Misilleme sarmalı

18 Nisan 2024

ABD’ye göre “İsrail’i, İran’a misillemeden vazgeçirmek imkansız.”

İsrail’in karar verici durumda olan savaş kabinesi şu satırlar yazılırken de toplantı halindeydi. “Misillemenin ilkelerini” saptamışlardı.

“ *İran’ın gelecekte benzer bir saldırısını caydıracak güçte olmalı.

*Gene de topyekun bir savaşa tırmandırıcı profiline yükselmemeli.

* Başta Amerika olmak üzere müttefiklerini yatıştırabilmeli.”

MİSİLLEME SEÇENEKLERİ

Dünkü New York Times’da İsrail’in misilleme seçenekleri şöyle sıralanmıştı:

Yazının Devamı

‘Caydırıcı olsun ama tırmandırmasın’

17 Nisan 2024

İran’ın füze ve dron kasırgası sırasında Başbakan Netanyahu neredeydi? 

İsrail’in saygın gazetesi Haaretz açıklıyor: 

Cumartesi gecesi yani İran saldırısının bir gün öncesinde Netanyahu ve eşi Sara Amerikan vatandaşı işadamı Simon Falic’in “kale malikanesine” sığınmıştı.  

Cuma sabahı Kudüs’teki Mordechai Caspi caddesindeki villa önünde çitler ve bariyerler kuruluyordu. 

Bazı ekipmanlar kamyonlardan indirilip villaya taşınıyordu. Sokağın giriş ve çıkışını polis tutmuştu. 

Başbakan ve eşi öğleden sonra geldiler.  

16 odalı Falic malikanesi birleştirilmiş iki evden oluşuyor. Eski kentin nefes kesen manzarası, yüzme havuzu ile Kudüs’ün en güzellerinden biri. Ama asıl önemlisi Amerikalı işadamının “evdekileri, süper ileri teknolojiyle donatılmış her türlü tehdide karşı koruyan bir yeraltı sığınağının bulunmasıdır.” 

Netanyahu herhalde Cumartesi gecesi İran’ın füze ve dron saldırısı sırasında bu yeraltı sığınandaydı. 

Yazının Devamı

İran’ın savaş makinesi

14 Nisan 2024

Havada İran, İsrail ve ABD “tehditleri” uçuşuyor. “İran’ın Şam konsolosluğunda iki generalinin ve beş subayının İsrail tarafından vurularak öldürülmesi” sonrasında dini lider Ali Hamaney “çok ağır misilleme” açıklaması yapmıştı.

Şu satırların yazıldığı Cumartesi öğle saatlerinden itibaren 24 saat içinde “İran’ın, İsrail’e ya da İsrail’in sınırları dışındaki varlıklarına çok acı verecek karşı saldırısı” bekleniyor.

Uluslararası hukuka göre “konsolosluklar ve büyükelçilikler ait oldukları devletin topraklarıdır.”

Bu nedenle İsrail Şam’daki İran konsolosluğunu vurarak doğrudan İran’a saldırmış oluyor.

Gerçi İran Şam konsolosluğunun “İranlı generallere ve subaylara, komuta merkezi gibi kullandırılması” bu “diplomatik misyon dokunulmazlığı” hukuk hükmünde tartışmalı bir durum…

Ayrıca…

İsrail, eylemi “resmen” üstlenmiş değil.

Ama…

Yazının Devamı

Laiklik günü...

12 Nisan 2024

10 Nisan “Laiklik günü” olarak kutlandı.

Hatırlıyorum…

Hristiyanların “baş yücesi” Papa Francis “devletin laik olması gerektiğini” söylemişti.

“Laik” ya da “seküler” devletin tam karşısında olması gereken “dini esaslara göre kurulmuş” ve varlık nedeni “devletin dini Hristiyanlıktır” olan “Vatikan’ın devlet başkanıdır.”

Papa “laik devleti” savunan sözlerini “din devletlerinin akıbetleri fena oluyor ve tarihin akışına ters düşüyor” diye sürdürmüştü.

Biz de Diyanet İşleri Başkanı’nı geçtim aynı şeyi İran’ın dini lideri Hamaney veya Suudi Arabistan Kralı Selman’ın söyleyebileceğini hiç sanmıyorum.

Hatta…

Dünyanın en büyük Müslüman devletlerinden biri olan Pakistan liderlerinin de.

Yazının Devamı

Futbolda derin şiddet

10 Nisan 2024

Fenerbahçe’nin Süper Kupa için Galatasaray karşısına U19 takımıyla çıkıp, Galatasaray’ın birinci dakika dolmadan attığı gol sonrası

genç oyuncularının tamamını sahadan çekmesinin yankıları sürüyor.

Sadece içeride değil dünya medyasında da…

Artı ve eksi yüzlerce yorum.

Ancak…

Fenerbahçe’nin bu tavrının “Trabzon’da takımı taşıyan otobüsün kurşunlanmasından, son Trabzonspor maçı sonrasında sahayı basan, oyunculara saldıran holiganların cana kast eylemlerine kadar travmalar birikimi sonucu olabileceğine -görebildiğim kadarıyla- işaret edilmedi.”

Futbol bütün güzelliklerine rağmen holiganlıktan terörizme kadar eylemler için öncelikli çekim alanı.

…………………….

Yazının Devamı

Süper Kupa...

7 Nisan 2024

Futbolda “taraftar şiddetine” genel olarak “Holiganizm” deniyor. İngiltere futbol takımlarının taraftarları bu çirkinliğin önde gelenleri. 

…………………. 

29 Mayıs 1985… 

Brüksel’de İtalyan Juventus takımıyla İngiliz Liverpool Şampiyon Kulüpler Kupası Finali’ni  

oynayacaklar. Maçtan önce taraftarlar arasında önce sesli sataşmalar, ardından maddelerin karşılıklı havada uçuşması… 

Ve… Ardından Liverpool holiganlarının aradaki tarafsız tampon tribününü aşarak Juventus seyircisine saldırması… Tekme, tokat, sökülen koltuklarla, şişelerle darp. 

Sonuç… 32 İtalyan, 4 Belçikalı, 2 Fransız ve 1 Kuzey İrlandalı, toplam  

39 can kaybı. Tribünler boşaltılır, maç seyircisiz oynanır, Michel Platini’nin penaltıdan attığı golle Juventus maçı 1-0 kazanır.  

Yazının Devamı

‘Cankuş’a Veda

5 Nisan 2024

Dün toprağa verilen sevgili Türker İnanoğlu çok yıllar önce telefon etmişti.

İlk sözü “Cankuş merhaba” olmuştu.

“Biz aile içinde birbirimizin cankuş’larıyız. Bir de aileden hissettiğimiz dostlarımıza ‘cankuş’ deriz. Sen de onlardan birisin artık” diye açıklamıştı. Nasıl da duygulanmıştım.

Eşim Canan’la birlikte Türker İnanoğlu, eşi Gülşen İnanoğlu (Bubikoğlu) ve kızları Zeynep’le harika zamanlarımız oldu.

Mavi yolculuklar yaptık.

 Türker İnanoğlu’yla sohbetlerimize doyum olmazdı. Gerçek bir bilgeydi. İhtiyacı olan sanatçıların, televizyon dünyasından önemli isimlerin hep yardımcısı oldu.

Bir kısmının çocuklarını okuttu.

Yazının Devamı

Otoriter enternasyonal

31 Mart 2024

Bugün yerel yönetimler için milletimiz sandıklara gidiyor. Özgür iradeyle verilen oy “demokrasinin kutsalıdır.” Türkiye Cumhuriyeti yüzyılı geride bırakan bir “sandık deneyimleri birikimine” sahiptir.

Her bireyin bu demokrasi geleneğini sürdürmek sorumluluğu vardır. Özellikle seçimleri araç olarak kullanarak otoriterleşme örneklerinin çoğalmakta olduğu 21. yüzyılda bu misyon önemlidir.

BİRBİRLERİNDEN ÖĞRENİYORLAR

New York Times’in “yayın kurulu” tarafından
hazırlanan bir baş yazısında “Otoriter Enternasyonal” kitabına göndermeler yapılmakta. (*)

Kitabı yazan İngiliz Profesör Stephen GF Hall “otoriter yöneticilerin birbirlerinden öğrendiklerini, birbirlerinden kopyaladıklarını, yöntemleri paylaştıklarını” kanıtlarıyla yazmış. “Sosyalist enternasyonal” ya da “enternasyonal kapitalizm” gibi seçilmiş kralların da “otoriter enternasyonali” olduğuna işaret ediyor. O nedenle son yıllarda artık otoriter liderler devrilmiyor. “Ortak antikorlar” geliştirdiler.

Yazının Devamı