Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Görüntülerle düşünmeyi severim. Çünkü...
Gerçekçidir.
Bir fotoğraf karesi 2 ekran dolusu yazıdan daha “harbidir.”
Ya da bir filmden 3-5 saniyelik görüntü.
“Türkiye’nin durumunu” görüntüyle düşündüm.
Şöyle bir fotoğraf -sanırım- durumumuzu anlatıyor.
“Kendi kuyruğunu yemekte olan bir canlı!..”
.......................
Kendimizden olanları kemirerek, yiyerek aslında kendimizi tüketiyoruz.
Enerji heder ediyoruz.
.......................
Bunu daha da açmaya gerek yok.
Oysa...
Türkiye çok daha ciddi dış sorunlarla “karşı karşıya...”
Hatta...
......................
“Burun buruna!..”
Öncelikli olan sorun Suriye.
Güney sınırımızda nur topu (!) gibi iki yeni komşumuz doğdu; “PKK’nın Suriye uzantısı PYD bölgesi.. Onun hemen yanında El-Kaide’nin eline geçen bölgeler...”
PYD bölgesiyle Türkiye tarafı adeta fiili bir bütünlük halinde.
Sınır sadece kağıt üzerinde.
Türkiye tarafındaki Kürt nüfustan PYD saflarına geçip savaşanlar çok sayıda.
Kürt nüfustan ve BDP belediyelerinden PYD’ye konvoylar halinde yardım -ki insani açıdan bunun gerekli olduğunu düşünüyorum- akıyor.
Bölgeye giden Cengiz Çandar “Rojava’yla sıfır noktasında” başlığıyla bakın nasıl yazmış:
Nusaybin’de iki dönem üst üste belediye başkanlığı yapmış olan Mehmet Tanhan’a göre “Türkiye’nin Güneydoğusu ile Rojava’nın (PYD yönetimindeki bölge) kaderleri birbirinden ayrılmaz biçimde bütünleşmiş.”
Tanhan’ın sözleri şöyle:
“Önümüzdeki yerel seçimler çok önemli.
Mardin, Kızıltepe, Nusaybin, Ceylanpınar hattı boyunca kim seçilecek ise Rojava’nın birçok bölümünün sorumluluğunu alacak bunlar.
Önümüzdeki seçimlere bu gözle bakmalıyız.”
..........................
YEREL seçimler bu açıdan “duyarlı” ama daha geniş açılı bakışla “Türkiye Kürt siyasi hareketinin” pusula ibresi de Rojava’yı gösteriyor.
“Sıfır noktasından” gözlem şöyle:
“Türkiye Kürt siyasi hareketinde önceliği Rojava olduğu ve Türkiye’deki “çözüm süreci” kaderinin de Rojava’yla birbirine bağlandığı, bu bölgede “konsensüs” halinde bir görüş.
Ve, bütün bu nedenlerle, Türkiye-Suriye sınır boyunda ve sınırın ötesinde Rojava’da yaprak kımıldasa buralarda izleniyor ve buraların gündeminin birinci maddesi.
............................
Yani...
Suriye sınırındaki PKK’nın uzantısı 120 km uzunluğundaki PYD dediğimiz Kürt coğrafyası, sınırın bu tarafındaki Türkiye Kürtlerinin yoğunlukta oldukları bölgeyle iç içe.
“Kader birliği” konuşuluyor.
Bu modelin Türkiye’de Kürt siyasi hareketinin pusula ibresi olduğunu dikkate alarak yakın geleceği “harita görüntüsüyle” düşünün.
Elbette...
Diğer yeni komşularımız da var.
Onların konumlarını da “sıfır noktasından gözlemlerle” yansıtıyorum:
Kamışlı-Serekaniye yani Türkiye tarafından düşünüldüğünde Nusaybin-Ceylanpınar arasında yaklaşık 120 kilometre uzunluğunda bir alan Kürt (PYD) yönetiminde. Ondan sonra Tel Abyad-Akçakale civarında bizim Kürtlerin tabiriyle “çeteler”in kontrolü var. Sonra Suruç’un karşısında Kobani’de yine PYD ağırlığındaki Kürt yönetimi. Sonra yine “çeteler” ve ardından tekrar bu kez Kilis’e yakın bir noktadaki Afrin’de yine PYD-Kürt yönetimi.
Kobani ile Afrin arasındaki bölgenin merkezindeki Azaz’ınki Türkiye’nin Halep’e en kolay ulaşım noktasının üzerinde- Irak-Şam İslam Devleti adlı el-Kaide kolunun eline geçtiğini dün sabah New York Times’ta okudum. Yani, Türkiye’nin güneyinde “el-Kaide Suriye’si ve Suriye Kürdistan’ı ile komşuluğu” kesinleşiyor.
..........................
Bu halkanın etrafındaki daha geniş halkalarda ise “Türkiye’nin değerli yalnızlığı” var.
ABD-İran başkanlarının mektuplaşmasından, ABD’nin Rusya üzerinden Esad’la iletişimine ve İsrail faktörüne kadar o halkalar da ayrı bir yazı konusu.