Süper Lig’imizin ikinci haftasındayız.
Geçen hafta büyüklerden biri üç puanı kaptı, diğerleri birer puanla yetindi.
Ligin bu ilk haftaları balayı haftalarıdır. Kaybetsen de telafisi olur denir, pek hır gür çıkmaz.
Kazansan da ‘dur bakalım daha ileride çok haftalar var; erken havaya girmeyelim’ denir.
Ligin ilk haftasında kazanan Akhisar Belediyespor’un başarısı, üç büyüklerin gölgesinde kaldı.
Zaten her zaman öyle olmadı mı? Büyükler konuşulur, küçükler futbol muhabbetinde meze olur.
Akhisar yönetimini imrenerek takip ediyorum. 3. Lig den bu yana sağlam, istikrarlı bir transfer politikaları izliyorlar. Sezon başında fazla transfer delisi olmuyorlar, her çıktıkları bir üst ligde iskelet kadroyu koruyup, nokta transferler yapıyorlar.
Süper Lige çıktıklarında da aynısını yaptılar. Kadrolarını korudular, eksik bölgelere yine az sayılabilecek transfer yaptılar. Hiç gaza gelmediler, kadrolarına isim yapmış, yıldızı parlamış, ama takımlarında kadroya bile giremeyen oyunculardan uzak durdular.
Peki bu strateji, Süper lig’de tutar mı?
Bir gerçek var ki, geçen hafta deplasmandan zaferle döndüler. Hoş Akhisar Belediyespor’un geçen seneden beri süren gelen bir deplasman avantajı bulunuyor. Bu takım deplasmanda kazanıyor. Kendi sahasında bocalıyor. Bu sene belki de Manisa’da oynayacak olmaları, kısmen de olsa deplasman havası yaratacağı için bir avantaj olabilir. Akhisar’da zorlanan takım, Manisa’da kazanabilir.
Eskişehir karşısında iyi savunma yaptılar, son dakikada bir tane kıstırdılar, kazandılar.
Bugün ise kazanmak için oynayacaklar.
Eskişehir maçını canlı, yerinden izleyen bir meslektaşım, hafta içi yaptığı yorumda bugünkü maçta Akhisar’ın kazanma ihtimalini yüzde 51 olarak yazmış.
Dilerim, tahmini çıkar.
Akigolar geçen hafta kazanarak sürprize imza atmıştı.
Bu hafta kaybederek sürpriz yapmasından korkuyorum.
