Yazarlar Geriye Gidiyoruz

Geriye Gidiyoruz

25.12.1996 - 00:00 | Son Güncellenme:

Şeref Oğuz

Geriye Gidiyoruz

Kırşehirli, İstanbul'a gelmiş, dolaşıyor.
- Burası nire? - Bakırköy.
- Ya burası? - Ataköy.
-Peki burası? - Yeniköy.
Kırşehirli isyan ediyor; Buralara "köy", benim Kırşehir'e de "şehir" diyeni bir yakalarsam..
Yukarıdaki harita, bu yıl içinde yayınladığımız 3. çalışma. İlk ikisinde, iller itibarıyla fert başına milli gelirini ve Türkiye'nin 8.5 yıksulunun illere dağımını yayınladık. Bugün de sosyo ekonomik verilerden yola çıkarak illerimizin gelişme yönünü hazırlayıp size sunduk.
Öncelikle DPT'yi bu çalışması için kutlamak gerekiyor. Türkiye gibi veri - bilgi üretimi son derece kısıtlı bir ülkede, doğru analiz yapmak çok zor. Eldeki resmi verilerin gayriciddiliği ayrı bir sorun. Bilgi toplumu eşiğinde, bilgi açığını kapatma yönündeki böylesi çalışmaları desteklemek gerekiyor.
Verilerin ışığında ortaya çıkan tabloyu yukarıda aktardık. Arkadaşımız Nedim Şener'in haberinde, haritayı tamamlayan bilgileri görebilirsiniz. Ben, daha ziyade bu çarpık haritadan kurtulma yönünde bir kaç somut öneriyi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Öncelikle merkezi planlamanın, bölgesel kalkınma stratejisinin, kalkınmada öncelikli yöre politikalarının iflas ettiğini kabul etmemiz gerekiyor. Ardından, Milliyet'in "Anadolu Kaplanları" olarak topluma mal ettiği yeni dinamizmi daha yakından analiz etme ihtiyacı duymalıyız. Elipse benzeyen coğrafyanını iki odağı (Gaziantep ve Denizli) ortaya çıkıyor. Ve, bu odakların lokomotif olduğu yöresel gelişme süreci yaşanıyor. Ayrıca kayıtdışı ekonominin getirdiği "kontrolsüz" dinamizmi, bundan böyle göz önüne almak ihtiyacı doğuyor.
Güneydoğu'ya hayat vereceğini umduğumuz GAP projesini dahi Ankara'dan yönetme, yönlendirme hatamızdan vazgeçmeliyiz. Küreselleşmenin beraberinde gelen yöreselleşmeyi, kalkınma modemmelirimize dahil etmeliyiz. Ademi merkeziyetçi kalkınma modelleri, yörenin gerçek dinamizmini ortaya koyacak yetki paylaşımını gündeme getirmeliyiz.
Köy - Kent projesiyle yola çıkıp, kentleri dahi köyleştiren eski yapıları, biran önce yıkmalı, yerine, küreye, yöreye ve töreye uygun modeller geliştirmeliyiz.
Bugün sayıları yüzü aşan il ticaret - sanayi odaları, SİAD'lar, GİAD'ların, Ankara'yı tanzim etme saplantısından kurtulup, yöresel kalkınma modellerine eğilmesi gerekiyor. Kendi ilinde sosyo ekonomik göstergeler, 21'inci Yüzyil'dan çok uzak bir tablo sergilerken, bir SİAD'ın kalkıp Türkiye'nin genel makro ekonomisi konusunda ahkam kesmesini ben, insan ve kaynak ısrafı olarak görüyorum.
Beyler, tablo ortada.. 21. Yüzyıl'a 1101 gün kaldı. Ankara'dakilerin oturdukları koltuktan Türkiye'nin her köşesini tanzim etme, yönetme, teşvik saplantısından kurtulması gerekiyor. Ayrıca kendi asli işi olmasına rağmen bölgesi için çözüm üretme yerine, Türkiye'yi kurtarmaya çalışan bölgesel sivil toplum örgütlerinin, SİAD'ların, GİAD'ların ve odaların, bu kötü alışkanlığı terketmesi gerekiyor.
Belki de işe, Anadolu Kaplanlarının, KOBİ yapısının altında yatan dinamizme dayalı, yeni bir kalkınma stratejelirini aramakla başlamalıyız. Aksi halde 44 ili gelişme şöyle dursun, köyleşen bir Türkiye bulacağız. Kırşehir'leri Yeniköy'e çeviremediğimiz bir yana, "Kırköy"ler yaratacağız.