Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Galatasaray, sadece futbol takımı, kulüp ya da okul değildir.
Kökü, Fatih Sultan Mehmed'in tercüme ettirerek okuduğu Platon'un (Eflatun) Devlet adlı kitabına dayanır. Fatih, Platon'un "devleti filozoflar yönetmelidir" satırlarının etkisinde kalmıştı.
Bu görüşünü, yakınlarıyla ve oğullarıyla paylaşmıştı.
Sonrası biliniyor.
Oğlu İkinci Bayezid, Galata sırtlarında avlanırken çok bakımlı geniş bir bahçe içindeki Gül Baba adlı bir bilgeye ait kulübe görür.
Gül Baba, ona, bahçesinde yetiştirdiği sarı ve kırmızı iki karanfil sunar.

Saray'da sultana ve vezirlere danışmanlık yapan Enderun'a gönderilmek üzere, devlet yönetimi felsefesiyle yetişecek gençler için orada Galata Sarayı Ocağı kurulur.
Sonraları şehzadelerin de eğitildikleri bu okulun adı, Mekteb - i Sultani olur.
Osmanlının üç kıtaya yayılan görkemi yüzyıllarca bu okulun temellerine sinmiştir.
Oradan yetişenlerde en büyük olmak, bunu kültürle, inançla, hoşgörüyle, efendice ve kendi gücüne güvenerek yapmak genleri vardır.
O genlerin laboratuvar tahlili olamaz.
Camianın içinde hissedilir.
Umutsuz gibi görünen 2001 - 2002 sezonunda, şampiyonluk hayat suyunu Galatasaray Fatih'ten hatta Platon'dan almıştır.
"Olmaz" sanılanı "olur" yapan "Galatasaray ruhu" budur.

Böyle bir seçkin ortamda harmanlanan Galatasaray, terbiyedir de...
Kongrelerinde küfür - yumruk, itiş - kakış olmaz.
Söze "kardeşim, ağabeyim" diye başlanır.
İğnelemeler de lokum lezzetindedir.
Misal... Necdet Çobanlı ağabeyimizin, bir kardeşimize yazdığı mektup şu 5 kelimeyle bitiyordu:
"Başarısızlığının devamını diliyorum. Gözlerinden öperim."
Galatasaray ruhu gibi, Galatasaray terbiyesi de 600 yıllık mayada oluşmuştur.

Galatasasaray temellerine Osmanlı'da çağdaşlaşma sürecinin genleri de sinmiştir.
Islahat ve Tanzimat fermanlarıyla, Fransızca ve Türkçe eğitim veren Mekteb - i Sultani "odak" olmuştur.
Hem de tepkiler pahasına!
Papa 9. Pius Osmanlı uyruğu Katoliklerden çocuğunu bu okula gönderenleri aforoz edeceğini açıklar. Rum patriği, Rumca eğitim vermediği için yasak koyar. Hahambaşı da müdürünün Fransız olduğu gerekçesiyle, okulu Musevilere yasaklar. Rusya, İstanbul'da Rusça eğitim veren bir okul açılmazsa, Fransızca eğitim veren okulun kapatılması için Dışişleri Bakanlığı'na nota verir. Şeyhülislam da Müslümanlarla diğer dinden öğrencilerin bir arada okumasının caiz olmadığını, okulun kapatılması gerektiğini açıklar.
Ancak bunca tepkiye karşın Sultani, iki dilde eğitim yapılanmasıyla açılır.
Tüm dinlerden ve kültürlerden öğrenciler aynı çatı altında eğitim alırlar.
Laisizmin bu topraklardaki ilk uygulaması gerçekleşir.
Ve Batı'ya büyük yürüyüş de orada başlar.
Bugün Galatasaray'da adını taşıyan konferans salonu olan Tevfik Fikret ve hürriyetçi diğer "jön Türkler" birer simgedir.
Galatasaray futbol takımının Avrupa kupalarına uzanışı görülüyor ki rastlantı değil.

Galatasaray Kulubü, Galatasaray okulunun başyapıtıdır.
Fenerbahçe ve Beşiktaş'la - hemen hemen - yaşıttır.
Ama Galatasaray Kulübü kurulduğunda, okulu da vardı.
Diğer iki kulüp, okullarını ancak 100 yıl sonra oluşturabildiler.
Galatasaray yüz yıllık yalnızlığı yaşadı.
Galatasaray'ın şimdi Florya Metin Oktay Tesisleri'nde, genç futbolcular için bir lisesi daha var.
Galatasaray Üniversitesi ise "tek..."
İşte Galatasaray, bu "nebula" etrafında oluşan bir dünya.
Yeryuvarlağının her haritasında tanınıyor, alkışlanıyor... Taraftarları küresel...
Galatasaray'ı şampiyonluğa ve üçüncü yıldıza taşıyan tüm futbocuları, yöneticileri, sağduyulu kongre üyelerini, teknik kadroyu... Emeği geçen herkesi kutluyorum.