Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Sürece “limon sıkmak” budur işte.
Kandil’in iki patronundan biri olan Cemil Bayık pişmekte olan “çözüm için müzakere sürecini” şimdiden ekşitti.
İngiliz Guardian gazetesinden Fazel Hawramy neler dememiş ki!
.....................
- Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı “Suriye’deki Kürtlerin yeni oluşan yönetimlerini yıkmak için IŞİD’i desteklemekle” suçlamış.
- Türkiye’nin, “Kürtleri zayıflatmak için Kürt kantonlarını yıkmak veya sürekli çatışma içinde tutmaya çalıştığını” söylemiş.
- “Çünkü...
Irak ve Suriye’de işleyen Kürt yönetimleri olursa, Türkiye’deki Kürtler de kendi yönetimlerini isteyecek” demiş.

Bitmedi...
Limonun daha sonraki damlalarında asit yükseliyor:
Erdoğan’ın “barış konusunda ciddi olmadığını” ve “gerçek amacının, genel seçimlerde AK Parti’nin daha fazla oy elde etmek için zaman kazanmak” olduğunu iddia etmiş.
Ve...
“Perhiz ve lahana turşusu...”
Bayık, gazeteciye “Artık müzakerelerin başlaması gerekiyor” demiş.
Son cümlesi:
“Şimdi müzakere zamanı ve bunun için Apo’nun cezaevi koşullarının değişmesi gerekiyor. Bu değişene kadar müzakere mümkün değil.”
......................
Buyrun...
Bol limonlu “ortaya karışık” servis.
Gelin de içinden çıkın.
......................
Erdoğan’ı ve dolayısıyla Türkiye’yi “barış konusunda ciddi olmamak, AK Parti’ye daha fazla oy sağlamak için zaman kazanmaya (oyalamaya G.C.) çalışmakla” suçlarken şimdi “müzakere zamanı” olduğunu söylemenin bağdaşır tarafı var mı?
Herkes biliyor ki “çözüm süreci” ekseninde “kuvvetlendirilmiş yerel yönetimlerin oluşması” yer alıyor.
Kandil de bunu elbette iyi biliyor.
Belki “sadece Güneydoğu’da değil Türkiye’nin diğer 6 bölgesinde de genişletilmiş yerel yönetimler” gibi bir formül...
Adı “özerklik” olmayan yeni bir “idari yapılanma...”
Zaten AB’nin “Yerel Yönetimler Şartı’na” rezerv koymasının nedeni de içinde “özerklik” kelimesinin geçmesi.
İmralı’da bu “wording (ifade)” için Ankara’nın duyarlığı altı çizilerek anlatıldı.
Öcalan’ın bu duyarlığı yansıtan görüşleri Kandil’e de yansıtılmış olmalı.
O halde Bayık’ın “Türkiye’deki Kürtlerin de kendi yönetimlerini istemesi Ankara’nın kaygısı” mesajı müzakere çerçevesinde yer bulabilir mi?
......................
Hele Kandil’den “takvim dayatması!..”
Takvim uygulanmazsa “seçimden önce PKK’nın silahlı mücadeleye geçmesi” tehdidi!..
.....................
Bunlara bakarak iki yorum yapılabilir:
- Ya... Kandil, daha başlamadan müzakere sürecini kundaklıyor.
- Ya da “iyi polis, kötü polis” oyunu sahneleniyor. Öcalan İmralı’da yapıcı rolü üstlenirken, tarafın Kandil ayağı kötü polis oluyor.
Belki de müzakere süreci için Ankara’yı bir anlamda “baskı altında tutmak” senaryosu...
.....................
Her iki olasılık da yanlış.
Amaç ne olursa olsun, masadan sonuç üreterek kalkabilmek için ön şart “tarafların barışı getirmek iradesini ortaya koymalarıdır.”