Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       Neden "ATLARI DA VURURLAR?"
       Neden "BİZİ DE VURURLAR?"
       Bostancı Gösteri Merkezi'nde cuma gecesi...
       "Atları da vururlar"ı, 1 milyon dolaylarında öğrenciyi açıkta bırakan ÖSS yangının dumanları tüterken izledim.
       "Atları da vururlar", Horace Mc Coy'un romanının ve sonra aynı adla çevrilen filmin adıdır.
       1930'lar Amerikası'nda, ekonomik kriz ve vahşi kapitalizmin karşısında yenik düşen genç insanların, bir para ödülü uğruna bedensel ve duygusal sömürüsünün öyküsüdür.
       Bu bir dans yarışmasıdır.
       Belki...
       Aylarca sürecektir.
       Yorulan, yarışmayı sürdüremeyen, hatta ölen diskalifiye olur.
       Yarışmanın düzenleyicisi olan düzenbaz, bu 20. yüzyıl arenasında olanları izleyen kitlelerden ve müşterek bahisçilerden para kırmaktadır.
       Simgesel olarak yaşamın sessiz müziğinde sürekli hareket etmek zorundayız.
       Ya da...
       Yok olmak.
       Dans burada, kötü bir düzende yaşamı sürdürebilmenin simgesi...
      
Film, Sdyney Pollack tarafından çevrilmişti.
       Jane Fonda, Michael Sarrazin, Gig Young oynuyordu.
       Gig Young, en iyi yardımcı oyuncu olarak oskar kazanmıştı.

       Filmin etkisini yeniden hücrelerimde yaşayarak gittim.
       Üstelik...
       Geride kalan Perşembe günkü TV programımın çalışmaları nedeniyle, 72 saatte sadece 6 saat uyuyabilmiştim... Göz kapaklarımı, birileri sanki indirmek için asılıyordu. O anları yaşarken, hemen önümdeki sahnede - rolleri gereği - haftalardır dans etmenin yorgunluğu içinde, bir ödül uğruna ayakta kalmaya çalışan gençleri, daha iyi anlıyordum.
       Beni uyanık tutan ödül, sahnede sergilenen güzelliklerdi ve başarılı sanattı.
       Oyunun başrolünde Rocky'i oynayan Okan Bayülgen, müthişti.
       Onu, aynı zamanlarda çalıştığımız ATV'de tanımıştım.
       Birkaç kez ayak üstü laflamıştık.
       Programında bir tarz yaratmıştı.
       Çok farklı kişilikli, hiç alışılmamış, izleyici dalkavukluğu yapmayan söylemin sahibiydi.
       Bunun bir rol olmadığını, Bostancı Kültür Merkezi'ne girerken elimize tutuşturulan kitapçıkta Okan Bayülgen'i anlatan satırlar da kanıtlıyor:
       "............................Devlet Tiyatrosu'ndan aniden istifa etti.
       Bir sürü özel radyoda çalıştı, hepsini aniden bıraktı.
       Evliliklerini, yaşadığı şehirleri ve arkadaşlarını bıraktı.
       Tamamladığı iki filmi - İSTANBUL KANATLARIMIN ALTINDA - ve - AĞIR ROMAN -...
       Enteresan bir çocuk... Rocky'i oynuyor."
      
Bu oyunda onu izleyince, "iyi ki, hep, - aniden - gitmiş. Yoksa, belki sevmediği yerlerde takılıp kalacaktı. Bize, ama asıl önemlisi onu izleyecek genç insan seline - gerekenleri - gösteremeyecekti" diye düşündüm.
       Rocky'lerin varlığını, öyle güzel çiziyor ve uyarıyor ki...
       Zaten...
       Yönetmen M.Şahir Gürzumar da sesleniyor:
       "...........................Tertemiz insanların, tertemiz hayallerini öldürüyorsunuz. Sadece hayallerini değil, insanı öldürüyorsunuz. Kim bu karar düzeni? Bu kimin sofrasıdır, burada kimler tıkınır?"


       Yukarıda belirttim.
       Ödül uğruna dans, bir simge.
       Ama...
       Yaşamın bazen sessiz, bazen gürültülü, bazen sadece kendinizin işittiğiniz...
       Kah coşkulu, kah hüzünlü, kah emredici, kah kucaklayan, kah yokeden ve hiç bitmeyen müziğiyle sürekli hareket halindeyiz.
       Handan Ergiydiren, "ATLARI DA VURURLAR"ı yazarken Horace Mc Coy'un, belki de neden ölümüne ve aylarca sürecek dans yarışını simge olarak seçtiğine ışık tutuyor.
       "Dans, insanlık tarihinin en eski dışa vurum biçimidir.
       ............En sıradan dansta bile, bedenlerin kişisel dünyalarından çeşitli sırlar verdiği görülür. Beden, tüm sırları açığa verir. Hem de tam bulunduğu anın, o ruh halinin sırlarını...
       ............Dans eylemi, - ATLARI DA VURURLAR - da bir direnişe dönüşüyor.
       ............Dans, oyunun başlangıcında hoş bir gösteriyken, zaman yol aldıkça, kişilerin itirazlarını, isyanlarını, acılarını, umutlarını, herhangi bir coşkularını dile getirdikleri konuşmalara dönüşüyor.
       ............Sessiz çığlıklarıyla dansçılar sırlarını anlatıyorlar.
       ............
- ATLARI DA VURURLAR -, yaşamını kurmaya çalışan, koca koca düzenlerin içinde - kişi olarak - ayakta kalmaya uğraşan herkesin öyküsüdür."


       Gençler...
       ÖSS'yi kazananlar...
       Ya da kaybedenler...
       Onların aileleri....
       Sevgilileri...
       Arkadaşları...
       Eğitimciler...
       Politikacılar...
       Bütün bunların hepsine boşverenler...
       Uyuşturucu kullananlar...
       Depresyon geçirenler...
       Bazen ölümü bile kurtuluş sananlar...
       ATLARI DA VURURLAR'ı görün.
       Okan Bayülgen'den herkes adına bir rica...
       Şu oyun yüzbinlerin kafasına kazınıncıya kadar "aniden gitme..."



Yazara E-Posta: G.Civaoglu@milliyet.com.tr