Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Dün aralarında eski ABD Başkanı Bush'un da bulunduğu seçkin konuklara, üst düzeyde bir bürokratımız, "Türkiye'nin altyapı yatırımlarına verdiği önemi" anlatırken, elektriklerin kesilmesi, bir "zamanlama" dramıydı.
       "Allah'ın sopası yok ki!"
       İşte elektriğin kesilmesi için böyle bir zamanı seçer.
       Açık gerçek, kamu harcamalarında enerji altyapısına ayrılan ödeneğin neredeyse - yok - sınırında olduğudur.
       Buna karşılık...
       "Yap - İşlet" modeli ile girişimcilere verilen imtiyazlar ve onların sağladıkları dış kredilerle, gerçekten "büyük" denebilecek yatırımlar gündemde.
       Ayrıca...
       Kafkaslar'dan ve Rusya'dan enerji üretim hammaddesi akıtılması için de ciddi mesafeler alındı.
       İçimize sindiremediğimiz ve şekil benzerliği nedeniyle "zehirli mantar mı?" sorusunu tartıştığımız Akkuyu Nükleer Santralı da eşikte.
       Ama...
       Bu yatırımlara yönelen on milyarlarca dolar, sonunda Türkiye'nin devlet borcu olarak bilanço pasifimizde kördüğüm olarak muhasebeleşiyor.

Sahipsiz kaçak

       Bizim ve çocuklarımızın, belki de torunlarımızın ödeyeceği borçlar...
       Elbette borçlanma bir zorunluk.
       Ancak...
       Akılcı olması ve optimum sınırlarda tutulması koşuluyla.
       Örneğin...
       Akkuyu Nükleer Santralı, 5 milyar dolara mal olacak.
       Türkiye enerji ihtiyacının sadece yüzde 3 - 5'ini karşılayacak.
       Buna karşılık...
       Türkiye'de enerji kaçağı, üretimin 4'de 1'i dolaylarında.
       Türkiye, bu 5 milyar doları harcayarak, 5 yıl sonra enerji ihtiyacının sadece yüzde 3 - 5'ini karşılayacak yerde, bu parayla var olan enerji kaçaklarını giderecek onarım yatırımlarına yönelse, önümüzdeki 10 yılı kurtarabilir.

Değişen dünya

       Kaldı ki...
       Acaba bu kadar yatırım da gerekli mi?
       Avrupa'da durağan nüfus nedeniyle ciddi bir enerji üretimi fazlası var.
       Ulusal enerji politikalarının yerini, uluslararası enerji politikaları aldı.
       Örneğin...
       Orta Avrupa ülkeleri, Batı Avrupa şebekesine bağlanmış ve Avrupa şebekesinin kapsamı, Portekiz'den Polonya'ya genişlemiştir.
       Baltık Denizi etrafındaki ülkelerin enerji şebekelerini bağlayacak "Baltık Ringi" kurulmakta.
       Almanya ile Rusya arasında yüksek gerilimli doğru akım iletimi projesi yapılıyor.
       Türkiye'nin de yer aldığı "Balkan Enterkonneksiyonu" ile ülkemiz, Avrupa enerji şebekesine bağlanacak.
       Fransa Elektrik Kurumu, ikinci büyük Polonya kamu işletmesi hisselerinin yüzde 55'ini satın aldı.
       Almanya'nın en büyük elektrik işletmecisi RWE, Budapeşte belediye elektrik işletmelerinde büyük paylara sahip oldu.

Aklın yolu

       Termik santrallar, Soma'da olduğu gibi, çevreyi zehirliyor.
       Atom santralları kuşku vermekte.
       Fosil yakıtlar, önümüzdeki dönemde çok pahalı hale gelecek.
       Türkiye, rüzgar, su ve güneş enerji kullanımını, olabilecek en yüksek düzeye taşımalı.
       Yakın gelecekteki Kafkas - Ortadoğu - Balkanlar - Avrupa enterkonneksiyonları arasındaki terminal rölü ile geçiş hatları karşılığı enerji sağlayacak bir konumdadır.
       Sadece stratejik nedenlerle ve proje finansman süreçleri tamamlanmış yeni yatırımlarla yetinmek...
       Ve uluslararası enerji bağlantılarının gerçekleşeceği birkaç yıla kadar - kaçakları önlemek gibi - kısa vadeli çözümleri öne almak aklın yoludur.


Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr