Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye için “en kötü” nedir?
Bu sorunun cevabını tüm şıkları sıralayarak kâğıt üzerine yazdım.
Cevabım şöyle:
“İç savaş ve darbe...”
“İç savaşın” kapsamında “Türkiye’nin bölünme olasılığı da var.”
Zaten hem “iç savaşla Türkiye’yi bölmek” hem de “darbe” senaryoları bilinmeyen şey değil.
“Darbe kalkışımını” atlatalı henüz 1 yıl oldu.
Nerelerde planlandığı, hangi dış destekleri aldığı, kalkışım bastırılınca hangi dostların (!!) üzüldüğü, darbecilerin sınırların ötesinde nasıl korunmaya alındığı malum.
Dün Washington izlenimlerini yazarken Serdar Turgut “iç savaş” olasılığına uzanan “Büyük Kürdistan Federasyonu” senaryolarını yazdı.
“Muhataplarım bunu açıkça konuşuyorlardı, öfkelendim...”
Serdar “Amacınız ne?” sorusunu yönelttiğinde, “Türkiye’yi rahatsız etmek istiyoruz” demişler.
........................
Daha önce de yazdım.
Bölgedeki Türkiye ve İran Birinci Dünya Savaşı sonrasında sınırları cetvelle çizilen “yeni yetme” devletler değil.
Binlerce yıllık “büyük devletler” ikisi de...
Üzerinde oyunlar oynanır, rahatsız edilir, zorlanır ama sonuç alınamaz.
“Bu sefer işi bitirdik” diye düşündüklerinde bile, bir bakarlar yanılmışlar.
.........................
Örneğin...
Mısır’da son “Genelkurmay Başkanı Sisi’nin yaptığı darbe...”
Planı da dışarıdandı, ekonomik ve siyasi destekleri de.
“Sisi modeli” 15 Temmuz 2016’da Türkiye’ye de sahnelenmek istendi.
Tutmadı.
Türkiye’nin kendisi büyük yanlışlar, tarihin affetmeyeceği hatalar yapmazsa “iç savaş çıkarmak yoluyla bölmek” senaryoları da sonuç vermez.
.........................
Elbette gizli servisler, devlet katında bazı kafalar “Türkiye için karanlık tezgâhlar” kurmuş bulunuyor.
Ama...
Bir de onları cesaretlendiren hatta iç politikada “Türkiye karşıtı politikaların” oy primi yaptığı kamuoyu algıları da dikkate alınmalı.
Düşünün...
İngiltere AB’den çıkmak için referanduma gidiyor, “HAYIR” cephesinin propaganda malzemesi “Türkiye karşıtlığı...”
“Türkiye AB’ye tam üye olacak.
İngiltere AB de kalırsa, Türkler buraya doluşacak...”
Yani...
“Kurtlar geliyor” masalı gibi.
Peki...
İngiltere’deki bu “Türkiye ve Türk fobisi” nasıl oluştu?
Neden?
Bunu sorgulamalıyız.
Hollanda, Almanya, Avusturya’da “Türkiye/Türkler karşıtlığı” seçimlerde oy primi yapıyorsa neden?
AB Parlamentosu’nda Türkiye’nin tam üyeliği için ellerinde Türkçe yazılı “EVET” pankartları kaldıran milletvekilleri, parlamenterler şimdi neden “Türkiye’nin üyelik görüşmeleri dondurulsun” diye oy kullanıyorlar?
Buraya nasıl gelindi?
Kendimizi de sorgulamalıyız.
...........................
Cumhuriyet gazetesinin şakağına namlu dayasan FETÖ’cü olamayacak, sapına kadar Atatürkçü mensuplarından bazıları hâlâ tutuklu kalabiliyorsa...
Dünya medyasının, Batı kamuoyuna olayı bu merceklerle yansıttığını görmezden gelemeyiz.
Pide ısmarladığı esnafın, parke döşeme yaptırdığı usta, bu yazarların FETÖ’cü olduğunu, “byLock” kullandığını nasıl bilir?
Başta sahibi Burak Akbay olmak üzere Sözcü gazetesinden “FETÖ’cü” çıkarmak mümkün mü?
Babası, Muammer Çavuşoğlu Bayındırlık Bakanı olarak 27 Mayıs 1960’da Yassıada’da yargılanan, Kayseri cezaevinde yıllarca yatan ve hayatı boyunca darbelere karşı olan Nazlı Ilıcak “FETÖ darbecisi” olabilir mi?
Böyle başka meslektaşlarımız da var.
Kimileri “trajikomik” bulsa dahi aslında vahim trajedidir.
Ben adaletin sonunda tecelli edeceğine inanıyorum.
Temelde yargıya -bir hukukçu olarak- saygılıyım.
Ama bu meslektaşlarımızın ömürlerinden gidenin geri verilemeyeceğinin yanı sıra, Türkiye’nin böyle “yaşamdan kesitlerle” sınırların ötesindeki Türkiye algısını zehirlemekte olduğunu görebilmeliyiz.
Olumsuz yargıların bedelini ulus olarak ve Türkiye olarak da ödüyoruz.