Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       "Dünyayı iyimserler yaratır."
       Bu söylem, şimdilerde Avrupa Kupası'nı kazanan Fransa Futbol Milli Takımı için söyleniyor.
       Sosyal demokrat eğilimli, ağırbaşlı, Le Nouvel Observateur'ün son sayısında futbol kapak konusu.
       Fransa'nın, İtalya'yı eleyerek şampiyonluğu almasından hemen sonra Fransa Merkez Bankası Başkanı şöyle diyor:
       "Bu zafer, iki yıl önce Dünya Kupası'nı kazandığımızda olduğu gibi ekonomi üzerinde gene çok olumlu etkiler yapacak.
       Fransızların kendine güveninde önemli katkıdır.
       Gerçekten...
       İki yıl önce Fransa Milli Futbol Takımı, Dünya Kupası'nı kazandıktan sonra bu ülkede Rusya ve Uzakdoğu ekonomik krizlerine rağmen, büyüme hızı yılda yüzde 3'ü aşmıştı.
       İşsiz insan sayısı neredeyse erimişti.
       Avrupa'daki diğer ülkelere göre bu göstergeler çok daha olumluydu."

Yeniden doğuş

       Dünya devi Times dergisi de, Fransa için özel bir sayı yaptı.
       Bu sayıda "Fransa'nın yeniden doğuşu" deyimini kullandı.
       CNN TV'si, "Fransız İhtilali" adıyla, Fransa'nın son iki yıldaki ekonomik atılımını anlatan bir program yayınladı.
       Futbolla kazanılan kendine güven, Fransız işadamlarını da dünya büyüklüklerini yakalamaya yöneltti.
       Örneğin...
       Fransız Renault firması, Avrupa otomobil piyasalarının kabusu olan Japon Nissan'ı kontrolü altına aldı.
       Fransız Viendi de, Seagram'ı alarak dünya iletişim liderleri arasına girdi.
       Fransız Publicis ise, İngiliz kökenli dünya devi Saatçhi'yi satın alarak dünya reklam şirketlerinde ilk 5 arasına girdi.
       Böyle başka örnekler de var.

Politika

       Fransa Cumhurbaşkanı Chirac, keyifli.
       Dünya gezilerinde, Fransız sanayi ve finans kurumları için uluslararası ihalelere ağırlık koyduğunda direnişle karşılaşmıyor.
       Fransa Milli Futbol Takımı'nın maçları, gittiği her ülkede cumhurbaşkanları, başbakanlar, bakanlar tarafından televizyonda izlenmiş, sempati oluşmuş.
       En zorlu politik konular konuşulurken, Chirac'a, "sizi şeref tribünündeyken TV'den izledik. Böyle bir takım oluşturduğunuz için kutlarız" diyorlarmış.
       Zidane'ı, Henry'i, Barthez'i ve diğerlerini soruyorlarmış...
       Elbette siyasal ve ekonomik sorunlar, bu sempati ortamında kolay çözülüyor.

Kolektif bireysellik

       Sadece iş hayatı değil, Fransa, sporun diğer dallarında örneğin Ragbi denen futbol türünde, voleybolda, hentbolde, sağlık gibi hizmet sektöründe, savunma sanayiinde dünya çapında konum kazanıyor.
       Futbol, şampanya gibi köpürerek, Fransız toplumuna esenlik, kendine güven verdi.
       Psikolojik katsayı, Fransa'yı ateşledi.
       Bin yıllık şarap ve kaz ciğeri kültürü, genç Cola ve hamburger kültürüyle yarışıyor.
       Fakat...
       Asıl önemlisi Fransa'nın çağa sunduğu yeni felsefe deyimi:
       "KOLEKTİF BİREYSELLİK..."
       Fransa Futbol Milli Takımı'
nda her futbolcu göz kamaştırıcı pırıltılarıyla adeta dans eden birer balet.
       Bu özellikleriyle, çağın modası kapitalizmin "bireysellik" ilkesinin simgeleri gibi görünebilirler.
       Ne var ki...
       Bu yıldızları birer ışık orkestrasyonu ya da toplu bale resitali haline getiren kolektivizm, başarının gerçek büyüsü.
       Türkiye ve dünya, futbolu ve her alanda başarıyı bu ebem kuşağı altından geçerek görmeli.


Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr