Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Şeffaf Oda’da Atatürk’ü anma dizisine devam... Konuklarım “Arkadaşıma Veda” kitabıyla Zülfü Livaneli ve sizleri ekranlara kitleyecek başarılı sanatçı Funda Arar...

.....................

Zülfü Livaneli, “Arkadaşıma Veda”da Salih Bozok’un dilinden dâhi lider Mustafa Kemal’in hayat öyküsünü anlatıyor. 6 yaşında başlayan “ölümsüz dostluk...” Yüreği vatan sevgisiyle dolu iki arkadaşın hayallerini gerçekleştirme hikâyesi... Salih Bozok’tan oğlu Muzaffer’e mektupla kurgulanan bir eser... Zülfü Livaneli’nin çocuk ve gençler için yazdığı bu kitap okullarda da okutulmalı.

Haberin Devamı

İlk ve tek düet

Program Funda Arar’dan -Atatürk’ün çok sevdiği- “Kimseye Etmem Şikâyet”le başlıyor.
Kaliteli ses ve müthiş yorum. Livaneli Atatürk’ün dehasını, hayat felsefesini anlatıyor.
Atatürk’ü toplumu bir arada tutan “kilit taşı” olarak tanımlıyor.

Geçtiğimiz günlerde Zülfü Livaneli’nin 50. sanat yılı bağlamında Bir Kuşaktan Bir Kuşağa adlı 50 şarkıdan oluşan albümü çıktı. Şarkılarını 50 dev sanatçı yorumluyor.
Bu albümün konser geliri de Çaba Derneği’ne bağışlandı.

Muhteşem bir geceydi.Albümde Funda Arar da iki Zülfü şarkısıyla yer alıyor. “Sevdalı Başım” ve “Zor Yıllar...”Şeffaf Oda’da güzel bir sürpriz...Zülfü Livaneli uzun zamandır
TV programlarında şarkı söylemiyor. Şeffaf Oda’da “Sevdalı Başım”ı
Funda Arar’la birlikte söylüyor.

.....................

Funda Arar da sanat hayatında 15. yılını doldurdu. İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı mezunu. İki yıl müzik öğretmenliği yapmış. Türkiye’nin en iyi seslerinden...

Duruşunu, çizgisini hiç bozmadı.

Şeffaf Oda’da Zülfü Livaneli şarkılarının yanı sıra kendi şarkılarını seslendiriyor.

ÇiKOLATA LADY..

İlk ve tek düet

1000 yıl kadar önce...

İngiltere’nin Coventry kentinde çırılçıplak genç ve güzel bir kadın at sırtında çarşıyı başından sonuna kadar geçmişti.

Vücudunu birazcık da olsa sadece uzun saçları örtüyordu.

Olay şöyle anlatılır:

Coventry’yi de kapsayan coğrafyanın kontu zalimdir.

Zavallı ve yoksul halktan ağır vergiler toplamaktadır.

Çok güzel bir kadın olan genç eşi Lady Godiva bu durum nedeniyle üzgündür.

Haberin Devamı

Kocasından çok kez “bu vergileri hafifletmesini” ister.

Fakat her defasında kocasından sert ve keskin bir sesle “hayır” cevabı alır.

Nihayet bir gün koca, “Tanrı inancı güçlü, muhafazakâr ve dindar” Lady Godiva’ya “asla yapmaz” diye düşündüğü şöyle bir öneride bulunur:

“Üzerinde hiçbir giysi olmadan çırılçıplak halde bir ata bineceksin. Kent çarşısının başından sonuna kadar at sırtında gideceksin. Bunu yaparsan vergileri hafifletirim.”

Lady Godiva zalim kocaya hiç beklemediği cevabı verir...

“Kabul ediyorum.”

...................

Lady Godiva “halkın kendisini çok sevdiğinden ve bunu sırf halkı için yaptığının bilincinde olacaklarından” emindir.

Derhal çarşıya haber salar.

Kocasının “at sırtında çırılçıplak çarşıdan geçmesi” koşuluyla “vergileri hafifletmek” sözü verdiğini anlattırır.

Ve bir ricada bulunur:

“Benim at sırtında çarşıyı boydan boya geçeceğim sürede bütün dükkânlar kepenklerini indirsin. Pencerelerin perdeleri sımsıkı kapatılsın. Kimse dışarı çıkmasın. Böylece beni kimse görmezse günaha girmiş olmam.”

Haberin Devamı

Gerçekten dediği gibi olur.

Sadece terzi Tom kepenkte delik açıp oradan Lady Godiva’nın çıplak geçişini seyreder. Ama...

Tom “kör” olur.

...................

Aradan 1000 yıla yakın süre geçmiş ve Godiva adı dünyaca bilinen, sevilen, lüks çikolata markası olmuştur.

Ülker Grubu küreselleşme yolculuğunu “Godiva” çikolata tesislerini ve pazarlamasını alarak başlatmıştı.

Haftanın başında Godiva’nın 90. yıldönümü Londra ve New York’tan sonra İstanbul’da da kutlandı.

Ahmet Güneştekin Sanat Merkezi’nde düzenlenen davette, Güneştekin’in Godiva için yaptığı eseri de sergilendi.

Haliç’e bakan çok katlı ve birkaç bin metrekarelik bu sanat merkezi gerçekten görülesi bir mekân.

At sırtındaki genç ve güzel Godiva’yı kimse görmedi ama milyonlar artık
lezzetini biliyor.(!)

KENDİ SARAYINDA KONUK

İlk ve tek düet

Masada Osmanlı Şehzadesi Murad’ın (5’inci) torunu “Osman Osmanoğlu” ile yan yanaydık.

Daha önce de bir araya gelip ayaküstü konuşmuştuk.

Ama bu defa daha uzun ve ayrıntılı olarak anılarını dinlemek imkânım oldu.

.....................

Bulunduğumuz salonun adı “Ottomans” yani “Osmanlılar.”

Bina Çırağan Sarayı...

Osman Osmanoğlu’nun atası Şehzade Murad’a kardeşi

II. Abdülhamid tarafından bu binada 34 yıl boyunca zorunlu ikamet yaşattırılmış.

Osman efendi “Buna hapis de diyebilirsiniz” tanımını yapıyor.

Şehzade Murad binada evlenmiş. O evlilik sonucu daha sonraki kuşaklardan Osman Osmanoğlu dünyaya gelmiş bulunuyor.

“Kişinin kendi evinde konuk olması” gibi bir kader oyunu.

Otelin Genel Müdürü Ralph Radkte, Osman Efendi’ye özel ihtimam gösterdi gece boyunca.

.....................

Davet İtalya’nın ünlü “üzüm suyu” (!) ve farklı yıllarda şişelere uygun “trüf mantarı” ağırlıklı menüsünden tadımlardı.

İthalatçı firma ADCO’nun sahipleri Figen ve Randolph Ward Mays’ın konuklarıydık.
Sezai Erdoğan Şef gene mucize lezzetler sundu.

.....................

Bir “asilzade” öyküsü daha... İçtiğimiz üzüm sularının üretildiği bağlar Sardunya Kralı II. Victor Emanuel’inmiş.

19. yüzyılın ortalarında bu 540 dönümlük Serralunga d’Alba’daki bağlar Kral tarafından eşi Rosa Vercellana’ya hediye edilmiş. Ondan da iki çocuğuna...

Ve yüzyılın sonlarında üretim ticarileşmiş. Bu şişelerin etiketlerinde “Rosa” adı bu
tarihi kayıtlar nedeniyle.