Halep
insanlık dramından görüntüler nasıl da acı veriyor.
Yüzlerce, binlerce yorgun, hüzünlü, kaygılı insan yollara dökülmüş.
Genç, yaşlı, kadın, erkek, çocuklar, bebekler...
Yüreklerinde hâlâ kalabilmiş küçücük umutla yürüyorlar.
Belki güvenli bir dam altı, sıcak çorba, bir döşek, silah ve bomba seslerinin yankılanmadığı huzurlu sessizlikte derin bir uyku.
Uzatılan mikrofonlara “aç ve susuz bırakıldıklarını, her an ölüm korkusunu iliklerine kadar hissettiklerini” anlatıyorlar.
***
Sadece Halep değil.
Suriye’nin her yerinde aynı “insanlık dramı” dünyanın “görmeyen gözler, duymayan kulaklar” olduğu 5 yıldır yaşanıyor.
......................
5 yıldır dünya sahnesinde gösterimi süren bu “insanlık dramı” bir de şöyle izlenmeli:
2000’li yıllarda Ortadoğu
“Balkanlaştırılmak” planının coğrafyası.
Tıpkı “Balkanlar gibi bölünerek, yeni ve küçük devletler üretmek” planıdır bu.
“Böl ve hükmet!..”
***
Türkiye’nin önünde en kalın kafaların bile algılayabileceği bir ibrettir Suriye...
Çakalların yaralı bir aslanın
gövdesine üşüştüğü, parçalar kopardığı gibi onlarca örgüt, büyük ve küçük devletler çöktü Suriye’nin üstüne.
Bu ülkeyi “en azından 4’e bölmekten, 4 devlet üretmekten”
söz ediliyor.
Yakılmış, yıkılmışlıklarıyla “hayalet şehirler...”
5 yıl öncesine kadar kardeşçe ve dostça yaşamış insanların mezhep farklılıkları, etnik aidiyet farklılıkları süper büyüklere, orta büyüklere “kapılanma” farklılıkları ile birbirine düşman edilmişlikleri.
İrili ufaklı egemenlik alanları...
.....................
Eğer Suriye’den ders alma bilincini çıkarır ve 80 milyonun ortak iradesine dönüştürebilirsek “eksilerden artı” üretmiş oluruz.
Empati yapalım.
Türkiye insanının -Allah korusun- böyle çoluk çocuk, genç yaşlı, kadın erkek perişan halde yollara döküldüğünü, güvenli bir dam altı, sıcak aş, için göçe zorlandıklarını düşünün.
Bir yandan çeşitli adlar altında bir sürü örgütün başlarına bela kesilmesi.
Süper büyüklerin topraklarımıza pençe atarak “aslan payı” almaları...
Etnik ve mezhep farklılıklarının patlamalara dönüşmesi için kurulan tezgâhlar.
“Himaye” ayaklarıyla gelip süper ihtiraslara / hesaplara “yem” edilmesi topraklarımızın.
***
Ağzımdan yel alsın ama bunları düşünmeli, hissetmeli ve ortak tavır koymalıyız.
Suriye’de olanlar, ulusal bilincimiz için “alarmdır.”
İşte “Akıllar başa gelmezse, ortak dayanışma bilinci oluşmazsa başımıza gelme tehlikesi budur” diye bas bas bağırıyor güneyimizdeki coğrafya.
