Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

AKPM (Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi) “Türkiye’nin izlenmesini” oyladı ve kabul etti.
Parlamen-terler Meclisi kararları “tavsiye” niteliktedir.
Kararın “üye ülkeler Bakanlar Komitesi’nin” de kabul etmesi ile kesinleşir.
...................
Bunun anlamı Avrupa Konseyi içinden milletvekilleriyle oluşan bir grubun “Türkiye demokrasisini, insan hakları ve özgürlüklerini, hukuk devleti standartlarını” izlemeye almasıdır.
...................
Elbette hoş ve içe sindirilir bir durum değil.
Böyle bir gelişme Türkiye’nin AB (Avrupa Birliği) ile ilişkilerini de olumsuz etkiler.
Ankara’nın -haliyle- tepkileri var.
“Avrupa’daki Cumhurbaşkanı Erdoğan karşıtlığı, Avrupa’nın Türkiye’yi sıkıştırmak istediği, 15 Temmuz darbe kalkışımında da zaten bir süre sessiz kalarak neticeyi beklediği, 15 Temmuz’da yapılamayanı bu kez bu tür kıskaçlarla gerçekleştirmek tezgâhlarını” dile getirmek bir tavırdır.
“Haklı” tarafları da yok değil.
Referandum kampanyasında koyulan engeller, yapılan yayınlar. Almanca gazetelerde Türkçe “HAYIR” başlıkları, PKK’ya sunulan olanaklar hatta “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başına silah dayanmış” görüntüler göz ardı edilemez.
...................
Ancak...
Bütün bunların ötesinde ve günün sonunda Türkiye’nin önünde dramatik bir soru oluşmuş bulunuyor:
“Avrupa ile devam mı, tamam mı?”
Türkiye’nin ekonomisinde Avrupa’nın “ağırlıklı yeri” yadsınamaz gerçektir.
Ayrıca...
Türkiye’nin içinde bulunduğu NATO üyesi ülkelerin çoğunluğu Avrupa’dadır.
Türkiye’nin en az 4 milyon vatandaşı Avrupa’da yaşamaktadır.
Türkiye’ye turizm gelirlerinin “atar damarı” Avrupa’dan besleniyor.
Türkiye’nin bütün standartları Avrupa’ya endeksli.
Yani...
Avrupa’yla çok yönlü ilişkilerimiz var ve bunların kökleri 70 yılın derinliklerine uzanıyor.
Bunlar “ha” deyince koparılamaz sökülüp atılamaz.
.....................
Bunları göz önüne almadan “ayranı kabararak” duygusal ve radikal (kökten) stratejik kararlar almaktan kaçınılmalıdır.
“Serinkanlılık ve sağduyu” zamanıdır.
Unutmayalım ki Brüksel’de “AB ile tam üyelik müzakerelerinin başlaması kararı” dün “Türkiye’nin izlemeye alınması” için oylamanın yapıldığı salonda alınmıştı.
O aynı salonun sıralarında AB üyesi ülkelerin milletvekilleri üzerinde “EVET” yazan pankartlar göstermişlerdi.
O zaman da iktidar da AK Partisi vardı şimdi de...
Avrupa’nın “ikircikli” tavırlarını eleştirirken, o günün “ılımlı ve bizden yana olan esintilerinin” şimdi nasıl olup da bu “sert ve karşıt rüzgârlara” dönüştüğünü düşünmeliyiz.
“Bir yerlerde hatalar mı yaptık, eğer öyleyse hangi hatalar” bunları sorgulamamızın da zamanıdır.
........................
Gerekirse “AB ile tam ortaklığımızın” da referanduma sunulması elbette bir yoldur.
Bütün kanallar tıkanırsa bu seçenek elimizde zaten tuttuğumuz bir kart.
Sırası geldiğinde masaya atılır.
Ama...
Sağduyuyla ve serinkanlılıkla bir “akil yaklaşım” önceliklidir.
Avrupa’da zaten “izleme kararına rağmen Türkiye’yle ilişkilerin sürdürülmesi, bağların koparılmaması” görüşünü ortaya koymuş bulunuyor.