağcıları dövmek mi?

Ünlü bir şarkıcımıza devlet tarafından her hafta bir teneke esrar verildiği geyiğiyle büyüdük biz. (Teneke niyeyse?)
Uyuşturucu maalesef kangren olmuş bir sorun ses ve sahne sektöründe. Sadece bizde değil dünyada da böyle. Amy Winehouse’un sahnede burnuna madde çektiği görüntüleri seyrederken içim acımıştı. Kısa bir süre sonra da öldü zaten.
Birçok oyuncu oyunculuğunu, besteciler de beste yapma duygusunu geliştirdiğini düşünüyor bu tür uyarıcıların. Özellikle gençlik dizileri yazan bir yazar olduğumdan izleyen gençlere kötü örnek oluşturmaması için sık sık uyarıyoruz birlikte çalıştığımız genç yıldızları. “Aman bu illetten uzak durun. Beyninizle para kazanıyorsunuz. Bu tür uyarıcılar, beyninizdeki hücreleri direkt etkiliyor; bir süre sonra okuduğunuzu anlamaz hale gelirsiniz” diyorum. Umarım işe yarıyordur.
Ama bu operasyonların hiçbir işe yaramadığını baştan söyleyeyim. Ben de Hürriyet yazarı Cengiz Semercioğlu gibi düşünüyorum. Bu tür sonuçsuz operasyonlar ters etki yapar ve gençleri bu maddelere karşı özendirir diye bir fikrim var hatta.

Umarım tesadüftür
Zamanında bu konuda çok eğitim çalışması yaptım narkotikle, çok kitap okudum oradan biliyorum. Adı ile bahsedilen her uyuşturucu merak etkisi uyandırıyor genç beyinlerde. Ben bu yüzden 20 yıldır hiçbir dizimde uyuşturucu ile ilgili bir konuyu işlemiyorum. Hem kendimi hem dizilerimi uzak tutuyorum bu tür maddelerden. Çünkü biliyorum ki bu madde isimlerinin gençlerin sevdikleri yıldızlarla birlikte anılması daha da körüklüyor merakı.
Sonuçta bu maddeleri kullanmak değil satmak ve fazla miktarda bulundurmak suç ülkemizde. (Kullanmanın da bir cezası vardır elbet ama nedir bilmiyorum.) O zaman torbacıları hatta uyuşturucu baronlarını yakalayın, sevk edin mahkemelere cezalandırın olsun bitsin. Kullananları veya kullandıklarından şüphelenilen insanları teşhir etmek itibar kaybına da neden olmaz bu ülkede. Her şeyi unutan güzide insanım bir süre sonra bunları da unutur gider.
O yüzden bu teşhirin amacını anlamıyorum.
Çevremdeki birçok insan “Amaç üzüm yemek değil; gezi bağlarındaki bağcıları dövmek” diye düşünüyor. Ben tesadüf olduğuna inanmak istiyorum.