Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

FİLMİN adı “Katran...”
Konusu...
‘Yeni bir hayata başlamak için kollarını sıvayan bir aile, geçmişini bilmedikleri tehlikeli ve gizemli bir eve taşınır. Sakin başlayan günlerin ardından ev hali kısa sürede evin gizemli geçmişiyle yüzleşmek zorunda kalır. Onlar artık bu lanetli geçmişin bir parçası olmak üzeredir...‘
.......................

İngilizce Türk filmi...
Katran
13 Şubat’ta vizyonda...
Katran filminin başrol oyuncuları Wilma Elles, Yağmur Tanrısevsin, Ayşen Batıgün ve başarılı sanatçı
Özgün Şeffaf Oda’da...
Güneşi Beklerken’in Melis’i ve Kaçak dizisinin Tülay’ı Yağmur Tanrısevsin, “Katran” filminde Jennifer’ı canlandırıyor.
......................
İlginç bir not: Amerika-Hollanda ortak yapımı korku filmi Katran “İngilizce çekilmiş.”
Yağmur’un ilk sinema filmi.
Şimdi de tv8’de yeni bir diziye başlıyor. İlk kez bir komedide rol alacak... Onda da başarılı olacağına inanıyorum. Yağmur’un müthiş bir hayran kitlesi var.
Hatta ördeği Dali ve kedisi Sushi’nin bile... Programın sürprizi Sushi...
Yağmur’un kucağında sohbeti izliyor.
Yağmur Marmara Güzel Sanatlar mezunu. Resim ve heykel yapıyor.
Yakında bir sergi açacağını söylüyor.
......................
ÖYLE Bir Geçer Zaman ki dizisinin Carolin’ı Wilma Elles ise “Katran”da Olivia...
İlk kez bir korku filminde rol alıyor.
Wilma, Köln’de “İslam Bilimi”nin yanı sıra “oyunculuk” eğitimi de almış. Annesi onun hep şarkıcı olmasını istermiş.
Wilma “birkaç bestesinin olduğunu” söylüyor.
Kerem Göğüş’ten nasıl evlenme teklifi aldığını şöyle anlatıyor:
“Ben 1 ay yemek pişirdim ve evlenme teklifi aldım. Ondan önce böyle mesele söz konusu değildi.”
Ve gülümseyerek ekliyor “tabii ki Kerem’in her zaman evlilik
düşüncesi vardı.”
......................
AYŞEN Batıgün Müjdat Gezen Sanat Merkezi mezunu. Türkan Şoray’a benziyor.
İki ayrı projede Türkan Şoray’ın gençliğini oynamış.
“Katran”da Sarah karakterini canlandırıyor.
Ayşen tam bir korku filmi tutkunu.
Korku filmi yazıyor. Roman yazıyor.
Korku filmi arşivi varmış.
Evde eşiyle izlerken eşini korkutuyormuş.
Programda da Wilma’yı
ve beni korkutuyor.
İyi sanatçı kumaşından...

Haberin Devamı

MÜZİK GEZEGENİ
ÖZGÜN de Hacettepe Konservatuarı “viyola” mezunu. 100 üzerinden 99’la mezun olmuş. 17 yaşlarında gece kulüplerinde çalmaya başlamış.
Senfoni orkestralarıyla konserlere çıkıyor. Hayatı, müzik ekseninde dönerek yaşıyor.
Şeffaf Oda’da Türk Sanat Müziği sürprizi de yapıyor.
“Gökyüzünde Yalnız Gezen Yıldızlar”ı harika yorumluyor.

Haberin Devamı

İngilizce Türk filmi...

Boğaz’ın kıyısında Hotel les Ottomans’da The Bar’ı Emre Ergani (üstte eşi Didem Ergani’yle) ve Ersoy Çetin “Top 10’un doruklarına yerleştirdi (yanda). Her perşembe Zeynep Özyılmazel caz ve eskimeyen eskilerden türkçe söylüyor (üstte).

TARİH, MÜZİK, LEZZET....

YAZ boyunca Hotel Les Ottomans çekim merkeziydi.
İstanbul’un en eski ve itibarlı mutfağı “Şamdan” ile “The Bar”ı Ersoy Çetin ve Emre Ergani Ottomans’ın içinde sürdürüyorlar.
New York’un seçkin mekanlarının havasında
bir mekan. Dekoru, ışıkları, ambiyansıyla farklı bir ortam.
Boğaz’ın kıyısında tarih ve modernite harmanı.
Şamdan’ın 35 yıllık -hiç değişmeyen- şefi yönetiminde üretilen lezzetlere geçmiş yılların klasikleri de eklenmiş.
“İstanbul Entertainment”ının iki prensi Emre Ergani ve Ersoy Çetin...
Perşembe geceleri Zeynep Özyılmazel söylüyor.
Caz ağırlıklı programının yanı sıra hafızalarımızda yer etmiş eskilerden
Türkçeleri de seslendiriyor.
Zeynep Neco’nun iki kızından biri.
Fotoğraf sanatçılığının yanı sıra sahnede şarkılarıyla da başarılı.
.........................
ŞİMDİ de bir alt katta “Jazz&More” açılmak üzere.
Gerçek jazz eksenli yaratıcı müziğin ekseni olacak.
Belirli aralıklarla Aykut Gürel and Friends: Jam Sessions, Serhat Kılıç, İlhem Khodja’nın yanı sıra her ay dünyadan ünlü sanatçıları da performans sergileyecek.

Haberin Devamı

İngilizce Türk filmi...
AMAZON LİDERLER BOĞAZ’DA

BOĞAZDAKİ tarihi
Zarif Mustafa Paşa Yalısı Türkiye’ye gelen “küresel ağırlıklı” yabancı konuklar
için değerli bir sunum.
Önündeki boğazın
suları gibi, tarih bu yalı sahnesinde akıyor.
“Tarihi yeniden yaşamak” hissi paylaşılıyor.
Bir hafta önce küresel sanatçı John Malkovich, yalının sahipleri Demet (Sabancı) ve Cengiz Çetindoğan’ın konuğuydu.
Bu hafta da uluslararası kadın liderler o tarihi yalıdaydılar.
İnternational Women’s Forum’un (IWF) kadın liderlerinin katılımıyla, bu davette Demet Sabancı Çetindoğan’a “onursal üyelik” şildi verildi. 50’yi aşkın “amazon kadınları” arasında biz sadece 4-5 erkektik.
3 sesin güzel olduğu söylenir; “kadın sesi, su sesi, altın sesi...”
Birincisi gecenin senfonisiydi. Boğazın şıpırtıları ise ona eşlik eden “su sesi...”
Ya “altın sesi?”
Salondakilerin -neredeyse- hepsi servet yapmış kendi alanlarında başarılı kadın liderlerdi. Yani...
“Altın sesi” duyulmuyorsa bile hissediliyordu.

2 AYAKLA KOŞMAK
KADINLARIN iş yaşamında bulunmaları çok önemli.
Atatürk’ün Türk kadınına “seçme ve seçilme” hakkını verdiği, tıptan pilotluğa, hakimliğe, bankacılığa (annem de ilk kadın bankacılardan biridir) her alanda kapıları açtığı sırada söylediği söz zaman içinde daha da derinlik kazanmıştır.
Şöyle demişti:
“Medeniyet yarışında biz daha başından yüzde 50 eksiktik. Batı medeniyetlerinde nüfusun diğer yarısını oluşturan kadınlar da çalışma ve üretimde yer almakta. Biz ise nüfusumuzun sadece yarısıyla vardık. Tek bacakla koştuk yüz yıllarca. Onun için kadına bütün alanları açmakla biz de iki bacağımızla koşmalıyız.”

İngilizce Türk filmi...
PARANIN LEYDİSİ
PARANIN küresel “efendileri” malum. Masada yan yana oturduğumuz IWF Başkanı Sein Chew ise paranın küresel “leydisi...”
Hong Konglu...
New York’ta ve Beijing’de de (Çin’in başkenti) evleri ve işyerleri var.
Finans işi yapıyor.
Konuşmasında “İstanbul’u çok sevdiğini, burada da bir işyeri açmak, Boğaz’da yalı almak istediğini” söyledi.
Masa sohbetimizde ise “Uzakdoğu ve batı arasında saat farklarının kesiştiği Türkiye’nin finans merkezi olabileceğine” işaret etti.
Türkiye hakkında ciddi bilgilere sahip.
Örneğin...
“Merkez Bankası’na
siyasi baskılar” gibi iddiaların/söylemlerin küresel para piyasalarında konuşulduğunu dile getirdi.
Fakat...
Türkiye için gene de “iyimser.”

SAKAL-I ŞERİF
IWF‘YE dönelim. Kadın liderlerin oluşturduğu uluslararası bir iletişim ve etkileşim ağı 1982 yılında Amerika’da kurulmuş Türkiye’de de faal.
Üye sayısı 6 bini aşmış.
Aralarında kadın Başbakanlar bile var.
Kadınlara değişen dünya koşullarına uyumlu iyi liderlik uygulamalarını tanıtıyor.
Demet Sabancı Çetindoğan gene zarif ev sahipliğini sürdürdü.
Bir profesyonel rehber yalının selamlık ve haremliğini gezdirdi.
Bir zamanlar “Sakal-ı Şerif”in muhafaza edildiği mezalin konukları etkiledi.
Osmanlı’yı yansıtan tablolar, heykeller, biblolar, çiniler zaman tünelinde
hoş bir geziydi.