Sakıp Sabancı Müzesi’nin yeni sergisi ‘Monet’nin Bahçesi’, 6 Ocak’a kadar açık kalacak. Bu güzelliği görmek için gecikmeyin

Her müzenin kendine has bir havası var ama SSM söz konusu olunca, o yolculuk daha gösterişli bir hal alıyor benim için. Sakıp Sabancı Müzesi’ne yalnızca sergi gezmeye değil; gitmişken Emirgan sahilinde yürüyüş yapmaya, müzenin kocaman bahçesinde koşturmaya, Boğaz’ın en güzel yükseltilerinden birinde durup manzarayı seyretmeye de gitmiş oluyorsunuz çünkü. Bütün bir günü orada geçiriyorsunuz. Sanat tarihine yön veren eserleri görüp tanıma lüksü de cepte kalıyor.
SSM şu sıralar öyle anlamlı bir sergiye ev sahipliği yapıyor ki, hava hâlâ sonbahar kıvamdayken gidip görmeniz, o atmosferi birebir yaşamanız lazım. Kapıdan girer girmez, binanın içinden gelen kuş seslerini takip ederek, alt kata inmelisiniz. Merdivenlerin sonuna geldiğinizde, kocaman bir bahçenin tam ortasına düştüğünüzü fark edeceksiniz. Burası, Monet’nin bahçesinin birebir gerçek görüntüsü. Ve siz tam ortasındasınız. Bahçenin rüzgarla salınan ağaçlarını, ünlü Japon köprüsünü, göletini, rengarenk çiçeklerini, bir video enstalasyonu şeklinde, dört bir tarafınızda, capcanlı görüyorsunuz. Rüzgar ve kuş cıvıltılarının fon oluşturduğu video, serginin adını daha da anlamlı kılıyor. “Monet’nin Bahçesi’ne hoş geldiniz” der gibi...

Paleti, gözlüğü, piposu...
Bahçeyi geçip eserlerin bulunduğu bölüme geldiğimde, ressamın çocukları Michel ve Jean’in bebekliklerinde yapılmış portrelerini görüyorum. Ponponlu şapkasıyla resmedilen Michel, büyüdüğünde babasının resimlerini Mormottan Müzesi’ne bağışlamış. Ve bağışladığı 100 eserin 39’u SSM’ye getirilmiş. Monet’nin paleti, eskimiş piposu ve kalın camları olan çalışma gözlüğünü görüyorum sonra... Sanırım sergideki her şey arasında beni en çok etkileyen, bu üç eşya oluyor... Dünyanın bile sonu geliyor ama eşya, kararlılık ve inatla sonsuza kadar yaşamaya devam ediyor.

Nilüfer meselesi
Monet’nin hastalık derecesinde takıntılı olduğu bahçe ve çiçek resimlerinin (en çok da nilüferlerin) binbir türlüsünü sergi boyunca görme imkanınız var. Su bahçesini lotus ve nilüferlerle doldurduğunu, üzerine bir de ahşap köprü inşa ettirdiğini, sonra da karşısına geçip senelerce buranın farklı ışık ve açılarda resimlerini yaptığını biliyoruz. Halbuki burayı ilk gördüğünde hiç sevmemiş Monet. Ne evi, ne de biçimsiz ağaçlarla dolu bahçesini... Yaşam alanının istediği gibi olması için 15 yıl çalışmış. Bu sırada da evinde hiç resim yapmamış. Bahçesi kıvama geldiğindeyse, yanında tam sekiz bahçıvan çalıştırıyormuş.

Gitmişken...
SSM’ye gitmişken, çağdaş Türk ressamlarının eserlerinin sergilendiği bölümü de gezin. Osman Hamdi, Şevket Dağ, İbrahim Çallı, Fikret Mualla gibi büyük isimlerin eserleri, SSM’nin daimi koleksiyonunda, bir alt katta yer alıyor.

Haberin Devamı

Dünya gözüyle Monet

Haberin Devamı

‘Monet’nin Bahçesi’ne giriş ücreti öğrenciler için 4, yetişkinler için 12 TL. Çarşamba günleriyse herkese ücretsiz. Adres: Sakıp Sabancı Cad. No: 42 Emirgan
Tel: 0 212 277 22 00

HAFTANIN NOTLARI

Haberin Devamı

* Emrah Serbes’in yeni kitabı ‘Hikayem Paramparça’, İletişim Yayınları’ndan çıkıyor. Haftaya raflarda olacak.
* Fransa’daki bir etkinlikte Orhan Pamuk, ‘Kafamda Bir Tuhaflık’ adlı romanını yazmaya devam ettiğini söylemiş. Bilmeyenlere hatırlatalım; Pamuk bu romanında, başkahramanın işportacı olduğu, 1960’lardan, 2000’li yılların başına uzanan bir hikaye anlatıyor.
* Bu hafta İngiltere’de çıkan yeni erotik roman, ‘Grinin Elli Tonu’nun tahtını salladı. Sylvia Day’in bir milyarderle güzel bir kadın kahramanın hikayesini anlattığı ‘Reflected in You’, İngiltere’de altı günde 80 bin sattı. ‘Grinin Elli Tonu’nu Türkçe’ye Pegasus Yayınları çevirmişti, ‘Reflected in You’ ise Doğan Kitap etiketiyle yakında raflarda olacak.