Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Tolstoy’un ünlü yapıtı “Harp ve Sulh” gibi...

Akdeniz’de sular ısınırken neler olabilir?


Harp ve sulh...


Uluslararası Adalet Platformlarında Türkiye’yi uzun süre temsil etmiş olan Rıza Türmen’in  ufuk turu şöyle:

Türkiye ile Yunanistan’ın önünde iki seçenek var.

1 - Deniz yetki alanlarıyla ilgili tek taraflı iddialarını ve eylemlerini sürdürmek... Bu durumda savaş tehlikesiyle karşı karşıya gelecek, belki de savaşacaklar.

2 - Anlaşmazlığı barış yollarından çözmeye çalışmak.

İki tarafta da soruna “barışçıl yollardan çözüm bulma iradesi varsa” masaya otururlar, adil bir sonuca ulaşırlar. (Bu ihtimal şimdilik uzak görünüyor. G.C)

Haberin Devamı

Kendi aralarında anlaşamazlarsa UAD’ye (Uluslararası Adalet Divanı) ya da Hakem Mahkemesi’ne giderler.

Başka bir alt başlık seçenek ise görüşmelerle bazı konularda anlaşmak, anlaşılmayan konuları da UAD’ye götürmek.

Ancak...

UAD’ye götürülmesinin ön koşulu iyi niyetli, anlamlı, çözüm aramaya yönelik görüşmeler yapılması olmalı.

UAD’NİN KARARI NE OLABİLİR?

UAD’ye götürülecek anlaşmazlığın sınırlarını çizen “özel anlaşma (compromis)” büyük önem taşır.

Örneğin...

“Üzerinde insan yaşamayan adacık ve kayalıkların aidiyeti” konusu...

UAD’den istenen karar hem Ege hem de Akdeniz’deki deniz yetki alanlarının sınırlandırılması mı? (Özel anlaşmaya,
Ege’de kara sularının 6 mil olduğu ve sınırlandıracak kıta sahanlığı ile ekonomik bölgenin 6 deniz mili kara sularından başlayacağının yazılması önemli.

Bir not ekleyeyim...

Böylelikle Ege’de Yunan karasularının 12 mile genişletilmesi de önlenmiş olur.

(Yunanistan İyonya Denizi’nde  12 mil uygulamaya başladı. G.C)

UAD’nin Yunanistan’ın Türkiye’ye 2 kilometre mesafedeki Meis Adası’na yetki alanları vererek Türkiye’nin kendi kıyılarına hapsedilmesi beklenemez.

Çünkü...

UAD’nin bütün kararlarında en önemli ilke “hakkaniyet...”

Akdeniz’de bin kilometreye yakın kıyısı olan Türkiye’nin deniz üzerindeki hakları da bu uzunlukla hakkaniyet orantısıdır.

Ancak...

260 km kıyı uzunluğa sahip Girit Adası da muhtemeldir ki UAD tarafından dikkate alınabilir.

Rıza Türmen’e göre, Türkiye’nin ana karasıyla Girit arasında bir “ortay hat” ya da bunu “Türkiye lehine düzelten bir çizgiyle” iki ülke arasındaki ekonomik bölge ve kıta sahanlığının sınırlandırılması bir olasılık olarak mümkün.

Haberin Devamı

Fakat...

Bu sınırların kesinleşmesi için de Mısır ve Suriye ile sınırlandırma anlaşmalarının yapılması gerekiyor.

ADALAR

UAD Ege Denizi’ndeki adaları “sınırlandırmaya olan etkileri” bakımından 3 grupta toplayabilir.

1 - Türkiye kıyılarının çok yakınındaki adalar... Bunlar 12 ada, Sakız, Sisam, Midilli ve Limni, Semadirek adaları...Bunlara UAD, 6 mil kara suyu dışında yetki alanı tanımayabilir.

2 - Ege’nin ortasındaki adalar... Bunlara “yarım etki” tanıyabilir.

3 - Yunan kıyısına yakın adalar... Bunlara “tam etki” verebilir.

..................

Türkiye Uluslararası Deniz Hukuku konusunda küresel önemde hukuk adamlarıyla şimdiden çalışmalara başlamalıdır.

Savaş çözüm olamayacağına ve de Türkiye barışçıl çözüm için görüşmelere hazır olduğunu söylediğine göre, hukuk dosyalarımız çok sağlam olmalı.

MAKRON’UN KAFASI KARIŞIK

Fransa’nın Doğu Akdeniz’de işi ne?

Kıyıdaş devlet değil.

Suriye’de işi ne?

Bunun da cevabı yok.

Macron’un kafası karışık.

Nasıl karışmasın ki!

.....................

Macron 41 yaşında.

Haberin Devamı


Üvey oğlu Sebastian Auziere 45 yaşında.

Büyük üvey kızı Laurence Auziere Jourdan 43 yaşında.

Oğlu da kızı da kendisinden yaşlı.

Eşi ise 66 yaşında.

Ama teknik olarak Makron hem aile reisi hem de ailesinin en son doğan en genç bireyi.

Macron’un kafası karışık olmasın da kimin karışık olsun?..

Harp ve sulh...




...................

Neyse...

Kimsenin çocukları ve ailesi üzerinden eleştiri yapmak tarzım değildir.

Zaten yukarıdaki satırlar da Fransız basınından...

Ama kafa karışıklığı hem Türkiye insanının Fransa’ya bakışında olumsuzluk üretiyorsa, hem de Türkiye’nin ihtilaflı olduğu Yunanistan’a -göstermelik de olsa- destek veriyor, palikaryanın ayranını kabartıyorsa bu kadarcık dalga geçmek haklı hale geliyor.

Palikarya

Gazeteciliğimin daha ilk yıllarında Türkiye-Yunanistan ilişkileri kopma noktasına gelecek kadar gerilmişti.

İsmet İnönü Başbakandı.

Kıbrıs’ın kuzeyindeki “Ada’yı Yunanistan’a ilhak yanlısı EOKA çetesinin mevzilerini Türk savaş jetlerine bombalattı.”

Bunu dünyaya EOKA katliamına karşı sınırlı “polis hareketi” olarak açıkladı.

İlerleyen yıllarda Türkiye ve Yunanistan çok kez karşı karşıya geldiler.

BU KEZ FARKLI

Defalarca “Çatışma olur mu?” soruları tartışıldı.

Fakat ilk kez kaygılar daha ciddi.

Çünkü ortada “hava-fır hattı, kıta sahanlığı, kara suları mesafesi” gibi kâğıt üzeri teorik tartışmaların ötesinde “çok büyük servete konmak hırsı” var.

Akdeniz’in altındaki trilyonlarca dolarlık gaz ve petrol yatakları iştah kabartıyor.

..................

Öte yandan, Miçotakis’in ayranı kabardı.

Türkiye’yi “yapayalnız kalmış” görüyor.

Arkasına AB’nin yanı sıra İsrail, Mısır ve körfez ülkelerini de alarak Türkiye’yi sıkıştırmaya çalışıyor.

Gövde gösterileri yapıyor.

Seyir halindeki Türk gemilerinin arasından -manevra bahanesiyle- Fransız savaş gemisi geçirterek horozlanıyor.

Türk ve Yunan uçaklarının kanat kanada geldiği hallerde Yunan gazetelerine “Türk pilotları beyaz saçlı, yaşlı” gibi haberler uçurtuyor.

Türkiye’nin kararlılığı ise bu çeşit palikarya kabadayılık gösterileri için arandığı fırsat oluyor.

Kısacası, ateşle oynuyor.

“Tedbirsizlik kıvılcımlarının gerçek bir savaşa dönüşmesi” ihtimalini Miçotakis ya göremiyor ya da görüyor ama “çatışmanın birkaç saat içinde durdurulacağı” düşüncesiyle buradan iç politika primi üretmeyi düşünüyor.