Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Türkiye, irticaya karışmış memurların ihracını öngören "hayalet kararnameyi" konuşuyor.
       Kimin hazırladığı bilinmeyen ama bütün bakanların imzalarıyla Cumhurbaşkanı'na sunulan kararnameyi...
       Siyasetin olduğu gibi, memuriyetin de dine ya da bir başka ideolojiye alet edilmesi elbette önlenmeli.
       Ama...
       Böyle "idari yargı yolları kapatılarak" mı?
       Hadisenin özü bu...
       Zarfına gelince...
       Hayalet kararnameler nasıl yönetildiğimiz bağlamında kuşkulara adeta davetiye çıkarmakta.
       Kararnamede imzaları olan Başbakan ve bakanlar "haberimiz yok" diyorlar.
       "Kim hazırladı?" sorusu da cevapsız kaldı.

Konfeksiyon kararname

       Bu son kararname, neden "hayalet" bilinmez ama hükümetlerde pek çok kez görev almış bir politikacıdan dinlediklerimi özetle yansıtayım.
       Elbette kurum olarak her hükümette değil ama bazen başvurulan bir ilginç kararname uygulaması neredeyse çeyrek yüzyıldır var.
       Bakanlardan boş kağıtlara imzalar alınıyor.
       Bunlar, Başbakanlık Müsteşarlığı'na stok ediliyor.
       Bakanlar Kurulu'nun toplanmasının zaman alacağı durumlarda, çok acil kararname gerekiyorsa, stoktaki bu boş kağıda imzaların üzeri dolduruluyor.
       Kararname haline geliyor.
       Cumhurbaşkanlığı'na sunuluyor.
       Bu yönteme bir de hazırlıkları çok gizli kalması gereken kararnameler için başvuruluyormuş.
       Örneğin...
       Bazı kez, valilerin tayin kararnameleri - son kararname hariç - böyle hazırlanırmış ve Cumhurbaşkanı'na sunulurmuş.
       Bu şekilde...
       Vali atamalarının, merkeze çekmelerin dışarı sızması ve devreye güçlü isimlerin girerek listelerde değişiklik yapılma baskıları önlenirmiş.

Acil servis

       Bir de sadece ilgili bakanın alanına giren, diğer bakanların fazla önem vermediği konularda "acil servis kararnameleri" var.
       Bunlar da Bakanlar Kurulu toplandığında, kalın bir blok halinde bakanlar tarafından, zaman zaman üstleri okunmadan aceleyle imzalanırmış.
       Bakanların neyi imzaladığını bilmediği olurmuş.

Olur mu olur...

       Başka "imza uygulamaları" da var.
       Örneğin istifa mektupları.
       1987 seçimlerinden sonra, dönemin bakanları Turgut Özal'a hükümetini yenilemesini kolaylaştırmak amacıyla, tarihsiz istifa mektupları yazıp, altını imzalamışlar.
       Bu mektuplar Turgut Özal'ın kasasına konmuş.
       9 - 10 bakan, böylece değişmiş.
       Geri kalanları göreve devam etmişler.
       İstifa mektupları ise kasada kalmış, geri verilmemiş.
       Kimse de istememiş.

Ön koşullu atama

       Ama...
       Yeni atamalarda, önce imzasız istifa mektubu almak gibi bir adet de başlamış.
       Yakın zamanlara kadar, bazı büyük devlet bankaları genel müdürlüklerine, bazı duyarlı kurumların başlarına getirilecek şahıslara önce tarihsiz istifa mektubu vermesi önerileri yapıldığı gazetelere de yansıdı.
       Çoğunun kabul ettiği duyumlarını aldık.
       Son 35 yılda bakanların kendilerine "kabul eder misiniz?" diye sorulmaksızın, hükümette yer almaları... Bakan olduklarını Cumhurbaşkanı onayından sonra radyo ve TV'lerden öğrenmeleri bile doğal karşılanmıyor mu?
       Faruk Bildirici'nin bir solukta okunacak son kitabı, "Siluetini Sevdiğimin Türkiyesi" adını taşıyor.
       İşte siluetler...


Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr