Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Bir çift güzel bacak. Kadının eteği hayli yukarıya doğru sıyrılmış. Yanında oturan erkeğin eli bacağı okşamaya başlıyor. Erotik bir görüntü. Erkeğin eli biraz daha yukarılara çıkıyor ve bir düdük sesi ve anons: "Sarı kart..." El oyunları devam ediyor. El daha da yukarılara uzanınca bir düdük sesi ve anons daha: "Kırmızı kart..."
Sonra ekranda futbol ve stat görüntüleri üzerine Rus Milli Futbol Takımı'nın resmi sponsoru STRAY MİLNİK yazısı geliyor.
Fonda alkışlar.
Stray Milnik, yaşlı değirmenci anlamına geliyor. Yerli yapım kaliteli biralar satışında açık farkla birinci.
Ya üreticisi, yani sahibi?
Bizim Efes Pilsen Grubu.
Rusya'da 1998 krizi yaşanırken, yabancı sermaye Rusya'dan kaçarken Efes Grubu Rusya'da üç bira fabrikası kurmuş.
Efes marka birayı da üretiyor.
O da kendi alanında en çok satanlar sırasının birinciliğini sürdürmekte. Bu başarı öyküsünü dün Yürekli Danışmanlık ve Eğitim'in geleneksel MARKA Konferansı'nda izledim.
Efes Grubu, Rusya'da yapılan Avrupa ve dünya buz pateni şampiyonalarının da sponsoru. Marka konferanslarının arkasındaki beyin Ayşegül Yürekli bu yıl da gene çok ilginç isimleri ve marka gurularını bir araya getirmiş.

Geçen yılki MARKA konferanslarında dinlediğim B. J. Cunnigham, dünkü oturumlarda hem konuşmacı hem yöneticiydi. Bu iletişim ve marka gurusu için geçen yıl da yazmıştım. Piyasaya yeni çıkacak bir sigarayı tanıtması ve çok sattırması istenmişti. O da simsiyah bir paket yapmış, üzerine de marka olarak büyük harflerle "DEATH" (= ölüm) yazdırmıştı.
Mezar karanlığı ve ölüm kelimelerinin bir arada satışlar için tahrik edici tetikleme yapacağına inanıyormuş.
Dün aynı masada yemek yiyorduk. "Death'in satışları hala böyle yüksek mi?" diye sordum.
Cevabı "Hâlâ ölüyorlar" oldu. Gülerek "Evet hâlâ çok satıyor" dedi.
Yaptığı sükse nedeniyle bir sigara tanıtımı daha vermişler, adını "TREASURER" (= hazineci) koymuş, o da müthiş satış yapıyormuş.
Bu kez o sordu.
"Biliyor musun neden çok satıyor?" Cevabı da kendisi verdi:
"Çünkü fiyatı çok pahalı. 20 pound. (= 30 dolar... 45 milyon TL.)

Globalizasyon yani küreselleşme moda deyimiyle artık out olmak sürecinde. Onun yerini glo - lokalizasyon deyimi almakta.
Uluslararası sermaye artık New York'ta, Londra'da hazırlattığı reklam filmlerini dünyadaki bütün satış yaptığı ülkeler medyalarına üniforma gibi giydirmiyor.
Yerel renklere, yerel değerlere ve yerel insan ruhuna dayandırılıyor.
Şu formül yükselişte:
"Küresel düşün... Yerel hareket et."
Yahut...
"Yerel düşün... Küresel hareket et."
Efes grubu Glo - lokalizasyon'un başarılı örneği.
Coca - Cola reklamlarındaki yerel görüntüler, lehçeler, renkler de aynı çizgiyi yansıtıyor.

Globalizasyonu, yani küreselleşmeyi, ulusça pek sevemedik.
Çok ısınamadık.
Ayakları yere tam basmayan, daha çok akademik ve entelektüel bir söylem olarak yıllardır dayatılıyor, kullanıyoruz ama tam benimseyemedik.
Protez gibi kaldı.
Ancak, sadece yerel takılmak, küreselleşme dışında kalmak da yanlış. Hüzün verici ve tatsız bir duygu.
Glo - lokalizasyon sanıyorum, protez değil, bir küresel doku uyuşumunun formülü olarak devreye girmekte.
Yerel lezzetlerden, kendi damak tatlarımızdan mahrum kalmadan küresel çağdaşlığı paylaşmak olanağını veriyor.
Politikada ve diğer yaşam boyutlarında da bu formül uygulanmalı.
İçe saplanmamak... Ama küresel olmak uğruna kendi coğrafyasının değerlerinden, lezzetlerinden, renklerinden ve tabii kendi halkından kopmamak gerek.