Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

YENİ ŞAFAK’tan “aydınlatma” fişeği gibi manşetler sürüyor.
Dün de “İran güçlerinin, sığınakta toplantı halindeki PKK yöneticilerine baskınında Murat Karayılan’ı omzundan yaralayarak ele geçirdiklerini” yazdı.
1 gün önce de “Karayılan’ın İran’a götürüldüğünü ve onunla pazarlık yapıldığını, olayın Türkiye’den saklandığını” okumuştuk aynı gazetede...
Yeni Şafak’a göre “bütün bunlar Türk istihbaratı tarafından elde edilmiş bilgiler...”
Baskından sonra “İran’ın PKK’sı” denebilecek PJAK’ın “Kandil’den çekildiğini açıklaması” ilginçtir.
Herhalde pazarlık konularından en önemlisi buydu.
Ayrıca “koruyucu abi olduğu Suriye’de Kürt ayaklanmalarına PKK’lı Kürtlerin destek vermesini önlemek sözünü aldığı” da kuvvetli olasılık.
Irak lojistik üs mü?
Aslında...
Yeni Şafak’ın yayınını PKK için Kandil’e bitişik konumdaki İran’ın Urumiye’sini “lojistik merkez” diye yorumlamak mümkün.
PKK’lı yaralılar İran devlet hastanesinde tedavi ediliyormuş.
Murat Karayılan zaman zaman serbestçe Urumiye’ye gidiyor, yaralıları ziyaret ediyormuş.
PKK, Urumiye’de kendine ait bir hastane açacakmış.
Peki...
“O halde İran güçleri neden -Türkiye’nin verdiği istihbaratla koordinatları belirlenen- PKK’nın yeraltı karargâhını bastı?
Neden silahlı çatışma çıktı?
Ve Karayılan vuruldu?”
Öyle ya Karayılan zaman zaman serbestçe Urumiye’ye geçiyor idiyse baskına, yaralamaya ne gerek vardı? İran güvenliği Karayılan rahatça alabilir, sorgu için paketleyebilirdi...
Anlaşılan Tahran yönetiminin tüylerini diken diken eden İranlı Kürtlerin silahlı örgütü PJAK’a PKK son zamanlarda omuz vermiş olmalı ki başına bunlar geldi.
Nasırına basılan İran da hem Karayılan’a ders vermiş, hem de PJAK’ın Kandil’den sürülmesini sağlamış.

Haberin Devamı

COĞRAFYAYA KAYMASI
OLAYIN daha da ilginç bir boyutu var.
1990’lı yılların sonuna kadar PKK kampları Lübnan’ın Bekaa vadisindeydi.
Ama...
O topraklar Suriye denetimi altındaydı.
Hatta Bekaa girişinde bize kimlik kontrolünü Suriyeli asker yapmıştı.
Abdullah Öcalan’ın konutu ise Suriye’nin başkenti Şam’daydı.
Sabahları sınırı geçip Bekaa’daki kampa gelir, akşam Şam’a dönerdi.
Aradan yıllar geçti. Şimdi artık PKK kampları Kuzey Irak topraklarında. PKK’nın fiili başkanı olan ikinci adamı Murat Karayılan yakın zamana kadar istediğinde sınırı geçip İran’ın Urumiye kentine gidiyormuş.
Son baskın sürecinde pazarlık anlaşmayla noktalandığına göre bundan sonra da geliş gidişler eskisi gibi devam edecek.
20 yıl sonra Suriye’nin yerini İran, Lübnan’ın yerini Kuzey Irak mı almış oluyor.
Bilmem “kardeşimiz!!” Ahmedinecad bu duruma ne der?

Haberin Devamı

MİLLİ TAKIM’A BİZDEN HOCA
TV ekranına kilitlenmiş “bir golcük” diye yakınırken Rıdvan, maçın kaderini değiştirebilecek formülü söyledi.
Çok iyi bir orta saha oyuncusu yedek kulübesinde bekletiliyor. Oysa Hiddink, Selçuk’u oyuna soksa skor değişebilir. Selçuk, orta alanda, Burak ise ileride uzun süre Trabzonspor’da birlikte oynadılar.
Selçuk, Burak’ı golle buluşturacak derin ve uzun paslar verebilir.
Onlar birbirine alışık.
Rıdvan’ın sözleri üzerinden hayli dakikalar aktı.
Hiddink nihayet Selçuk’u sahaya gönderebildi.
Ve...
Rıdvan’ın öngörüsü aynen gerçekleşti.
Selçuk’tan saha göbeğinden derin ve uzun bir asistle topu Burak’a “sundu.” Topla buluşan Burak ağları havalandırdı.
Milli Takım’a şans kapıları açıldı.
“Selçuk-Burak” sayı koridoru, Rıdvan Dilmen tarafından böylesine açık dile getiriliyor, “tek ve çok önemli golle” öngörüsü kanıtlanıyor ama neden Hiddink bu kadar geç kaldı?
Elbette büyük bir hoca ama Türk futbolundan ve Türk futbolcularından uzaklarda...
Türkiye’yi tanımıyor. Öğrenmek için de istekli değil.
Rıdvan’ın ortaya koyduğu kanıtla bir kanaatim vurgulandı; “Türkiye Milli Takımı’nın hocası kesinlikle bizden biri olmalı.”
Örneğin...
Sağlığı, bütün futbol sezonu boyunca Süper Lig takımlarında hocalık yapmaya engel olan Mustafa Denizli aklıma ilk gelen isim.
Galatasaray’ı, Fenerbahçe’yi, Beşiktaş’ı şampiyon yapan tek hoca o.
Uluslararası deneyim birikimi zengin, futbol zekâsı keskin...
Maç periyotları daha uzun aralıklı, stres süreçleri daha kısa olan Milli Takım karşılaşmaları Denizli’nin sağlığını tehdit etmeyebilir.
Voltajı yüksek futbol ışıltılarıyla “şeytan” lakaplı Rıdvan Dilmen de şu ya da bu formatla Milli Takım hocaları arasında yer alabilir.
İstanbul Büyükşehir Belediye’nin hocası Abdullah Avcı son yılların en iyi futbol beyinlerinden biridir. O da düşünülmeli.
Bu görüşlerimi paylaştığım, yıllarca futbol kulüplerinde yöneticilik yapmış, iş hayatının büyüklerinden bir dostum “doğru söylüyorsun ama bir not ilave edeyim. Hiddink’in yardımcısı Oğuz Çetin bu Selçuk-Burak gol koridorunu Hiddink’e önceden söylemiş olmalıydı. Eğer söylemediyse hata onun” dedi.
Oğuz bu önemli “gol yolu” için Hiddink’i uyarmış mıydı, bilemem, gecikerek mi söyledi onu da bilemem.
Ancak...
Kulüp yöneticisi dostumun uyarısı ile “Milli Takım’ın hocası bizden biri olmalı” görüşüm daha da güç kazandı.
Milli Takım’ın hocası görmeyen gözlerine yardımcısının beyaz bastonu ile çare arıyor olmamalı.
Hiddink futbolcuları -yeterince- tanımadığı gibi motive de edemiyor.
Onların psikolojisine empati yapabilecek “Türkiye insanı” altyapısından yoksun.
Zaten bunu basın toplantısında bizimkilerin Avrupalı futbolcularla farkına değinerek eleştiri yaparken de saklamadı.