Gökmen Aytaç

Manisa’ya maç izlemeye gelenler tribünlerde ‘Hepimiz deliyiz’ pankartını görürler. Bu pankart deplasmanlara da taşınır. Biz Manisalılar için deli olmak öyle çok da kötü bir şey değildir. Kısacası deli dendiğinde gocunmayız...

Manisaspor Kongresi’ne konuyu bağlayacağım. Bir türlü bağlayamadım. Ama ortadaki tabloya baktığımda ne yazayım bilemiyorum. Emre Hasgör başkanlığında 15 tane genç deli yürek Manisaspor’a sahip çıktı. Şehrin onca sanayicisi varken, havalarından yanlarına yaklaşılmayan cengaverler varken, siyasetçisi dururken, bu gençler çıktı ortaya. Tarık Almış Tesisleri’nde tebrikleri kabul ettiler. 1.5 saat geç başlayan ve yarım saat süren kongrede, jet hızıyla kulübün yöneticileri oldular. Yarım saat içinde kimsenin cesaret edemeyeceği 40 trilyona yaklaşan borçları oldu. Bu borçları onlara bırakanlar, bu borçları nasıl yaptıklarını bile anlatamadılar. Belki de yüzleri yoktu... Zaten bu genç yüreklere de herkes ‘Borçtan haberiniz var mı?’ diye sordu. Ancak gençlerin artık ne borcu taktıkları var, ne de bundan sonra gelecek borçlara baktıkları var. Onlar kulübü adam gibi yönetmeye talip olduklarını söylüyorlar. Manisaspor’un geleceğini ipotek altında almaya

Acaba Türkiye’nin başka bir vilayetinde bu kadar çileli bir meydan var mıdır?
Nedir bu meydanın Manisalılardan çektiği...
“Kaderimse çekerim” diyor, tüm Manisa’yı üzerinde taşıyor.
İnsan taşısa yine de iyi...
Kimi zaman damperli kamyon taşıyor, kimi zaman TIR’ların altında kalıyor!
Yapılan tadilatlar bile yetersiz kalıyor.
Bülent Kar zamanında Manisa’ya kazandırıldı bu meydan...

Bu dönem Akhisar modası var.
İlçe takımının şampiyon olup Süper Lig’e çıkması, büyük bir başarı.
Konuşulmaları da doğal. Çünkü her şampiyon konuşulur. Her şampiyon, gündemi oluşturur.
Akhisar Belediyespor da başarısıyla Türkiye’nin gündemine oturdu.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin geçen hafta sonu 67. Genel Kurulu vardı. Genel kurulda ben de yer aldım.
Türkiye’nin dört bir yanından delegeler Ankara’ya TOBB’un merkezi İkiz Kuleler‘e akın etti.
İki gün süren, bayram havasını andıran gelen kurulun ilk gününde de Akhisar Belediyespor fırtınası TOBB’da da esti.

Şimdi moda Akhisar Belediyespor...

Ulusalı, bölgeseli, yereli... Tüm gazetelerin spor sayfalarında Akhisar Belediyespor var. İşte güç denen olay budur. Başarılıysan, herkes yanında...

Allah muhafaza düştün mü, yandın. Kimse yoktur yanında.

Akhisar’ın Süper Lig’e çıkması bana göre bir mucizedir.

Bu mucizeyi gerçekleştiren teknik heyetinden futbolcusuna, başkanından taraftarına herkesin heykeli dikilmese de isimleri Akhisar’ın bir noktasına yazılmalıdır. “Akhisar, Süper Lig’de kalıcı olmalıdır” gibi, bana göre hikaye olan işleri yazmayacağım.

Tek istediğim, buraya nasıl gelindiğini anlatsınlar, Türk futboluna bir iyilik yapsınlar. Bu bütçeyle, bir ilçe takımının nasıl idare edildiğini, yönetici geçinenlere anlatırlarsa, sevaba girerler.

İşe Manisa’dan, Manisaspor’dan başlamalarını öneririm.

Peki Akhisar, maçlarını nerede oynayacak? Akla gelen il yer, Manisa...

Dünyanın bin türlü hali vardır derler. Ne zaman ne olacağı belli olmaz. O yüzden de dikkatli olmak lazım. Tedbiri elden bırakmamak lazım.
Bir yatırım yapacaksanız işinizi sağlama almanız lazım. Verilen sözlere değil, yazılı beyanlarla yola çıkmanız lazım. Hele bir de iyi niyetliyseniz vay halinize...
Eşeğinizi sağlam kazığa bağlamdıysanız, mevlamdan medet umar duruma düşersiniz. Çünkü yaşadığınız ülke Türkiye’dir. Bunu bir şekilde unutmamanız gerekir.
Birileri size ‘Yap bir şey olmaz der’ bir müddet sonra yaptığınız yeri başınıza yıkarlar ne olduğunuzu anlamazsınız.
Bayram değil, seyran değil, nereden çıkardın bu yazıyı derseniz?
Yazacaklarımı dikkatli okumanızı isterim.
Manisa’da şu aralar bir kafetarya için yıkım kararı çıkmış durumda. Şehrin göbeğinde, öylesine güzel, öylesine şirin bir kafetarya ki, insan yıkmaya kıyamaz. Ama yıkılacak. Çünkü mahkeme kararı var. Belediye Başkanı Cengiz Ergün ‘Benim yapacak bir şeyim yok’ diyor. İşletme sahipleri son bir umut çalmadık kapı bırakmıyorlar. Herkesten görüş alıyorlar. Her kafadan çıkan ayrı seslerin hangisinin doğru olduğunu anlamaya çalışıyorlar. Ama bir doğru karşılarına çıkıyor. O da mahkemenin aldığı yıkım

Bu yazının birincisini daha önce yazmışım. Şimdi de ikinci bölümünü yazıyorum. Manisa Belediyesi ‘Manisa değişiyor’ diyor. Belediyenin 2012 yılı sloganları da bu. Sanırım Büyükşehir Belediye Başkanı için başlayan yarışta da slogan bu olacak; ‘Manisa değişiyor...’
Manisalı bu sloganı duyduğunda kendilerine soruyor...
Değişiyor muyuz?
Peki 3.5 yılda ne değişti?
Bu soruların soranlar arasında ben de varım. Ne kadar değiştik; nereden nereye geldik?
Tabi bu soruların cevabını tarafsız verebilmek için siyasetten uzak olmanız lazım. Ya da siyaseten bir beklentisi olmayanlardan olmanız...
Çünkü her konuda işin içine siyaset girdi mi, o işte doğruyu bulmak zor. Memlekette, siyaha beyaz diyen, beyaza siyah diyen iyi bir siyaset adamı sanılıyor. Bu yüzden de özellikle yerel yönetimlerde istikrar yakalamak zor oluyor. Hele bir de senelerdir yapılan yanlışları doğruya çevirmeye çalışırsanız, işiniz gerçekten zorlaşıyor.

Manisa’da son aylarda bir yanlış anlama furyası aldı başını gidiyor. Hem de bu anlamalar, ya da anlayamamalar şehrin geleceğini etkileyecek hayati kararlarda ortaya çıkıyor.
Neden böylesine kritik konular, karar alacak kişiler tarafından yanlış anlaşılıyor, bu durumu anlamak da oldukça güç. Manisa’daki yanlış anlamalar geçen aylarda Manisa Belediye Meclisi’nde yaşanmıştı. Üçü bir arada gelen yine tarihi bir karar, meclisteki sert tartışmalar sonunda reddedilmiş, sonrasında ise başkan Cengiz Ergün meclisi halka şikayet etmişti.
Üçü bir arada olan maddelerin içinde yeni belediye binasının yapımı, oda ve derneklere yapılması düşünülen modern hizmet binası, bir de projesi iptal edilen belediye hizmet binasının bulunduğu yerin ticari alana çevrilmesi kararı. Bunların hepsi tek maddede gelince, kıyamet kopmuş ve üç proje de güme gitmişti.
Sonrasında ise bu üç projenin nasıl olduysa, tek tek oylanabileceği ortaya çıktı. Yeni durum karşısında da meclisin karşı çıkmış gibi göründüğü maddelerin ikisi oy birliği ile biri oy çokluğu ile meclisten geçti. Sorunda çözülmüş oldu.
Şimdilerde ise bir yanlış anlamada İl Genel Meclisi’nin son toplantısından aldığı kararda ortaya çıktı.

Geçen hafta bu zaman... Bu köşede Barselona’yı görmek lazım demiştim.
Şehirciliğin nasıl olması gerektiğini, ulaşım sorununun nasıl çözümlenebileceğini bunun gibi bir çok şehircilik anlamında yaşanan sıkıntıların nasıl çözümleneceğini gidin Barselona’yı görün ve uygulamaya başlayın dedim.
Ve trafik keşmekeşine bisiklet ile nasıl bir nebze de olsa çözümlenebileceğini yazdım. Manisa Belediyesi’ne de bir Manisalı olarak tavsiyede bulundum. Daire müdürleri ile birlikte atlayın ilk uçağa bu şehri görün dedim.
Bunları geçen hafta yazdım. Ve aynı haftalar gazetelerde Karşıyaka Belediyesi’nin ‘Akıllı Bisiklet’ adını verdiği projeyi hayata geçireceği haberini okudum.
Uzun süredir üzerinde çalışılan bir proje olduğu kesin. Yani geçen hafta biz yazdık, bakın Karşıyaka Belediyesi hayata geçiriyor gibi megalomanlık yapıp milleti kendime güldürecek halim yok.
Ben yazmadan Karşıyaka Belediyesi olayı keşfetmiş. Ve 27 Nisan’da da işin ihalesine çıkıyor. Çok da iyi ediyor. Kim nerde gördüyse, kim başkanın kafasını çelip ikna ettiyse helal olsun...
Bu proje için İzmir’in iklimi de uygun. Sadece Karşıyaka ile sınırlı kalmayacak bir proje bu... Kısa süre de gören belediye hemen harekete