Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Dünkü yazımı Yassıada Komutanı Albay Tarık Güryay’ın, Emin Çölaşan’a şu anlatımıyla noktalamıştım (özetle):

“2 MBK üyesi Yassıada’daki odama geldi. Birlikte yemek yedik. Yassıada Hâkimi Salim Başol da çağırıldı. 2 MBK üyesi, ona ‘En az 60 idam kararı almalısınız. Daha az idam kararı bizi gayrimeşru yapar’ dediler.

Başol kızdı.

‘Ben mahkeme başkanıyım ama kararları tek başlıma almıyorum’ diye cevap verdi.”

Tarık Güryay, Çölaşan’a “Ben idam taraftarı değildim. Karara üzüldüm” diyor ama sonrasındaki kelimeleri ürperti verici:

Haberin Devamı

“Ya hepsi idam edilseydi, ya da hiç biri...

Ya hep, ya hiç!!!”

...................

Tarık Güryay “çok disiplinli bir subay olduğunu” söylüyor. Hatta bir de bunun dramatik örneğini veriyor.

Yassıada’da Bizans döneminden kalma mahzenler varmış.

Kupkuru ve karanlık.

Oraya lamba yaptırmış.

Disipline aykırı hareket edenleri o Bizans mahzenlerine koyuyormuş.

Onları sabah atıyormuş, akşam çıkartıyormuş.

“Uslanıyorlardı orada” diye kendi disiplinini (!) kanıtlıyor.

“Onlar” dediği kimler? Bakanlar, milletvekilleri...

Milletin seçtikleri...

Yassıada’ya gelenlerden bazılarını dövenler olmuş.

Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu’ya bir üniformalı yumruk atmış, o da yumrukla cevap vermiş.

Menderes’e “temas ve konuşma yasağı” varmış.

Hiç kimseyle konuşturulmazmış.

Bayar için ise “Çok metin, mert ve komitacı adamdı. Belki ilmin cahili ama politikanın âlimi idi” tanımını yapıyor.

........................

DP’li bakanlar ve milletvekilleri Yassıada’ya getirilirken görüntüleri filme alınmamış.

Bunun üzerine sonradan -sanki adaya yeni geliyorlarmış gibi- yeniden kurmaca bir film çekmişler.

Bayar “Biz artist değiliz” diye tepki koymuş. Odasına döndüğünde kendisini kemeriyle asmış.

Neyse ki nöbetçi teğmen garip sesler duyunca içeri koşup onu kurtarmış.

Bir de notunu bulmuş:

“Bayar adını ben hiçbir zaman kirletmedim ve kirletmem...”

........................

15 idam kararı çıkmış ama 12’si müebbede çevrilmiş.

Tarık Güryay o 12 DP’liye “İdam kararınız müebbede çevrildi” bildirimini yapınca, dönemin Meclis Başkanı ve DP’nin dört kurucusundan biri olan Refik Koraltan -ki haşmeti nedeniyle halk arasında “Yeri göğü daraltan Koraltan’dır Koraltan” diye kara mizah yapılırdı- öyle sevinmiş ki kelepçeleri çözülünce Tarık Güryay’a “Ver elini öpeceğim” demiş.

Haberin Devamı

Diğerleri de büyük sevinç göstermişler, sadece Bayar’ın kılı bile kıpırdamamış.

“Ya öyle mi?” deyip geçmiş.

........................

Bunlar çok derin izler bırakan anılardır, demokrasi, insanlık ve hukuk dramlarıdır.

........................

Buralara nasıl gelindi?

Tarihin o “nasıl” sayfalarında da demokrasi ve hukuk dramları var.

Demokrat Parti iktidarı ne yazık ki “sivil darbe” yorumları ve tartışmaları üreten “vahim yanlışlar” yaptı.

Olayların önü alınamaz büyüklüklere tırmanmasına çanak tuttu.

Muhalif basına ve muhalefet partilerine yaşama hakkı tanımayan Anayasa’yı kökünden sarsan çok vahim kararlar aldı.

“Meclis Tahkikat Komisyonu” gerçekten bir giyotin gibiydi.

Tamamı iktidardaki DP milletvekillerinden oluşan 15 üyeli bu komisyon yargı yetkileriyle donatıldı.

Haberin Devamı

Astığı astık, kestiği kestik bir heyetti bu. Yasama yargının yerini alıyordu. Dahası, yasamanın sadece iktidar kanadı...

Zaten çok ısınmış olan suyun kaynama noktasıydı bu.

Sokaklara, meydanlara, caddelere, üniversite kampüslerine taştı.

Gene de...

Amasız, fakatsız...

İhtilal, darbe, muhtıra hiçbiri elbette onaylanamaz.

........................

İnönü engin tecrübesiyle devamlı uyarıyordu.

Meclis kürsüsünden “Böyle devam ederseniz sizi ben bile kurtaramam” diye seslenişi tutanaklardadır.

Gerçekten...

İdam kararları üzerine İnönü “Devlet ve MBK Başkanı Cemal Gürsel’e mektup yazarak idamları durdurmasını” istedi.

Merhum Menderes’in eşi Berrin Hanımefendi, İnönülerin evine gelerek bir kez daha “İnönü’nün ağırlık koymasını” rica etti.

İnönü Başbakanlık’a gitti.

Fakat “MBK kararıdır, değiştiremeyiz Paşam” cevabıyla geri döndü.

Ve...

Amasız, fakatsız bu gerçeklerin de bilinmesi gerekir.