Diyarbakır’da Kürtçe müzikal...
Haldun Dormen ile bir davette karşılaştık. Nasıl da keyifli ve heyecanlıydı.
“Diyarbakır’da Kürtçe müzikal sahneye koyuyorum” dedi.
Her hafta Diyarbakır’a gidiyor ve hazırlıkları denetliyor, provaları yönetiyor.
Bunca yıldan sonra böylesine heyecan duyabilmek ancak “tutku” ile izah edilebilir.
Baştan başa Kürtçe sözlü olan müzikalin adı “BİR KIŞ ÖYKÜSÜ”, Cevat Fehmi Başkut’un “BUZLAR ÇÖZÜLMEDEN” adlı yapıtından uyarlanmış.
Müzikalin Kürtçe adı “ÇİROKEK ZİVİSTANE”
Peki “Kürtçe müzikal” fikri nasıl oluştu?
İki eski asistanı Dormen’e gelerek bu fikri açmışlar.
“Hocam bunu yapmayı kabul eder misiniz?” diye sormuşlar.
Haldun Dormen projeyi sevmiş.
Kabul etmiş.
Böylece çalışmaya başlamışlar.
Devlet açılımı değil...
Diyarbakır Belediyesi’ne ait 20 yıllık bir salonda sahnelenecek bu Kürtçe müzikal...
Sanıyorum Kürtçe bir müzikal ilk kez sahneleniyor.
Şarkıların Türkçe sözleri yerine Kürtçe sözlükler iyi oturmuş.
Haldun Dormen gibi bir “mükemmelliyetçi” bile memnun.
Gala 26 Şubat’ta Diyarbakır’da.
Böyle örnekler sorunların üstesinden demokrasiyle gelebileceğimizin işaretleri olarak umut veriyor.
İstanbul Fashion Week defileler ve partileriyle “görmek ve görülmek” haftasıydı. Zaten “moda buluşmaları” budur.
Podyumdakileri görmek kadar izleyenlerin kendilerini de göstermeleriyle oluşan bir hoş harmandır. Podyumda sunulan giysiler izleyenlerin taşıdıklarıyla rekabet halindedir.
Defilelerden birkaçına gittim.
Başarılı tasarımlar vardı.
Ama bazı markalar manken seçimleriyle de ilgi çekti. Örneğin, MAVİ’nin tasarımlarını taşıyan EZEL dizisinden Sedef Avcı... DESA için podyuma çıkan, sinemanın iz bırakanlarından Meltem Cumbul...
Bir dizi yabancı manken arasında onlar daha ilgi odağı oldular. Partiler de keyifliydi.
Moda günlerinin gülleri için bir ölçüt...
Brezilyalı, Polonyalı, Hollandalı mankenler Santral İstanbul’daki defileden sonra Tamirhane’de ekmek arası sucukları iştahla yerken, moda günlerinin gülleri “kokmamak” için bir süre aç kalmayı yeğlediler ve “W”daki “after party”e geçmeyi beklediler. Klasik müzik konserlerinde şansım varsa Evin İlyasoğlu’yla karşılaşırım.
Onun notalar arası anekdotları ve yorumlarıyla müzik daha da anlam kazanır.
Defilelerde ise bu işin “bir bileni” ile karşılaşmak şanstır. Geçen yıl Siren Ertan’ın yorumlarını dinleyerek defile izlemiştim.
Bu kez de Melis Alphan’la karşılaştım.
Onu dinledim...
Bu bağlamda Melis Alphan’ın imzasını taşıyan “MODA MODA DEDİKLERİ” adlı kitabın da “referans” olduğuna işaret edeyim.
Moda sadece giysi tasarımı değil, her ana yayılan bir yaşam süreci.
Bilimsel araştırmalara göre gülmek “bağışıklığı” artırıyor. Akciğerlere daha fazla pompa işlemi kazandırıyor.
Gülme sırasında iç organlara masaj etkisi yapıyor. Kan dolaşımını yükseltiyor.
Daha fazla enerji tüketimi oluyor.
Yüzdeki 14 adaleyi çalıştırdığı için, deriyi canlandırıyor ve geriyor. Kırışmayı önlüyor. Bunları Şahan’ın topluma sağlık katkıları olarak sıralarken “yüz kasları çalıştırmak ve kırışmayı önlemek” fonksiyonuna gelince “Böylece botoks hizmeti de veriyoruz” dedi.
“RECEP İVEDİK 3” gösterime giriyor.
Bu doğal botoks servisinden yararlanabilirsiniz.
Recep İvedik bu filmde “depresyona” giriyor ve çıkmak için yaşadığı deneyimlerle örülüyor öykü.
Sağlık hizmetlerinin yanı sıra Recep İvedik filmlerinin sosyal yararına da işaret edeyim. Doğru dürüst bir erkek olmak için neleri yapmaması gerektiği Recep İvedik tarafından gösterilmekte.
Yani “neyin olması gerektiğini görmek için, nelerin olamaması gerektiğini görmek” diye tanımlanabilecek “olmayana ergi metodu...”
