Derin Aşk/Benim Adım Günah
TV 8 / 11.15
BİR kitap ve bir albüm...
Anadolu’nun tüm yörelerinin türkülerini harmanlayan başarılı sanatçı Zara...
Ve 4 yıla yakın zamandır FOX TV’de sunduğu haber programı “Çalar Saat-Hafta sonu” ile büyük beğeni kazanan “evinizin oğlu Murat Güloğlu”, “Benim Adım Günah” romanıyla Şeffaf Oda’nın bugünkü konukları.
“Kalp sevabı, akıl günahı sever” sloganı ve kapağı etkileyici.
Murat Güloğlu kitabında 2 günlük bir hikâye anlatıyor.
“Kitabı 45 gün+36 yılda yazdım” diyor.
İki aşk arasında kalan Selim’in hikâyesinde siyaset de yer alıyor.
Dizi ya da film olabilecek bir roman.
Murat geçen yıl da “Gitmesen... Gitme Sen...” adlı bir şiir kitabı çıkarttı.
Yazmaya 18 yaşında başlamış.
Murat’la henüz o 18-19 yaşlarındayken tanıştım. “Durum” programımda birlikte çalışmaya başladık.
Uzun yıllar Şeffaf Oda’nın yapımcısıydı.
Şimdi konuğu...
“Bu herkese kısmet olmaz. Çok şanslıyım” diyor.
Murat’ı tanıyıp da sevmemek mümkün mü hiç?
17 Ağustos depreminde anne ve babasını kaybetti.
Bunu hiçbir yerde söylemez.
Sivas doğumlu. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo TV-Sinema mezunu.
GS Üniversitesi’nden master’lı.
“Fenerbahçelisin, nasıl GS Üniversitesi’nde okudun” diyorum.
“Benim yükselenim Galatasaray” diye mizah yapıyor.
Murat, FOX’taki farklı sunumuyla büyük bir izleyici kitlesinin sahibi.
Yazarlıkta da yolu açık olsun...
“ZARA BABAAA...”
Zara’nın ağustos ayında çıkarttığı “Derin Aşk” adlı albümü çok dinleniyor.
Adıyamanlı Zara İTÜ Türk Müziği Konservatuarı mezunu.
Şimdi, mezun olduğu okulda hocalık yapıyor.
Zara Anadolu’yu gezerek yöresel sesleri toplayarak özgün bir tür oluşturdu.
“Anadolu beni çok zenginleştirdi” diyor.
Bence Zara, “akil insanlar” heyetinde yer almalı.
Onun gibi bir sanatçının toplumsal barış sürecinde faydalı olacağına inanıyorum.
Zara genç nesiller için rol model.
.................................
Zara, konserinde başına gelen ilginç bir anısını paylaşıyor.
“Konser başlamak üzereydi. Bir izleyici Zara, Zara diye bağırıyor.
Sahneye çıktım...
‘Zara Babaaaa’ diye bağırdı.
Beni gördü ya, Zara yeterli gelmedi. Zara Babaaa dedi.”
Zara “Bulduğum bütün yarışmalara katıldım” diyor.
Onu birinciliğe taşıyan türkü hep aynı: “Biter Biter Kırşehir’in Gülleri...”
Bu türkü onun uğuru...
Tasavvuf senin için ne ifade ediyor diyorum.
“Tasavvuf, hikmetleşmek.
Güzel ahlaklı olmak” diyor.
DOĞUM SONRASI HANDE ATAİZİ
EDITION Otel’in içindeki Cipriani’de bizim geleneksel “Çarşamba Yemeği Dostları” toplanmıştık.
Yan tarafta da bir yeni ürünün tanıtım defilesi vardı.
Yemek çıkışı, defileye gelen Hande Ataizi’yle karşılaştık.
Hamilelikte aldığı kiloları neredeyse hepsini vermiş.
Annelik keyfinin yanı sıra oyunculuğa dönüşün start çizgisinde.
Ona mutluluğunun sürmesi dileğinde bulunduk.
MONACO LEZZETLERİ
GASTRONOMİ haftası...
Lezzet şenlikleri...
Sunset kuruluşunun 20’nci yıl davetlerini sürdürüyor.
Bu kez de Monaco Hotel Hermitage’ın Michelin yıldızlı şefi Joel Garault’nun hazırladığı özel menü lezzetleri sunuldu.
Gerçekten nefisti.
Barış Tansever damak tadı olan dostlarını çağırmıştı.
Gecenin projesi Işık Biren Amiral’in kızı Hülya Biren imzasını taşıyordu.
Hülya Biren uzun süredir Monaco’da yaşıyor.
Monaco Prensliği’ne ait otellerin ve diğer kurumların Türkiye bölümü başkanı.
Monaco’da da Türkler için özel ve görkemli davetler düzenliyor.
Gecenin açılış konuş-masını ise Hermitage’ın da içinde bulunduğu grubun başkanı yaptı.
Turizm sektörünün gurusundan İstanbul’a ve bir Türk mekânı olan Sunset’a övgüler
dinlemek güzeldi.
Kozmonot’ta tanıtım gecesindeyiz... Sanem Çapa, Şebnem Saygınışık, Hürriyet yazarı Verda, Hürriyet Haftasonu eklerindeki imza Savaş ve “tek tek”lerin sahibi Berti ile...
ABD VE RUSYA’NIN UZAY ÖPÜCÜĞÜ
NİŞANTAŞI Topağacı’nda yeni bir mekân.
Adı “Kozmonot...”
Ortaklardan Şakir Zümre yakın tarih tutkunu.
Bu mekân açılırken de yakın tarihe olan ilgisi nedeniyle “Kozmonot” adını koymuş.
Girişte büyük bir resim.
Rus ve Amerikalı uzay yolculuğu simgelerini dudak dudağa getiren resim “Muralist+İllüstratör” Gamze Yalçın imzalı.
Mekânın içinde yakın tarihi yansıtan başka sanat çalışmaları yer alıyor.
Kısa sürede sadece Nişantaşı’ndan değil İstanbul’un başka semtlerinden de insanların geceye aktıkları bir yer oldu.
Büyük çoğunluk “beyaz yakalı” genç nesil.
Yemekleri de güzel.
Özellikle “stat köftesi” ve “sosis” benim tercihim oldu.
Yerli, yabancı bira çeşitlerini de bulabiliyorsunuz.
........................
Yukarıda adı geçen Şakir Zümre genç bir iletişimci.
Ortağı ise mimar.
Şakir Zümre adını çocukluğunda çok duymuşumdur.
Soba deyince akla “Şakir Zümre sobaları” gelirdi.
Şakir Zümre dedesinin de adı.
Meğer fabrika aslında
silah üretirmiş.
Türkiye’nin NATO’ya girmesiyle ortak standart ilkesi gereği NATO ülkeleri menşeli silahlar TSK’ya gelince fabrika, imalatını “sobaya” dönüştürmüş.
Türkiye’nin o zamanlar Avrupa’ya füze formatında dev bombalar ihraç ettiği, uçak yaptığı yıllar.
İlginç hikâyesini ayrıca yazacağım.
